Çanakkale Haber

Aşk filmleri hormonları coşturuyor!

GÜNCEL 09.03.2024 - 13:03, Güncelleme: 09.03.2024 - 16:22 5641+ kez okundu.
 

Aşk filmleri hormonları coşturuyor!

Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, romantik ve aşk filmlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. İşlenen temalardan biri, romantik

Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, romantik ve aşk filmlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. İşlenen temalardan biri, romantik filmlerde aşkın yokluğunun mutsuzluk ve büyük bir eksiklik olarak, varlığının ise sonsuza dek mutluluk getirebileceği vurgusunun yapıldığıdır. Bingöl, romantik filmlerin izleyiciye masalsı bir gerçeklik sunarak duygusal eksikliği gidermeye çalışan bazı kişilerin varlığına dikkat çeker. Romantik filmlerde çiftlerin çeşitli zorlukları aşarak sonsuza dek mutlu olmalarının işlendiğini belirten Bingöl, izleyicinin bu masalsı gerçeklik içinde kendisini bulduğunu söyler. Ayrıca, romantik filmlerin genellikle en masalsı ve güçlü ilişki örneklerini konu edinerek izleyiciye duygusal yoğunluk yaşattığını ve gerçek yaşamdaki ilişkilerle karşılaştırma eğilimine yol açtığını ifade eder. Bingöl'e göre, romantik filmleri tercih eden çiftler, filmdeki karakterlerin fedakarlıklarını ve mücadelelerini benimseyebilirler. Ayrıca, filmlerdeki tutkulu aşkın sürekli olarak devam ettiği yanılsamasının izleyiciyi ilişkisinde veya hayatında eksiklik hissi yarattığını belirtir. Ayrıca, aşk filmleri izlerken hormonal tepkilerin de değişebileceğini söyleyen Bingöl, mutlu sona doğru ilerleyen filmlerin ödül-haz hormonu olan dopamin seviyelerini artırabileceğini ve ilişkilerde güvenle ilişkilendirilen endorfin ile bağlanma ile ilişkilendirilen oksitosin düzeylerini yükseltebileceğini belirtir. Aksine, mutlu sona ulaşılamayan durumların stres hormonu kortizol seviyelerini artırabileceğini ifade eder. Romantik filmlerin ana temalarının "Acı çekilmeyen aşk yoktur" olduğunu belirten Bingöl, bu temaların izleyicide romantik ilişkileri acısız tahayyül etmeyi zorlaştırdığını söyler. Ayrıca, filmlerde sıkça karşılaşılan "üçüncü kişi" motifinin, rekabet duygusu yaratarak tutkulu aşkın gücünü artırabileceğini belirtir. Son olarak, romantik filmlerin izleyiciye partnerleriyle tamamlanabilecekleri ve onsuz eksik kalacakları mesajını verdiğini ifade eden Bingöl, bu filmlerin izleyicilere mevcut ilişkilerinin eksik olduğu hissini empoze ettiğini belirtir.
Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, romantik ve aşk filmlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. İşlenen temalardan biri, romantik

Psikiyatri Uzmanı Dr. Mert Sinan Bingöl, romantik ve aşk filmlerinin insan psikolojisi üzerindeki etkilerini değerlendiriyor. İşlenen temalardan biri, romantik filmlerde aşkın yokluğunun mutsuzluk ve büyük bir eksiklik olarak, varlığının ise sonsuza dek mutluluk getirebileceği vurgusunun yapıldığıdır. Bingöl, romantik filmlerin izleyiciye masalsı bir gerçeklik sunarak duygusal eksikliği gidermeye çalışan bazı kişilerin varlığına dikkat çeker.

Romantik filmlerde çiftlerin çeşitli zorlukları aşarak sonsuza dek mutlu olmalarının işlendiğini belirten Bingöl, izleyicinin bu masalsı gerçeklik içinde kendisini bulduğunu söyler. Ayrıca, romantik filmlerin genellikle en masalsı ve güçlü ilişki örneklerini konu edinerek izleyiciye duygusal yoğunluk yaşattığını ve gerçek yaşamdaki ilişkilerle karşılaştırma eğilimine yol açtığını ifade eder.

Bingöl'e göre, romantik filmleri tercih eden çiftler, filmdeki karakterlerin fedakarlıklarını ve mücadelelerini benimseyebilirler. Ayrıca, filmlerdeki tutkulu aşkın sürekli olarak devam ettiği yanılsamasının izleyiciyi ilişkisinde veya hayatında eksiklik hissi yarattığını belirtir.

Ayrıca, aşk filmleri izlerken hormonal tepkilerin de değişebileceğini söyleyen Bingöl, mutlu sona doğru ilerleyen filmlerin ödül-haz hormonu olan dopamin seviyelerini artırabileceğini ve ilişkilerde güvenle ilişkilendirilen endorfin ile bağlanma ile ilişkilendirilen oksitosin düzeylerini yükseltebileceğini belirtir. Aksine, mutlu sona ulaşılamayan durumların stres hormonu kortizol seviyelerini artırabileceğini ifade eder.

Romantik filmlerin ana temalarının "Acı çekilmeyen aşk yoktur" olduğunu belirten Bingöl, bu temaların izleyicide romantik ilişkileri acısız tahayyül etmeyi zorlaştırdığını söyler. Ayrıca, filmlerde sıkça karşılaşılan "üçüncü kişi" motifinin, rekabet duygusu yaratarak tutkulu aşkın gücünü artırabileceğini belirtir.

Son olarak, romantik filmlerin izleyiciye partnerleriyle tamamlanabilecekleri ve onsuz eksik kalacakları mesajını verdiğini ifade eden Bingöl, bu filmlerin izleyicilere mevcut ilişkilerinin eksik olduğu hissini empoze ettiğini belirtir.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.