Çanakkale Haber

Rıfat SERDAROĞLU
Köşe Yazarı
Rıfat SERDAROĞLU
 

KIBRISLI BAKARACI

Büyük davalar sadakat, vefa, ahlâk, dürüstlük ve fedakârlık ister. Kıbrıs Türk’ünün davası da böyledir! KKTC’nin kuruluşunda, Dr. Fazıl Küçük’ü, Rauf Denktaş’ı TMT’yi, gözünü kırpmadan ölüme koşan yiğitleri, Mehmetçikleri, Türk Milletinin yapığı fedakarlıkları, bu dava için çile çekenleri unutmamak gerekir. Bir Kıbrıs Rum’una ne Makarios’u ne EOKA’yı ne de ENOSİS’i asla unutturamazsınız… KKTC’nin kuruluş gününde aşağıdakileri yazmak istemezdim. Ama Kıbrıs’ta tesadüfen hükümet olmuş bazı zavallılar, nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyorlar! Şehit kanlarıyla sulanmış o mübarek toprakları hırsız yatağı yapmaya hiç hakları yok! Herkes haddini bilecek. Türk Milletinin gölgesi olmazsa, akbabaların ne yapacaklarını daha önce görmedik mi? KKTC Hükümeti, İranlı dolandırıcı Reza Zarrab’dan rüşvet alan, “Ayet salla Bakara’dan, topla oyları fukaradan” diye İslam dini ile alay eden eski Bakan Egemen Bağış’ı vatandaşlığa kabul etti! Serdaroğlu Ailesi olarak kader çizgimiz zaman-zaman Kıbrıs ile çakıştı! Bu çakışmalar bizi ne kadar üzse de “Vatan Sağ olsun” dedik ve sineye çektik! İlk çakışma 1957 yılında oldu, yani tam 60 sene önce… Babam Eczacı Kemal Serdaroğlu Demokrat Parti İzmir Milletvekili ve parti meclisi üyesi idi. Kıbrıs’ta EOKA militanları, silahsız Türkleri kadın-çocuk demeden öldürüyorlardı. Emperyal Devletler, her zamanki gibi Rumların yanındaydı. Hem öldürülen Türkleri görmezden geldiler hem de Türk Hükümetinin yardımını engellediler. Bu durumda Başbakan Menderes, gizli olarak TMT (Türk Mukavemet Teşkilatını) kurdurdu. TMT’ye silah göndermek için MKE (Makine Kimya Endüstrisi) görevlendirildi. Yalnız ufak bir problem (!) ortaya çıktı. MKE’den çıkacak silahlar kimin üzerine zimmetlenecekti? Başbakan Menderes; Serdaroğlu ve Mersin Milletvekili Sadık Erdem’den silahları zimmetlerine almalarını istedi. Onlar da bu emri “Vatan Görevi” kabul edip yerine getirdiler. Genelkurmay ve MİT yetkilileri iki deniz römorkör ile Serdaroğlu ve Erdem’in de katılımıyla silahları Kıbrıs’a götürüp TMT yetkililerine teslim ettiler. Bugün Kıbrıs’ta silahların teslim edildiği yerlerde “Serdarlı” ve Erdemli” adıyla iki belde vardır. Dünya durdukça bu iki yer de duracak! 3 sene sonra 1960 Askeri darbesi oldu. Çok partili siyasi hayatımızın bu ilk darbesi “Emir Komuta zincirinde” yapılan bir darbe değildi. Darbeyi gerçekleştiren MBK (Milli Birlik Komitesi) içinde Teğmen de Yüzbaşı da General de vardı. MBK üyesi bir teğmen, bir Generali tokatlayabiliyordu! MBK, anında 1400 Subay ve 200’den fazla istihbarat elemanını Demokrat Partili diye emekli etti! Kıbrıs’a silah götüren ekip bu uzaklaştırılanların içinde idi. MKE hesapları kontrol edilirken Kıbrıs’a gönderilen silahlar ve zimmetine alanlar ortaya çıktı. İşte o andan itibaren Serdaroğlu’nun Yassıada’daki hapis hayatı zehir edildi. Gece belinden urganla bağlanıp sürat motorunun arkasında saatlerce denizde sürüklenmek, saçları kazınıp içinde canlı fare bulunan bir tasın başına bağlanması, dizlerinin altına top mermisi konup omuzuna çıkılması gibi insanlık dışı işkenceler uygulandı! Sorulan tek soru şudur; Silahlar nerede, kimleri örgütledin? Bu arada Yassıada Mahkemesi karar verir! Tahkikat Komisyonuna “Hayır” oyu veren, hiçbir yolsuzluğu bulunmayan 3 yıllık bir milletvekili önce idama, sonra müebbet hapse mahkûm edilir! Kıbrıs Türkleri için bir “Vatan Görevini” yerine getirmenin çok ağır bedeli bizlere ödetilir. 8 ay hücre cezası ve 5,5 yıllık hapis cezası. Heder edilen servetler, çiftlikler ve babasız geçen yıllar da cabası! İkinci çakışma 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında oldu. Kardeşim Meftun, paraşütçü-dağ komando olarak Kıbrıs’a ilk indirilenler arasındaydı. Paraşütçü Komandolar yanlışlıkla, Rum birliklerinin olduğu yere bırakıldı. Çocuklarımızın yarısı daha havada, paraşütleri vurularak düşürüldü! 1. Ve 2. Barış harekâtına katılan kardeşim, çok yararlı hizmetlerde bulunarak “Gazi” olarak Kıbrıs’tan döndü. Serdaroğlu Ailesinin büyüğü olarak, KKTC Hükümetinden bir ricam var; Bu kadarcık hizmetimize karşı herhalde bu ricamızı kırmazsınız! Egemen Bağış’ı KKTC vatandaşı yapmakla yetinmeyin! Saatçi Zafer’i, Boyunsuz Muammer’i, TOKİ’ci Bayraktar’ı da KKTC vatandaşı yapın! Hele bunların üstüne yakında vatansız kalacak olan Reza Zarrab’a da vatandaşlık verirseniz, kendinize yakışanı yapmış olursunuz! Hadi Dr. Fazıl Küçük ’ten, Rauf Denktaş’tan, TMT fedailerinden utanmadınız, Kıbrıs Türk’ü için can veren şehitlerimizden, gazilerimizden de mi utanmadınız? Yazıklar olsun sizlere… Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu
Ekleme Tarihi: 17 Kasım 2017 - Cuma
Rıfat SERDAROĞLU

KIBRISLI BAKARACI

Büyük davalar sadakat, vefa, ahlâk, dürüstlük ve fedakârlık ister. Kıbrıs Türk’ünün davası da böyledir! KKTC’nin kuruluşunda, Dr. Fazıl Küçük’ü, Rauf Denktaş’ı TMT’yi, gözünü kırpmadan ölüme koşan yiğitleri, Mehmetçikleri, Türk Milletinin yapığı fedakarlıkları, bu dava için çile çekenleri unutmamak gerekir. Bir Kıbrıs Rum’una ne Makarios’u ne EOKA’yı ne de ENOSİS’i asla unutturamazsınız…

KKTC’nin kuruluş gününde aşağıdakileri yazmak istemezdim. Ama Kıbrıs’ta tesadüfen hükümet olmuş bazı zavallılar, nasıl davranmaları gerektiğini bilmiyorlar! Şehit kanlarıyla sulanmış o mübarek toprakları hırsız yatağı yapmaya hiç hakları yok! Herkes haddini bilecek. Türk Milletinin gölgesi olmazsa, akbabaların ne yapacaklarını daha önce görmedik mi?

KKTC Hükümeti, İranlı dolandırıcı Reza Zarrab’dan rüşvet alan, “Ayet salla Bakara’dan, topla oyları fukaradan” diye İslam dini ile alay eden eski Bakan Egemen Bağış’ı vatandaşlığa kabul etti!

Serdaroğlu Ailesi olarak kader çizgimiz zaman-zaman Kıbrıs ile çakıştı! Bu çakışmalar bizi ne kadar üzse de “Vatan Sağ olsun” dedik ve sineye çektik!

İlk çakışma 1957 yılında oldu, yani tam 60 sene önce… Babam Eczacı Kemal Serdaroğlu Demokrat Parti İzmir Milletvekili ve parti meclisi üyesi idi. Kıbrıs’ta EOKA militanları, silahsız Türkleri kadın-çocuk demeden öldürüyorlardı. Emperyal Devletler, her zamanki gibi Rumların yanındaydı. Hem öldürülen Türkleri görmezden geldiler hem de Türk Hükümetinin yardımını engellediler. Bu durumda Başbakan Menderes, gizli olarak TMT (Türk Mukavemet Teşkilatını) kurdurdu. TMT’ye silah göndermek için MKE (Makine Kimya Endüstrisi) görevlendirildi. Yalnız ufak bir problem (!) ortaya çıktı. MKE’den çıkacak silahlar kimin üzerine zimmetlenecekti? Başbakan Menderes; Serdaroğlu ve Mersin Milletvekili Sadık Erdem’den silahları zimmetlerine almalarını istedi. Onlar da bu emri “Vatan Görevi” kabul edip yerine getirdiler.

Genelkurmay ve MİT yetkilileri iki deniz römorkör ile Serdaroğlu ve Erdem’in de katılımıyla silahları Kıbrıs’a götürüp TMT yetkililerine teslim ettiler. Bugün Kıbrıs’ta silahların teslim edildiği yerlerde “Serdarlı” ve Erdemli” adıyla iki belde vardır. Dünya durdukça bu iki yer de duracak!

3 sene sonra 1960 Askeri darbesi oldu. Çok partili siyasi hayatımızın bu ilk darbesi “Emir Komuta zincirinde” yapılan bir darbe değildi. Darbeyi gerçekleştiren MBK (Milli Birlik Komitesi) içinde Teğmen de Yüzbaşı da General de vardı. MBK üyesi bir teğmen, bir Generali tokatlayabiliyordu! MBK, anında 1400 Subay ve 200’den fazla istihbarat elemanını Demokrat Partili diye emekli etti! Kıbrıs’a silah götüren ekip bu uzaklaştırılanların içinde idi.

MKE hesapları kontrol edilirken Kıbrıs’a gönderilen silahlar ve zimmetine alanlar ortaya çıktı. İşte o andan itibaren Serdaroğlu’nun Yassıada’daki hapis hayatı zehir edildi. Gece belinden urganla bağlanıp sürat motorunun arkasında saatlerce denizde sürüklenmek, saçları kazınıp içinde canlı fare bulunan bir tasın başına bağlanması, dizlerinin altına top mermisi konup omuzuna çıkılması gibi insanlık dışı işkenceler uygulandı! Sorulan tek soru şudur; Silahlar nerede, kimleri örgütledin? Bu arada Yassıada Mahkemesi karar verir! Tahkikat Komisyonuna “Hayır” oyu veren, hiçbir yolsuzluğu bulunmayan 3 yıllık bir milletvekili önce idama, sonra müebbet hapse mahkûm edilir! Kıbrıs Türkleri için bir “Vatan Görevini” yerine getirmenin çok ağır bedeli bizlere ödetilir. 8 ay hücre cezası ve 5,5 yıllık hapis cezası. Heder edilen servetler, çiftlikler ve babasız geçen yıllar da cabası!

İkinci çakışma 1974 Kıbrıs Barış Harekâtında oldu. Kardeşim Meftun, paraşütçü-dağ komando olarak Kıbrıs’a ilk indirilenler arasındaydı. Paraşütçü Komandolar yanlışlıkla, Rum birliklerinin olduğu yere bırakıldı. Çocuklarımızın yarısı daha havada, paraşütleri vurularak düşürüldü! 1. Ve 2. Barış harekâtına katılan kardeşim, çok yararlı hizmetlerde bulunarak “Gazi” olarak Kıbrıs’tan döndü.

Serdaroğlu Ailesinin büyüğü olarak, KKTC Hükümetinden bir ricam var; Bu kadarcık hizmetimize karşı herhalde bu ricamızı kırmazsınız! Egemen Bağış’ı KKTC vatandaşı yapmakla yetinmeyin! Saatçi Zafer’i, Boyunsuz Muammer’i, TOKİ’ci Bayraktar’ı da KKTC vatandaşı yapın!

Hele bunların üstüne yakında vatansız kalacak olan Reza Zarrab’a da vatandaşlık verirseniz, kendinize yakışanı yapmış olursunuz!

Hadi Dr. Fazıl Küçük ’ten, Rauf Denktaş’tan, TMT fedailerinden utanmadınız, Kıbrıs Türk’ü için can veren şehitlerimizden, gazilerimizden de mi utanmadınız? Yazıklar olsun sizlere…

Sağlık ve başarı dileklerimle 17 Kasım 2017 Rifat Serdaroğlu

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.