Çanakkale Haber

DİYARBAKIRʹDA ASTSUBAYI VURANLAR, HABURʹDA PEŞMERGEYİ COŞKUYLA KARŞILADI!

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 01.11.2014 - 09:09, Güncelleme: 01.11.2014 - 09:09 2251+ kez okundu.
 

DİYARBAKIRʹDA ASTSUBAYI VURANLAR, HABURʹDA PEŞMERGEYİ COŞKUYLA KARŞILADI!

IŞİD ortaya çıktığından bu yana en çok mesafe kat edenler sözde Kürt devleti kurma arzu taşıyanlarla, bunun planlayıcıları oldu. Bölgedeki kaosu fırsata geçirme yolunda peş peşe adım attılar. Bunun için hedefi aynı olan kim varsa hepsini bir araya getirdiler. Özellikle Ağustos ayından bu yana yaşanılanlara bakıldığında projenin mimarının ABD, taşeronunun da AKP olduğu son derece aşikâr. Hele ki övgüler dizilen Barzani'nin bölgesel çapta etkisinin artırılmak istenmesi, ABD'nin bu uğurda sağladığı destek ile AKP'nin de kendisine toz kondurmaması, sözle söylenmeyen ancak eylemlerle her biçimde varlığı kanıtlanan hedefi gözler önüne seriyor. Daha önce ABD, Genel Kurmay Başkanı Martin Dampsey'in açıklamasıyla "IŞİD'in ABD'yi doğrudan tehdit etmesi haline" askeri müdahalede bulunacaklarını duyurmuştu. Ne zaman ki IŞİD, Erbil'e 30-40 km kadar yaklaştı ve Barzani ağlamaklı bir ses tonuyla ABD'li bazı bakanları aradı işte o vakit "ABD'nin Ulusal Güvenlik" doktrini hayata geçirildi! Zira bu hadiseden sonra ABD, IŞİD'i vurmaya başladı. Bölgenin ikinci  İsrail'i olarak yaratılmak istenilen Barzani'nin kontrolündeki alan demek ki ABD için kırmızıçizgi imiş! Ne tesadüftür ki bu hat bir zamanlar, bizim tarafımızdan açıklanan kırmızıçizgilerimizle de çakışıyor. Lakin şimdilerde bu kırmızıçizgiden eser kalmadı. * * * IŞİD'i Erbil'e kısa mesafe kala hava saldırıları ile yorup durduran ABD yönetimi, bundan sonra ise Irak'ın kuzeyinde bulunan tüm grupları bir araya getirip "ortak harekât merkezi" kurdu. Barzani'nin KDP'si ve Talabani'nin KYP'si bu harekât merkezinde doğrudan yer aldı. PKK ise dolaylı olarak yada üstü kapalı bir şekilde bu ortaklığa dahil edildi. Atılan bu ilk adımla birlikte ABD, Irak'ın kuzeyindeki peşmergeyi Barzani'nin emrinde birleştirdi. Sonrasında ise IŞİD'e karşı "ortak silahlı güç" oluşturulmuş oldu. Bu adımların ardından dünyanın gözüne Ayn El Arap çomakla sokulmaya çalışıldı. IŞİD ile PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD arasındaki çatışmalar, ABD öncülüğünde bu kez yeni "ortaklıklar" için kullanıldı. PYD ile Paris'te görüşen ABD, ardından Irak'ın kuzeyindeki Duhok kentinde PYD ile Barzani'yi bir araya getirerek, anlaşmalarını sağladı. Böylelikle Irak'ın kuzeyinden başlayan senaryo Suriye'nin kuzeyini de içine alacak biçimde genişletilmiş oldu. * * * Barzani ve PKK-PYD arasında yapılan anlaşma gereğince de ABD tarafından eğitilen ve ağır silahlarla donatılan Irak'ın kuzeyindeki bir grup peşmergenin Ayn El Arap'a gönderilmesi kararlaştırıldı. Sonradan öğrendik ki, bu öneriyi ABD yönetimine sunan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisiymiş. "PYD'yi terör örgütü olarak kabul ediyoruz" ve "Ayn El Arap'ta PYD ile IŞİD militanlarından başka kimse kalmadı" diyen Erdoğan, PYD'ye yardım götürmek için ABD yönetimine böylesi bir öneri sunmuş. Dediğimiz gibi sözle söylenmeyen yada gizlenilenler eylemlerle niyetin ne olduğunu gözler önüne seriyor. Burada olan da aynı. Erdoğan'da tıpkı ABD gibi Barzani'nin kontrol alnının genişletilmesini, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terörist ve peşmerge gruplarının birleşmesiniistiyor. O da Ayn El Arap'ı yine bu grupların sözde "kurtuluş mücadelesi" olarak kabul ettirilmesi çabasının bir parçası. Senaryoda kendisine ABD2nin verdiği  "eşbaşkanlık" rolünü bugüne kadar layıkıyla yaptı. Büyük Ortadoğu Projesi'nin nihai hedefi olan Kürt devleti yolunda taşlar birer birer döşenirken ve Türkiye bu uğurda kurban edilecek ülkeler arasındayken Erdoğan'ın hakkı kendisine nasıl teslim edilmesin?! * * * Geride bıraktığımız 29 Ekim günü peşmergenin Ayn El Arap'a geçişi Erdoğan'ın önerisine ABD'nin de oluruna uygun olarak Türkiye üzerinden oldu. İşin özü, ikinci bir Habur hadisesiyle daha karşı karşıya kaldık. Irak'ın kuzeyinden gelenler yine Habur sınır kapısından geldiler. Sözde Kürdistan bayrakları ile karşılandılar. Ankara'da Barzani'yi AKP kongresinde "guru duyuyoruz" sloganları ile karşılatıp, Erbil'de "sazlı sözlü eğlenceler" düzenleyip, Diyarbakır'da başındaki konfetileri temizleyen zihniyet bu kez Barzani'nin peşmergelerini "coşkuyla" karşılattılar! Ne için? Cevabı açık, Kürt devleti kurma yolunda aynı mutluluğa belli ki ortak olan bir zihniyet tarafından idare ediliyoruz da ondan. Diyarbakır'da eşi ile pazarda evine erzak alan Türk askerini başından vuranlar, aynı saatlerde peşmergenin geçişini selamlıyorlardı. İki farklı olay ama özü aynı olan bu girişim AKP'nin eseridir. Ne kadar farkındayız bilemiyorum. Memleketimiz git gide elimizden kayıyor, insanımız her gün biraz daha ayrıştırılıyor. Milletin ortak değeri namına hiçbir şey bırakmayanlar, nifak tohumlarının yeşermesini derin bir sessizlik ve memnuniyet içerisinde seyrediyorlar. * * * Daha önce başımıza gelmeyenler, bu da olmaz diyeceğimiz ne varsa birer birer gerçekleşiyor. Acı olan, millete bu zilleti yaşatanların yine milletin oyu ile iktidara gelmiş olmalarıdır. Çözümün Türkiye'yi çözmek olduğunu yaşanan bunca hadiseden sonra bile göremiyorsak söylenecek fazla bir şey yok. Türk Milleti derin bir ümitsizliğin içerisine atılmak isteniliyor. Özgüveni kaybolsun, direnci kalmasın diye herkes aynı safta buluşmuş "alıştıra alıştıra" Türkiye'yi felakete razı olacakları kıvama getiriyorlar. Tüm bunlar olurken bize düşen sorumluluk; ümitsiz durumun olmadığı ancak ümitsiz insanların olduğu şuuruyla hareket etmektir. Başından her belayı def etmeyi bilen bu Türk Milleti, şüphe yok ki aynısını yine yapacaktır. Yeter ki kendisine ve özüne dönmeyi başarabilsin…                                                                                                                                                                                                                                                  kaynak: ortadoğu gazetesi
IŞİD ortaya çıktığından bu yana en çok mesafe kat edenler sözde Kürt devleti kurma arzu taşıyanlarla, bunun planlayıcıları oldu. Bölgedeki kaosu fırsata geçirme yolunda peş peşe adım attılar. Bunun için hedefi aynı olan kim varsa hepsini bir araya getirdiler. Özellikle Ağustos ayından bu yana yaşanılanlara bakıldığında projenin mimarının ABD, taşeronunun da AKP olduğu son derece aşikâr. Hele ki övgüler dizilen Barzani'nin bölgesel çapta etkisinin artırılmak istenmesi, ABD'nin bu uğurda sağladığı destek ile AKP'nin de kendisine toz kondurmaması, sözle söylenmeyen ancak eylemlerle her biçimde varlığı kanıtlanan hedefi gözler önüne seriyor. Daha önce ABD, Genel Kurmay Başkanı Martin Dampsey'in açıklamasıyla "IŞİD'in ABD'yi doğrudan tehdit etmesi haline" askeri müdahalede bulunacaklarını duyurmuştu. Ne zaman ki IŞİD, Erbil'e 30-40 km kadar yaklaştı ve Barzani ağlamaklı bir ses tonuyla ABD'li bazı bakanları aradı işte o vakit "ABD'nin Ulusal Güvenlik" doktrini hayata geçirildi! Zira bu hadiseden sonra ABD, IŞİD'i vurmaya başladı. Bölgenin ikinci  İsrail'i olarak yaratılmak istenilen Barzani'nin kontrolündeki alan demek ki ABD için kırmızıçizgi imiş! Ne tesadüftür ki bu hat bir zamanlar, bizim tarafımızdan açıklanan kırmızıçizgilerimizle de çakışıyor. Lakin şimdilerde bu kırmızıçizgiden eser kalmadı. * * * IŞİD'i Erbil'e kısa mesafe kala hava saldırıları ile yorup durduran ABD yönetimi, bundan sonra ise Irak'ın kuzeyinde bulunan tüm grupları bir araya getirip "ortak harekât merkezi" kurdu. Barzani'nin KDP'si ve Talabani'nin KYP'si bu harekât merkezinde doğrudan yer aldı. PKK ise dolaylı olarak yada üstü kapalı bir şekilde bu ortaklığa dahil edildi. Atılan bu ilk adımla birlikte ABD, Irak'ın kuzeyindeki peşmergeyi Barzani'nin emrinde birleştirdi. Sonrasında ise IŞİD'e karşı "ortak silahlı güç" oluşturulmuş oldu. Bu adımların ardından dünyanın gözüne Ayn El Arap çomakla sokulmaya çalışıldı. IŞİD ile PKK'nın Suriye'deki kolu olan PYD arasındaki çatışmalar, ABD öncülüğünde bu kez yeni "ortaklıklar" için kullanıldı. PYD ile Paris'te görüşen ABD, ardından Irak'ın kuzeyindeki Duhok kentinde PYD ile Barzani'yi bir araya getirerek, anlaşmalarını sağladı. Böylelikle Irak'ın kuzeyinden başlayan senaryo Suriye'nin kuzeyini de içine alacak biçimde genişletilmiş oldu. * * * Barzani ve PKK-PYD arasında yapılan anlaşma gereğince de ABD tarafından eğitilen ve ağır silahlarla donatılan Irak'ın kuzeyindeki bir grup peşmergenin Ayn El Arap'a gönderilmesi kararlaştırıldı. Sonradan öğrendik ki, bu öneriyi ABD yönetimine sunan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisiymiş. "PYD'yi terör örgütü olarak kabul ediyoruz" ve "Ayn El Arap'ta PYD ile IŞİD militanlarından başka kimse kalmadı" diyen Erdoğan, PYD'ye yardım götürmek için ABD yönetimine böylesi bir öneri sunmuş. Dediğimiz gibi sözle söylenmeyen yada gizlenilenler eylemlerle niyetin ne olduğunu gözler önüne seriyor. Burada olan da aynı. Erdoğan'da tıpkı ABD gibi Barzani'nin kontrol alnının genişletilmesini, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki terörist ve peşmerge gruplarının birleşmesiniistiyor. O da Ayn El Arap'ı yine bu grupların sözde "kurtuluş mücadelesi" olarak kabul ettirilmesi çabasının bir parçası. Senaryoda kendisine ABD2nin verdiği  "eşbaşkanlık" rolünü bugüne kadar layıkıyla yaptı. Büyük Ortadoğu Projesi'nin nihai hedefi olan Kürt devleti yolunda taşlar birer birer döşenirken ve Türkiye bu uğurda kurban edilecek ülkeler arasındayken Erdoğan'ın hakkı kendisine nasıl teslim edilmesin?! * * * Geride bıraktığımız 29 Ekim günü peşmergenin Ayn El Arap'a geçişi Erdoğan'ın önerisine ABD'nin de oluruna uygun olarak Türkiye üzerinden oldu. İşin özü, ikinci bir Habur hadisesiyle daha karşı karşıya kaldık. Irak'ın kuzeyinden gelenler yine Habur sınır kapısından geldiler. Sözde Kürdistan bayrakları ile karşılandılar. Ankara'da Barzani'yi AKP kongresinde "guru duyuyoruz" sloganları ile karşılatıp, Erbil'de "sazlı sözlü eğlenceler" düzenleyip, Diyarbakır'da başındaki konfetileri temizleyen zihniyet bu kez Barzani'nin peşmergelerini "coşkuyla" karşılattılar! Ne için? Cevabı açık, Kürt devleti kurma yolunda aynı mutluluğa belli ki ortak olan bir zihniyet tarafından idare ediliyoruz da ondan. Diyarbakır'da eşi ile pazarda evine erzak alan Türk askerini başından vuranlar, aynı saatlerde peşmergenin geçişini selamlıyorlardı. İki farklı olay ama özü aynı olan bu girişim AKP'nin eseridir. Ne kadar farkındayız bilemiyorum. Memleketimiz git gide elimizden kayıyor, insanımız her gün biraz daha ayrıştırılıyor. Milletin ortak değeri namına hiçbir şey bırakmayanlar, nifak tohumlarının yeşermesini derin bir sessizlik ve memnuniyet içerisinde seyrediyorlar. * * * Daha önce başımıza gelmeyenler, bu da olmaz diyeceğimiz ne varsa birer birer gerçekleşiyor. Acı olan, millete bu zilleti yaşatanların yine milletin oyu ile iktidara gelmiş olmalarıdır. Çözümün Türkiye'yi çözmek olduğunu yaşanan bunca hadiseden sonra bile göremiyorsak söylenecek fazla bir şey yok. Türk Milleti derin bir ümitsizliğin içerisine atılmak isteniliyor. Özgüveni kaybolsun, direnci kalmasın diye herkes aynı safta buluşmuş "alıştıra alıştıra" Türkiye'yi felakete razı olacakları kıvama getiriyorlar. Tüm bunlar olurken bize düşen sorumluluk; ümitsiz durumun olmadığı ancak ümitsiz insanların olduğu şuuruyla hareket etmektir. Başından her belayı def etmeyi bilen bu Türk Milleti, şüphe yok ki aynısını yine yapacaktır. Yeter ki kendisine ve özüne dönmeyi başarabilsin…                                                                                                                                                                                                                                                  kaynak: ortadoğu gazetesi
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.