Çanakkale Haber

E Vitamini bağışıklık hücrelerinizi kurtarabilir mi?

BİLİM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 08.07.2015 - 20:58, Güncelleme: 08.07.2015 - 20:58 2343+ kez okundu.
 

E Vitamini bağışıklık hücrelerinizi kurtarabilir mi?

İlk kez, araştırmacılar yüksek dozda E vitamininin bağışıklık hücreleri üzerindeki stresi azaltabileceğini gösterdi. Bu hücrelerin bir alt sınıfı olan CD8+T hücreleri virüsü, enfekte ettiği hücreleri öldürerek ortadan kaldırır. Diğer T hücreleri CD4+T hücreleri olarak bilinir ve bütün patojen türlerine karşı bağışıklık cevabını koordine eder. Bunlar bağışıklık sisteminin ordusunun generalleri gibidir. Ancak bu T hücrelerinin virüse karşı üstünlük kurması için bir haftanın geçmesi gerekebilir, çünkü erken safhada çok az miktarda T hücreleri mevcut olup özgün patojeni tanıyabilir.   “Düşman ile temas” sağlandığı andan itibaren bu az sayıdaki “izci” hücreler bölünmeye başlar ve kendilerinin “kopyalarını” oluşturur. Her sekiz ile on iki saatte bölünen hücreler ile, enfeksiyonu ortadan kaldıracak kadar, yani yüz binlerce hücrenin oluşması bir kaç gün sürer.   Ancak, belirgin miktarda oksidatif stres T hücrelerine zarar veriyorsa ve vücudun tedavide ihtiyacı olan araçlarından alıkoyuyorsa, bağışıklık cevabının işe yaramayacağı Journal of Experimental Medicine dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma ile ortaya kondu.   Bağışıklık hücrelerinde tamir edici enzim olan Gpx4 yoksa (veya enzim bozulmuşsa), T hücreleri bölündükçe ölmektedir, bunun anlamı da bağışıklık sistemi patojeni tanımlayamamakta ve enfeksiyon kronik hale gelmektedir. Gpx4 hücre zarına oksidatif zararı tamir etmekle yükümlü enzimdir.   E vitamini imdada yetişiyor   Farelerde bağışıklık hücreleri tamir enziminden yoksun ise, bunları test eden Prof. Dr. Manfred Kopf önderliğindeki araştırma ekibinin (ETH Zürih, Moleküler Sağlık Bilimleri Enstitüsü), hayvanların yiyeceğine yüksek dozda E vitamini karıştırdığında bağışıklık hücrelerinin ölmesini engellediği bildirildi. T hücrelerinin zarlarının zarardan etki almaması için yeterli miktarda antioksidan verilince bunlar çoğalabilmiş ve başarıyla enfeksiyonu yenebilmiş. Fare yeminin kilogramı başına 500 miligram düzeyde verilen E vitamini, standartlaştırılmış normal gıdada mevcut olandan on kat daha fazla.   Araştırmacılar, bunu göstermek için hücreye özel olarak veya seçilen bir zamanda Gpx4 geninin aktifliğinin kapatılabileceği bir fare modeli kurdu.   Bu fareler Helmholtz Zentrum München’de araştırmacılar tarafından geliştirildi. ETH bilim adamları daha sonra fare türünde bir değişiklik yaparak Gpx4 geninin yalnızca T hücrelerinde veya belirli fagositlerde aktif olmamasını sağladı.   Vitamin katkıları yardım edebilir mi?   Kopf, “Vitamin tabletlerinin yararı tartışmalı bir konu” diyor. Çok az bilimsel kanıt ile vitamin katkılarını savunan devasa bir vaka oluştuğu için, Kopf çalışmanın çok ilginç olduğunu savunuyor, çünkü bu çalışma E vitamininin etkinliğini kanıtlamıştır.   “Çalışmamız hücrenin antioksidatif makinelerinde büyük bir kısımda genetik bir bozukluk olduğu zaman bile yüksek dozda E vitamini vererek zararı engelleyebileceğimizi gösteriyor. Bu yeni ve şaşırtıcı bir sonuç”.   Kopf, bağışıklık hücrelerinin sitostatik bir ilaçla tedavi edildiği zaman belli kanser hücresi türlerinde de aynı ölüm cinsini yaşadığını önemle vurguluyor, ve bu gerçeğin bilimsel değer taşıdığını savunuyor. Ferroptosis olarak bilinen olgunun, yani programlanmış hücre ölümününün, ilk kez 2012’de bilimsel bir yayında tarif edildiği görülüyor.   Kopf, şöyle diyor: “Oksidatif stresin bağışıklık hücrelerine yaptığı şeyin kanser hücrelerine olan şeyle aynı olduğu, yani iki hücrenin de aynı şekilde öldüğünü ilk kez biz gösterdik”.   Kopf’un henüz tam olarak emin olamadığı şey, çalışmalarının sonucunun insan hayatına ne kadar etkide bulunacağı. Normal sağlığa sahip insanların, dengeli bir diyetle vitamin takviyelerine ihtiyaç duymayacağını anlatıyor.   Ancak, E vitamini veya diğer yağda çözünen antioksidanlarla takviye edilmiş bir diyetin oksidatif stres olayında anlamlı olabileceği anlaşılıyor, özellikle UV ışığına maruz kalma veya bir enfeksiyon gibi her gün karşılaşabileceğimiz olaylar örnek olarak veriliyor.   Belirli nörodejeneratif hastalıklar veya diyabetten muzdarip hastalar çok miktarda oksidatif stres ile karşılaşır, bu durumda tedavilerine antioksidanlar büyük bir katkıda bulunabilir. Bu çalışmaların sonuçları ışığında, dozların ne kadar yüksek olması gerektiğinin cevabını Prof. Kopf veremeyeceğini söylüyor. Çalışmalarında bunu analiz etmediklerini belirten Kopf, çalışmalarında bir fare modeli kullandıklarının altını çiziyor.   Haber kaynağı: futurity.org
İlk kez, araştırmacılar yüksek dozda E vitamininin bağışıklık hücreleri üzerindeki stresi azaltabileceğini gösterdi. Bu hücrelerin bir alt sınıfı olan CD8+T hücreleri virüsü, enfekte ettiği hücreleri öldürerek ortadan kaldırır. Diğer T hücreleri CD4+T hücreleri olarak bilinir ve bütün patojen türlerine karşı bağışıklık cevabını koordine eder. Bunlar bağışıklık sisteminin ordusunun generalleri gibidir. Ancak bu T hücrelerinin virüse karşı üstünlük kurması için bir haftanın geçmesi gerekebilir, çünkü erken safhada çok az miktarda T hücreleri mevcut olup özgün patojeni tanıyabilir.   “Düşman ile temas” sağlandığı andan itibaren bu az sayıdaki “izci” hücreler bölünmeye başlar ve kendilerinin “kopyalarını” oluşturur. Her sekiz ile on iki saatte bölünen hücreler ile, enfeksiyonu ortadan kaldıracak kadar, yani yüz binlerce hücrenin oluşması bir kaç gün sürer.   Ancak, belirgin miktarda oksidatif stres T hücrelerine zarar veriyorsa ve vücudun tedavide ihtiyacı olan araçlarından alıkoyuyorsa, bağışıklık cevabının işe yaramayacağı Journal of Experimental Medicine dergisinde yayınlanan yeni bir çalışma ile ortaya kondu.   Bağışıklık hücrelerinde tamir edici enzim olan Gpx4 yoksa (veya enzim bozulmuşsa), T hücreleri bölündükçe ölmektedir, bunun anlamı da bağışıklık sistemi patojeni tanımlayamamakta ve enfeksiyon kronik hale gelmektedir. Gpx4 hücre zarına oksidatif zararı tamir etmekle yükümlü enzimdir.   E vitamini imdada yetişiyor   Farelerde bağışıklık hücreleri tamir enziminden yoksun ise, bunları test eden Prof. Dr. Manfred Kopf önderliğindeki araştırma ekibinin (ETH Zürih, Moleküler Sağlık Bilimleri Enstitüsü), hayvanların yiyeceğine yüksek dozda E vitamini karıştırdığında bağışıklık hücrelerinin ölmesini engellediği bildirildi. T hücrelerinin zarlarının zarardan etki almaması için yeterli miktarda antioksidan verilince bunlar çoğalabilmiş ve başarıyla enfeksiyonu yenebilmiş. Fare yeminin kilogramı başına 500 miligram düzeyde verilen E vitamini, standartlaştırılmış normal gıdada mevcut olandan on kat daha fazla.   Araştırmacılar, bunu göstermek için hücreye özel olarak veya seçilen bir zamanda Gpx4 geninin aktifliğinin kapatılabileceği bir fare modeli kurdu.   Bu fareler Helmholtz Zentrum München’de araştırmacılar tarafından geliştirildi. ETH bilim adamları daha sonra fare türünde bir değişiklik yaparak Gpx4 geninin yalnızca T hücrelerinde veya belirli fagositlerde aktif olmamasını sağladı.   Vitamin katkıları yardım edebilir mi?   Kopf, “Vitamin tabletlerinin yararı tartışmalı bir konu” diyor. Çok az bilimsel kanıt ile vitamin katkılarını savunan devasa bir vaka oluştuğu için, Kopf çalışmanın çok ilginç olduğunu savunuyor, çünkü bu çalışma E vitamininin etkinliğini kanıtlamıştır.   “Çalışmamız hücrenin antioksidatif makinelerinde büyük bir kısımda genetik bir bozukluk olduğu zaman bile yüksek dozda E vitamini vererek zararı engelleyebileceğimizi gösteriyor. Bu yeni ve şaşırtıcı bir sonuç”.   Kopf, bağışıklık hücrelerinin sitostatik bir ilaçla tedavi edildiği zaman belli kanser hücresi türlerinde de aynı ölüm cinsini yaşadığını önemle vurguluyor, ve bu gerçeğin bilimsel değer taşıdığını savunuyor. Ferroptosis olarak bilinen olgunun, yani programlanmış hücre ölümününün, ilk kez 2012’de bilimsel bir yayında tarif edildiği görülüyor.   Kopf, şöyle diyor: “Oksidatif stresin bağışıklık hücrelerine yaptığı şeyin kanser hücrelerine olan şeyle aynı olduğu, yani iki hücrenin de aynı şekilde öldüğünü ilk kez biz gösterdik”.   Kopf’un henüz tam olarak emin olamadığı şey, çalışmalarının sonucunun insan hayatına ne kadar etkide bulunacağı. Normal sağlığa sahip insanların, dengeli bir diyetle vitamin takviyelerine ihtiyaç duymayacağını anlatıyor.   Ancak, E vitamini veya diğer yağda çözünen antioksidanlarla takviye edilmiş bir diyetin oksidatif stres olayında anlamlı olabileceği anlaşılıyor, özellikle UV ışığına maruz kalma veya bir enfeksiyon gibi her gün karşılaşabileceğimiz olaylar örnek olarak veriliyor.   Belirli nörodejeneratif hastalıklar veya diyabetten muzdarip hastalar çok miktarda oksidatif stres ile karşılaşır, bu durumda tedavilerine antioksidanlar büyük bir katkıda bulunabilir. Bu çalışmaların sonuçları ışığında, dozların ne kadar yüksek olması gerektiğinin cevabını Prof. Kopf veremeyeceğini söylüyor. Çalışmalarında bunu analiz etmediklerini belirten Kopf, çalışmalarında bir fare modeli kullandıklarının altını çiziyor.   Haber kaynağı: futurity.org
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.