Levent GÜRSES Boreas rüzgarı adama böyle hayal kurduruyor işte...

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 27.08.2015 - 17:33, Güncelleme: 27.08.2015 - 17:33 3516+ kez okundu.
 

Levent GÜRSES Boreas rüzgarı adama böyle hayal kurduruyor işte...

İstanbul’dan yeğenlerimiz geldi. Çanakkale dediğimiz yer, haritadan bakınca çok yakın ama öyle değil. Özel aracın yoksa otobüs ile geliyorsan yandın. Yandın ki ne yandın…   Ağustos sıcağında, kliması bozuk otobüste pişmemiş, gerçekten yanmışlar… Çünkü 9 saat sürmüş. İstanbul’dan servise biniş, Çanakkale İskele’de iniş.   Ben de bilirim. Anadolu yakasından servis, Ataşehir otogarına gidiş, oradan karşıya ,Esenler’e, otobüsün saatini bekleme ve hareket derken, 2-3 saat geçer. Sonra Çanakkale yolları…   Oysa deniz ulaşımı olsa 5-6 saatte rahat rahat gelirsin Çanakkale’ye… Yenikapı-Karabiga-Çanakkale hattında deniz otobüsü… Harika olurdu…   Bir haber okudum. Efes antik kentini bilirsiniz. Müthiş bir kütüphanesi var: Celsus… Antik çağlardan günümüze kadar gelen görkemli bir yapı.   Oysa Celsus kütüphnesi ile övünen Selçuk, bugün halka açık kütüphanesi olmayan bir ilçe konumundaymış.   Tıpkı bizim Çanakkale gibi…   Truva antik çağlarda bölgenin en önemli limanı ve deniz ulaşımının merkeziydi… Ege Denizi'nden Karadeniz’e geçmek isteyen yelkenli gemiler, güçlü rüzgar çıkana dek Truva’da bekliyordu.   Truvalılar rüzgarı beklemek zorunda kalan gemilerden oldukça iyi gelirler elde ediyorlardı. Truva antik kenti o ihtişamına deniz ulaşımında bir merkez olmasından dolayı erişti.   Sonra Gelibolu... Önemli bir liman ve ticaret merkeziydi. Osmanlı donanmasının üssü ve tersanesi de buradaydı.   Ya günümüzde… 672 kilometre ile Türkiye’nin en uzun sahil şeridine sahip ol, bir zamanlar denizciliğin merkezi ol ama günümüzde hiçbir yer ile deniz bağlantısı, ulaşımı olmasın.   1948 yılında Ülgen vapuru ile başlayan ve 1960'lı yıllara kadar Çanakkale, Gemlik, İmroz, Ayvalık ve İskenderun vapurları ile İstanbul ve İzmir'e yapılan gemi seferlerini de bir kez daha hatırlatayım...   Neyse geçmişi bırakalım, şimdi hayal (aslında değil de biz öyle diyoruz) kurmaya başlayalım.   Önce biraz komşu illerde deniz ulaşımından söz edeyim. Son haber şu: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bir türlü verimli çalıştıramadığı dört deniz otobüsünden Akşemseddin isimli olanını 2 milyon liraya Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne sattı. Bursa Büyükşehir Belediyesi de bunu İznik gölünde çalıştırmaya başladı.   Bursa, kurduğu BUDO adlı firmayla deniz otobüsü işletmeciliğinde çok başarılı oldu. İDO'ya rakip çıktı ve Yenikapı-Mudanya hattında verimli bir şekilde seferler yapıyor. Bursa ayrıca Kocaeli'nin elindeki diğer üç deniz otobüsü ile de ilgileniyor. Firmanın bunların dışında 4 tane 340 kişilik deniz otobüsü var.   BUDO, Kabataş-Mudanya hattında her gün karşılıklı 9 sefer, Kabataş-Armutlu, Büyükada-Mudanya, Kabataş Avşa ve Marmara Adası hatlarında ise karşılıklı birer sefer yapıyor. Ayrıca İznik gölünde Orhangazi-İznik ile Marmara'da Erdek-Avşa-Marmara Adası arasında ring seferler yapıyor.   "Aman efendim rantabl değil, zarar edilir" diyenlere en iyi cevap BUDO aslında...   Aklım sıra şöyle bir hesap yaptım. Çanakkale-İstanbul arası 110 deniz mili. Saatte 30 knot hız yapan 350 kişilik bir deniz otobüsü bu mesafeyi 5 saatte alabilir.   İDO'nun elindeki 350 kişilik bir deniz otobüsünün mil başına 20 litre yakıt sarfiyatı var. Bir deniz otobüsü Çanakkale-İstanbul gidiş geliş 4.400 litre mazot yakacaktır. Denizcilik şirketleri vergisiz mazotu litresi 2 liradan alıyor. Gidiş-geliş yaklaşık 9 bin lira yakıt masrafı söz konusu.   Kör hesap; aylık 300 bin lira yakıta harcansa, toplam maliyetin yarısı da yakıt olsa giderler ayda 600 bin lira eder. Deniz otobüsü 50 lira bilet ücreti ile 200’er kişi ile gidip gelse başa baş oluyor.   Zaten kar etmesi ya da başa baş olması gerekmiyor. Kamusal bir hizmetten söz ediyoruz. Bursa'nın BUDO'sunun da kar ettiğini sanmıyorum. Ayrıca bu işi yapması muhtemel kuruluş boğaz hattında tekel ve binlerce aracı tek yöne 35 liraya taşıyor.   Bir de şu var; sadece Kabataş-Çanakkale hattı olmayabilir. Deniz otobüsü Karabiga ve/veya Gelibolu'ya da uğrayabilir. Tabii ki süre biraz daha uzayacaktır. Kabataş-Tekirdağ-Şarköy-Gelibolu-Çanakkale şeklinde bir rota olabilir ya da Kabataş-Avşa-Karabiga-Çanakkale... Ya da gidiş-gelişte bunları birleştiren değişik kombinasyonlar...   Uzatmayalım... Bence Çanakkale'den İstanbul'a deniz ulaşımı bir hayal değil. Bakalım görebilecek miyiz? Yoksa çocuklarımız mı görecek?...   (*) Boreas mitolojide Trakyalı Rüzgar Tanrısı'dır. Teyzesi Ay Tanrısı Selena, dayısı Güneş Tanrısı Helios'tur. Kuzeydoğu'dan esen Poyraz'ın bir anlamda kişileştirilmiş halidir ve zaten "Poyraz" da Boreas'ın değişik söyleniş biçimidir.
İstanbul’dan yeğenlerimiz geldi. Çanakkale dediğimiz yer, haritadan bakınca çok yakın ama öyle değil. Özel aracın yoksa otobüs ile geliyorsan yandın. Yandın ki ne yandın…   Ağustos sıcağında, kliması bozuk otobüste pişmemiş, gerçekten yanmışlar… Çünkü 9 saat sürmüş. İstanbul’dan servise biniş, Çanakkale İskele’de iniş.   Ben de bilirim. Anadolu yakasından servis, Ataşehir otogarına gidiş, oradan karşıya ,Esenler’e, otobüsün saatini bekleme ve hareket derken, 2-3 saat geçer. Sonra Çanakkale yolları…   Oysa deniz ulaşımı olsa 5-6 saatte rahat rahat gelirsin Çanakkale’ye… Yenikapı-Karabiga-Çanakkale hattında deniz otobüsü… Harika olurdu…   Bir haber okudum. Efes antik kentini bilirsiniz. Müthiş bir kütüphanesi var: Celsus… Antik çağlardan günümüze kadar gelen görkemli bir yapı.   Oysa Celsus kütüphnesi ile övünen Selçuk, bugün halka açık kütüphanesi olmayan bir ilçe konumundaymış.   Tıpkı bizim Çanakkale gibi…   Truva antik çağlarda bölgenin en önemli limanı ve deniz ulaşımının merkeziydi… Ege Denizi'nden Karadeniz’e geçmek isteyen yelkenli gemiler, güçlü rüzgar çıkana dek Truva’da bekliyordu.   Truvalılar rüzgarı beklemek zorunda kalan gemilerden oldukça iyi gelirler elde ediyorlardı. Truva antik kenti o ihtişamına deniz ulaşımında bir merkez olmasından dolayı erişti.   Sonra Gelibolu... Önemli bir liman ve ticaret merkeziydi. Osmanlı donanmasının üssü ve tersanesi de buradaydı.   Ya günümüzde… 672 kilometre ile Türkiye’nin en uzun sahil şeridine sahip ol, bir zamanlar denizciliğin merkezi ol ama günümüzde hiçbir yer ile deniz bağlantısı, ulaşımı olmasın.   1948 yılında Ülgen vapuru ile başlayan ve 1960'lı yıllara kadar Çanakkale, Gemlik, İmroz, Ayvalık ve İskenderun vapurları ile İstanbul ve İzmir'e yapılan gemi seferlerini de bir kez daha hatırlatayım...   Neyse geçmişi bırakalım, şimdi hayal (aslında değil de biz öyle diyoruz) kurmaya başlayalım.   Önce biraz komşu illerde deniz ulaşımından söz edeyim. Son haber şu: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bir türlü verimli çalıştıramadığı dört deniz otobüsünden Akşemseddin isimli olanını 2 milyon liraya Bursa Büyükşehir Belediyesi'ne sattı. Bursa Büyükşehir Belediyesi de bunu İznik gölünde çalıştırmaya başladı.   Bursa, kurduğu BUDO adlı firmayla deniz otobüsü işletmeciliğinde çok başarılı oldu. İDO'ya rakip çıktı ve Yenikapı-Mudanya hattında verimli bir şekilde seferler yapıyor. Bursa ayrıca Kocaeli'nin elindeki diğer üç deniz otobüsü ile de ilgileniyor. Firmanın bunların dışında 4 tane 340 kişilik deniz otobüsü var.   BUDO, Kabataş-Mudanya hattında her gün karşılıklı 9 sefer, Kabataş-Armutlu, Büyükada-Mudanya, Kabataş Avşa ve Marmara Adası hatlarında ise karşılıklı birer sefer yapıyor. Ayrıca İznik gölünde Orhangazi-İznik ile Marmara'da Erdek-Avşa-Marmara Adası arasında ring seferler yapıyor.   "Aman efendim rantabl değil, zarar edilir" diyenlere en iyi cevap BUDO aslında...   Aklım sıra şöyle bir hesap yaptım. Çanakkale-İstanbul arası 110 deniz mili. Saatte 30 knot hız yapan 350 kişilik bir deniz otobüsü bu mesafeyi 5 saatte alabilir.   İDO'nun elindeki 350 kişilik bir deniz otobüsünün mil başına 20 litre yakıt sarfiyatı var. Bir deniz otobüsü Çanakkale-İstanbul gidiş geliş 4.400 litre mazot yakacaktır. Denizcilik şirketleri vergisiz mazotu litresi 2 liradan alıyor. Gidiş-geliş yaklaşık 9 bin lira yakıt masrafı söz konusu.   Kör hesap; aylık 300 bin lira yakıta harcansa, toplam maliyetin yarısı da yakıt olsa giderler ayda 600 bin lira eder. Deniz otobüsü 50 lira bilet ücreti ile 200’er kişi ile gidip gelse başa baş oluyor.   Zaten kar etmesi ya da başa baş olması gerekmiyor. Kamusal bir hizmetten söz ediyoruz. Bursa'nın BUDO'sunun da kar ettiğini sanmıyorum. Ayrıca bu işi yapması muhtemel kuruluş boğaz hattında tekel ve binlerce aracı tek yöne 35 liraya taşıyor.   Bir de şu var; sadece Kabataş-Çanakkale hattı olmayabilir. Deniz otobüsü Karabiga ve/veya Gelibolu'ya da uğrayabilir. Tabii ki süre biraz daha uzayacaktır. Kabataş-Tekirdağ-Şarköy-Gelibolu-Çanakkale şeklinde bir rota olabilir ya da Kabataş-Avşa-Karabiga-Çanakkale... Ya da gidiş-gelişte bunları birleştiren değişik kombinasyonlar...   Uzatmayalım... Bence Çanakkale'den İstanbul'a deniz ulaşımı bir hayal değil. Bakalım görebilecek miyiz? Yoksa çocuklarımız mı görecek?...   (*) Boreas mitolojide Trakyalı Rüzgar Tanrısı'dır. Teyzesi Ay Tanrısı Selena, dayısı Güneş Tanrısı Helios'tur. Kuzeydoğu'dan esen Poyraz'ın bir anlamda kişileştirilmiş halidir ve zaten "Poyraz" da Boreas'ın değişik söyleniş biçimidir.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.