Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

ÖLÜ PARTİLER (3)

ÖLÜ PARTİLER (3) İki gündür anlatmaya çalıştığımız partilerle, iktidarıyla-muhalefetiyle-bağımsız seçilip parti kuranlarla 13 sene yaşadık, 14’üncü seneye girdik. 65 yıllık çok partili demokrasi yaşamımızın yaklaşık yüzde 21’ini bunlarla geçirdik. Türk Milleti ilk kez bir siyasi partiye (AKP) bu kadar uzun bir süre (13+4 yıl) görev verdi! Muhalefet Partileri ise iktidara aday olduklarını bir türlü hissettiremediler. Ülke olarak geldiğimiz nokta belli! Anayasamızın 2. Maddesinde belirtilen Cumhuriyetin nitelikleri çökertilmiş durumda! Atatürk Milliyetçiliği, suç haline getirildi- Demokratik Devlet, bitirildi-Lâiklik, özü değiştirildi-Devletin ne sosyal yapısı ne de Hukuk Devleti ilkesi kaldı! Bu kelimenin tam anlamıyla “Karşı Devrim” demektir. Önümüzdeki günler maalesef daha kötü olacak! Değerli Okurlar; Çok kıymetli bir çerçeve içinde, mükemmel bir tablo düşünün! O çerçeve CUMHURİYET, tablodaki resim ise DEMOKRASİDİR. Demokrasinin standartlarını ne kadar yükseltirseniz, evrensel demokrasi şartlarına ne kadar yaklaştırırsanız, tablo o kadar güzel ve kıymetli olur. Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı, rejime sahip çıkma, örgütlü toplum olma, bilinçli birey olma gerçekleri yerine korkuya, biat etmeye, toplum çıkarı yerine kendi çıkarını öne koymaya yönelirseniz, ne o çerçeve, ne de o tablo beş para eder… Demokratik rejimler, her gün üzerine titrenilmesi gereken hassas çiçekler gibidir. İhmal ederseniz, demokrasinin hoşgörü ve özgürlük ortamından yararlanan zehirli sarmaşıklar o güzel çiçeği boğar, çiçek de, toplum da nefes alamaz hale gelir… Anadolu’da “Yiğit düştüğü yerden kalkar” diye bir söz vardır. Demokratik rejimin hoşgörü ve özgürlük ortamından istifade, demokrasiye tebelleş olan zararlıları yine demokratik yollarla göndermek gerekir. Tek yol budur. Başarılı olunursa ülkemiz demokratik rejimle yoluna devam eder, başarılamaz ve bu siyasi kadrolar ile mevcut siyasi partilerde ısrar edilirse, toplumdaki ve devletin dinamik (!) yapılarındaki bu aymazlık sürerse, iki sene içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İslam Devleti haline dönüşür. Bu kadar net! Görebildiğim, bildiğim kadarıyla yapılması gerekenler şunlardır; -Mevcut iktidar, Türkiye’nin yaşamsal güvenlik sorunu haline gelmiştir. Demokratik yolla derhal görevinden uzaklaştırılmalı ve yargılanmalıdır. -TBMM’ deki muhalefet partileri vatandaş nezdindeki güvenilirliklerini kaybetmişlerdir. Bunların çözüm üretmesi mümkün değildir. -Tüm Türk Milletini kucaklayacak, herkese eşit ve dürüst davranacak, Milli hassasiyetleri olan, dünyaya açık, ekonomik gerçekleri insanı öne alarak uygulayacak, kişi hak ve özgürlüklerine saygılı, hukuk devleti ilkesine bağlı, üretimden büyümeden sanayileşmeden imardan, zenginlikten ve hakça paylaşmaktan yana, bilgili ve danışmaya açık, siyaset yelpazesinin merkezinde konumlu çağdaş bir parti kurulması ve Türk Milletinin hizmetine verilmelidir… İyi de nasıl olacak bu iş? İş âlemi gölgesinden korkar hale gelmiş, kimse “ben varım” diyemiyor! Üniversiteler-sendikalar- sivil toplum örgütleri İlkokullardaki temizlik kolları haline gelmiş, geçim sıkıntısı esnafı-çiftçiyi-emekliyi-işçiyi-memuru boğazından yakalamış! Türk Milleti bilerek sistemli bir şekilde borç batağına atılmış, Kürtçülük ve bölücülük dış destekle tarihin en yüksek seviyesine çıkmış! Ülke şartları maalesef böyle! Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, 1919 yılı şartlarının ağırlığı yanında tüy gibi kalır. İşte tam da bu noktada önümüzde iki yol var; -Ya bazı Türk Aydınlarının şimdi yaptığı gibi korkup sinecek, biat etmeye razı olup, vatana ve Cumhuriyete ihanet edilecek! -Ya da yetişmiş insan kaynağı ve örgütlenme için şart olan ekonomik gereksinimleri Türk Milletine dayandıracak milli ve yerli bir siyasi hareket başlatılıp, tüm vatan sathında mücadele başlatılacak! Biz elbette ki ikinci yolu seçtik. Yıllardır bu konuyu belli çevrelere anlatmaya çalıştık. Önümüzdeki iki ay içinde çalışmalarımızı büyük ölçüde tamamlayıp, Türk Milleti ile paylaşacağız. Türk Gençliğinin Türk Aydınının çoğunluğunun vatanına-demokrasiye-cumhuriyete-özgürlüğe ve bağımsızlığa sahip çıkacaklarını göstereceğiz… Allah ülkemiz için hayırlısını nasip etsin! Sağlık ve başarı dileklerimle 26 Kasım 2015 Rifat Serdaroğlu        
Ekleme Tarihi: 26 Kasım 2015 - Perşembe
Rıfat SERDAROĞLU

ÖLÜ PARTİLER (3)

ÖLÜ PARTİLER (3)

İki gündür anlatmaya çalıştığımız partilerle, iktidarıyla-muhalefetiyle-bağımsız seçilip parti kuranlarla 13 sene yaşadık, 14’üncü seneye girdik. 65 yıllık çok partili demokrasi yaşamımızın yaklaşık yüzde 21’ini bunlarla geçirdik.

Türk Milleti ilk kez bir siyasi partiye (AKP) bu kadar uzun bir süre (13+4 yıl) görev verdi!
Muhalefet Partileri ise iktidara aday olduklarını bir türlü hissettiremediler.
Ülke olarak geldiğimiz nokta belli! Anayasamızın 2. Maddesinde belirtilen Cumhuriyetin nitelikleri çökertilmiş durumda! Atatürk Milliyetçiliği, suç haline getirildi- Demokratik Devlet, bitirildi-Lâiklik, özü değiştirildi-Devletin ne sosyal yapısı ne de Hukuk Devleti ilkesi kaldı! Bu kelimenin tam anlamıyla
“Karşı Devrim” demektir. Önümüzdeki günler maalesef daha kötü olacak!

Değerli Okurlar;
Çok kıymetli bir çerçeve içinde, mükemmel bir tablo düşünün!
O çerçeve CUMHURİYET, tablodaki resim ise DEMOKRASİDİR. Demokrasinin standartlarını ne kadar yükseltirseniz, evrensel demokrasi şartlarına ne kadar yaklaştırırsanız, tablo o kadar güzel ve kıymetli olur.
Demokratik rejimlerin olmazsa olmazı, rejime sahip çıkma, örgütlü toplum olma, bilinçli birey olma gerçekleri yerine korkuya, biat etmeye, toplum çıkarı yerine kendi çıkarını öne koymaya yönelirseniz, ne o çerçeve, ne de o tablo beş para eder…
Demokratik rejimler, her gün üzerine titrenilmesi gereken hassas çiçekler gibidir. İhmal ederseniz, demokrasinin hoşgörü ve özgürlük ortamından yararlanan zehirli sarmaşıklar o güzel çiçeği boğar, çiçek de, toplum da nefes alamaz hale gelir…

Anadolu’da “Yiğit düştüğü yerden kalkar” diye bir söz vardır.
Demokratik rejimin hoşgörü ve özgürlük ortamından istifade, demokrasiye tebelleş olan zararlıları yine demokratik yollarla göndermek gerekir.
Tek yol budur. Başarılı olunursa ülkemiz demokratik rejimle yoluna devam eder, başarılamaz ve bu siyasi kadrolar ile mevcut siyasi partilerde ısrar edilirse, toplumdaki ve devletin dinamik (!) yapılarındaki bu aymazlık sürerse, iki sene içinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, İslam Devleti haline dönüşür. Bu kadar net!

Görebildiğim, bildiğim kadarıyla yapılması gerekenler şunlardır;
-Mevcut iktidar, Türkiye’nin yaşamsal güvenlik sorunu haline gelmiştir. Demokratik yolla derhal görevinden uzaklaştırılmalı ve yargılanmalıdır.
-TBMM’ deki muhalefet partileri vatandaş nezdindeki güvenilirliklerini kaybetmişlerdir. Bunların çözüm üretmesi mümkün değildir.
-Tüm Türk Milletini kucaklayacak, herkese eşit ve dürüst davranacak, Milli hassasiyetleri olan, dünyaya açık, ekonomik gerçekleri insanı öne alarak uygulayacak, kişi hak ve özgürlüklerine saygılı, hukuk devleti ilkesine bağlı, üretimden büyümeden sanayileşmeden imardan, zenginlikten ve hakça paylaşmaktan yana, bilgili ve danışmaya açık, siyaset yelpazesinin merkezinde konumlu çağdaş bir parti kurulması ve Türk Milletinin hizmetine verilmelidir…

İyi de nasıl olacak bu iş? İş âlemi gölgesinden korkar hale gelmiş, kimse “ben varım” diyemiyor!
Üniversiteler-sendikalar- sivil toplum örgütleri İlkokullardaki temizlik kolları haline gelmiş, geçim sıkıntısı esnafı-çiftçiyi-emekliyi-işçiyi-memuru boğazından yakalamış!
Türk Milleti bilerek sistemli bir şekilde borç batağına atılmış, Kürtçülük ve bölücülük dış destekle tarihin en yüksek seviyesine çıkmış!

Ülke şartları maalesef böyle! Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, 1919 yılı şartlarının ağırlığı yanında tüy gibi kalır. İşte tam da bu noktada önümüzde iki yol var;
-Ya bazı Türk Aydınlarının şimdi yaptığı gibi korkup sinecek, biat etmeye razı olup, vatana ve Cumhuriyete ihanet edilecek!
-Ya da yetişmiş insan kaynağı ve örgütlenme için şart olan ekonomik gereksinimleri Türk Milletine dayandıracak milli ve yerli bir siyasi hareket başlatılıp, tüm vatan sathında mücadele başlatılacak!

Biz elbette ki ikinci yolu seçtik. Yıllardır bu konuyu belli çevrelere anlatmaya çalıştık. Önümüzdeki iki ay içinde çalışmalarımızı büyük ölçüde tamamlayıp, Türk Milleti ile paylaşacağız.
Türk Gençliğinin Türk Aydınının çoğunluğunun vatanına-demokrasiye-cumhuriyete-özgürlüğe ve bağımsızlığa sahip çıkacaklarını göstereceğiz…
Allah ülkemiz için hayırlısını nasip etsin!

Sağlık ve başarı dileklerimle 26 Kasım 2015
Rifat Serdaroğlu

 

 



 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.