Çanakkale Haber

13 yıl süren bir araştırma sonunda Yaşlanma Tersine Çevrilir mi?

BİLİM 29.03.2023 - 22:05, Güncelleme: 29.03.2023 - 22:05 8146+ kez okundu.
 

13 yıl süren bir araştırma sonunda Yaşlanma Tersine Çevrilir mi?

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Paul F. Glenn Yaşlanma Araştırma Biyolojisi Merkezi’nin eş başkanı olan Genetik Profesörü Prof. Dr. David Sinclair,

13 yıl süren bir araştırma sonunda bilim insanları, yaşlanmayı tetikleyen şey nedir sorusunun yanıtını buldu. Önce DNA’daki Mutasyonlara Odaklandılar Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Paul F. Glenn Yaşlanma Araştırma Biyolojisi Merkezi’nin eş başkanı olan Genetik Profesörü Prof. Dr. David Sinclair, meslektaşlarıyla birlikte yeni bir çalışmaya imza attı. 12 Ocak’ta yayınlanan bu çalışma, hücrelerdeki yaşlanmayı hızlandıran veya tersine çevirebilen bir yaşlanma saatini ele alıyor. Yaşlanmayı inceleyen bilim insanları, hücrelerde yaşlanma sürecini neyin yönlendirdiğini tartışmaya başlamıştı. Bu tartışmada öncelikle, zamanla bir hücrenin normal işlemlerini bozabilen ve hücre ölümü sürecini tetikleyebilen DNA’daki mutasyonlara odaklandılar. Ters Giden Şey; Epigenetik Talimatlardaki Hatalar Ancak bu teori, yaşlı insanların hücrelerinin genellikle mutasyonlarla dolu olmadığı ve daha fazla mutasyona uğramış hücre yükü taşıyan hayvanların veya insanların erken yaşlanmadığı gerçeğini ortaya çıkardı. Bu nedenle Prof. Dr. Sinclair, epigenom adı verilen genomun başka bir bölümüne odaklandı. Yayınlanan makalede Prof. Dr. Sinclair ve ekibi, fareleri hızlandırılmış bir zaman çizelgesinde yaşlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda bu yaşlanmanın etkilerini tersine çevirebileceklerini ve hayvanlara gençliğin bazı biyolojik belirtilerini geri kazandırabileceklerini bildirdi. Bu tersine çevrilebilirlik, yaşlanmanın ana itici güçlerinin DNA’daki mutasyonlar değil, bir şekilde ters giden epigenetik talimatlardaki hatalar olduğu gerçeğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor. “Sistem Bazen Bozulur Ve Yeniden Başlatılması Gerekir” Yapılan bu yeni araştırmayı yaşlanmaya dair yeni bir paradigma olarak nitelendiren Prof. Dr. Sinclair, “Yaşlanmanın altında yatan, yalnızca hasarın birikmesi değil, hücrelerde kaybolan bilgidir” diyor. Prof. Dr. Sinclair bu durumu yazılım programlarının donanımla birlikte çalışmasına benzeterek, “Sistem bazen bozulur ve yeniden başlatılması gerekir” dedi. “Yaşlanmanın nedeni bir hücrenin mutasyonlarla dolu olmasıysa, o zaman yaşı tersine çevirmek mümkün olmazdı” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Sinclair, “Ancak yaşlanma sürecini tersine çevirebileceğimizi göstererek, sistemin sağlam olduğunu, bir yedek kopya olduğunu ve yazılımın yeniden başlatılması gerektiğini belirledik” diye konuştu. Yeniden Programlama Talimatı Veren Bir Gen Terapisi Ekip, genç farelerin DNA’sında kırılmalar sağlayarak yaşlanmanın epigenom üzerindeki etkilerini taklit etti. Bu şekilde yaşlandıktan sonra, Prof. Dr. Sinclair birkaç hafta içinde farelerin hastalık belirtileri göstermeye başladığını gördü. Yeniden başlatma, hücrelere kendilerini yeniden programlama talimatı veren üç geni içeren bir gen terapisi şeklinde yapıldı. Farelerde talimatlar, hücrelere (böbrek ve deri hücreleri gibi) kimliklerini tanımlayan epigenetik değişiklikleri yeniden başlatmaları için rehberlik etti. Deneyi başarılı olan Prof. Dr. Sinclair, “Kök hücreler yapmıyoruz, kimliklerini yeniden kazanabilmeleri için zamanı geri alıyoruz” dedi.
Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Paul F. Glenn Yaşlanma Araştırma Biyolojisi Merkezi’nin eş başkanı olan Genetik Profesörü Prof. Dr. David Sinclair,

13 yıl süren bir araştırma sonunda bilim insanları, yaşlanmayı tetikleyen şey nedir sorusunun yanıtını buldu.

Önce DNA’daki Mutasyonlara Odaklandılar

Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Paul F. Glenn Yaşlanma Araştırma Biyolojisi Merkezi’nin eş başkanı olan Genetik Profesörü Prof. Dr. David Sinclair, meslektaşlarıyla birlikte yeni bir çalışmaya imza attı. 12 Ocak’ta yayınlanan bu çalışma, hücrelerdeki yaşlanmayı hızlandıran veya tersine çevirebilen bir yaşlanma saatini ele alıyor.

Yaşlanmayı inceleyen bilim insanları, hücrelerde yaşlanma sürecini neyin yönlendirdiğini tartışmaya başlamıştı. Bu tartışmada öncelikle, zamanla bir hücrenin normal işlemlerini bozabilen ve hücre ölümü sürecini tetikleyebilen DNA’daki mutasyonlara odaklandılar.

Ters Giden Şey; Epigenetik Talimatlardaki Hatalar

Ancak bu teori, yaşlı insanların hücrelerinin genellikle mutasyonlarla dolu olmadığı ve daha fazla mutasyona uğramış hücre yükü taşıyan hayvanların veya insanların erken yaşlanmadığı gerçeğini ortaya çıkardı. Bu nedenle Prof. Dr. Sinclair, epigenom adı verilen genomun başka bir bölümüne odaklandı.

Yayınlanan makalede Prof. Dr. Sinclair ve ekibi, fareleri hızlandırılmış bir zaman çizelgesinde yaşlandırmakla kalmayıp, aynı zamanda bu yaşlanmanın etkilerini tersine çevirebileceklerini ve hayvanlara gençliğin bazı biyolojik belirtilerini geri kazandırabileceklerini bildirdi. Bu tersine çevrilebilirlik, yaşlanmanın ana itici güçlerinin DNA’daki mutasyonlar değil, bir şekilde ters giden epigenetik talimatlardaki hatalar olduğu gerçeğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor.

“Sistem Bazen Bozulur Ve Yeniden Başlatılması Gerekir”

Yapılan bu yeni araştırmayı yaşlanmaya dair yeni bir paradigma olarak nitelendiren Prof. Dr. Sinclair, “Yaşlanmanın altında yatan, yalnızca hasarın birikmesi değil, hücrelerde kaybolan bilgidir” diyor.

Prof. Dr. Sinclair bu durumu yazılım programlarının donanımla birlikte çalışmasına benzeterek, “Sistem bazen bozulur ve yeniden başlatılması gerekir” dedi. “Yaşlanmanın nedeni bir hücrenin mutasyonlarla dolu olmasıysa, o zaman yaşı tersine çevirmek mümkün olmazdı” ifadelerini kullanan Prof. Dr. Sinclair, “Ancak yaşlanma sürecini tersine çevirebileceğimizi göstererek, sistemin sağlam olduğunu, bir yedek kopya olduğunu ve yazılımın yeniden başlatılması gerektiğini belirledik” diye konuştu.

Yeniden Programlama Talimatı Veren Bir Gen Terapisi

Ekip, genç farelerin DNA’sında kırılmalar sağlayarak yaşlanmanın epigenom üzerindeki etkilerini taklit etti. Bu şekilde yaşlandıktan sonra, Prof. Dr. Sinclair birkaç hafta içinde farelerin hastalık belirtileri göstermeye başladığını gördü.

Yeniden başlatma, hücrelere kendilerini yeniden programlama talimatı veren üç geni içeren bir gen terapisi şeklinde yapıldı. Farelerde talimatlar, hücrelere (böbrek ve deri hücreleri gibi) kimliklerini tanımlayan epigenetik değişiklikleri yeniden başlatmaları için rehberlik etti.

Deneyi başarılı olan Prof. Dr. Sinclair, “Kök hücreler yapmıyoruz, kimliklerini yeniden kazanabilmeleri için zamanı geri alıyoruz” dedi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.