Çanakkale Haber

Kadir KENAR Hişt hişt!..

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.01.2015 - 19:52, Güncelleme: 17.01.2015 - 19:52 3017+ kez okundu.
 

Kadir KENAR Hişt hişt!..

Adını bilmediğimiz bazı insanlara böyle sesleniriz. Nerde mesela; lokantada. Ya da çayhanede.. Hişt, hişt; Türkçemizin biraz lakayıt, biraz terbiyesiz, biraz da utangaç bir çocuğudur. Belki de Türkçemizin de demeyelim, bizim batı bölgelerinin.. İşte son günlerde bakıyorum da, yine HİŞT HİŞT bir döneme girmiş bulunuyoruz. Çanakkale yerel ekonomisi el değiştiriyor. Bildiğimiz, tanıdığımız insanlar piyasadan çekiliyor. Politika da keza öyle. ‘Hişt len senin adın neydi!’ dediğimiz ya da diyeceğimiz figürler katılıyor yaşamımıza. Hani bazen diyorum ya, bu iyi bişey mi yoksa kötü bişey mi bilmiyorum! Biliyorum aslında da, önünde duramayacağımız ve de engel olamıyacağımız bir dönüşüm için çok da sert eleştiriler yapmak istemiyorum. Ve belki de artık HİŞT HİŞT demenin de sonuna geldiğimizi sanıyorum. Bundan sonra kimseye bu seslenişi yapamıyacağız. Yapmaya gücümüz olmayacak. Döverler valla bizi!.. Fes başıma!.. Geçen hafta FESHANE artisitiydik Çanakkale olarak. Eli ayağı tutan, gözü başı gören herkes Çanakkale adına oradaydı. Bi güzel temsil ettik Çanakkale’yi. Ama kimse basını toplu olarak götürmek gibi bir düşünce deryasında olmadığı için, herkes kendi basınıyla oradaydı. Ve öyle öğrendik kimin daha çok sevilip sayıldığını. Ve yine kimlerin gelmediğini, kimleri tuh kaka yapmamız gerektiğini de!.. Fes başıma fes başıma dedi bütün kurum ve kuruluşlarımız. İnek Şaban mı derdi yoksa Güdük Necmi mi hatırlamıyorum şimdi!.. Ama olsun, Feshane’de Çanakkale’yi layıkıyla tanıttık mı, tanıttık. Katılan herkes mutlu oldu mu oldu. Kadir Kenar gitmemiş; Kadir Topbaş’da gelmemiş, olsun varsın. Çanakkale eksildi mi! Evet özlüyoruz.. Evet siz bizi özlüyorsunuz, biz de sizi. Yılbaşından bu yana aldığım onlarca telefon, sokakta karşılaştığım insanlar hep bunu söylüyor. 18 ay bir arada yaşadıktan sonra; hafta da bire inince görüşmelerimiz, dertleşmelerimiz sıkıntı yarattı. Bunu gayet iyi anlıyor ve de biliyorum. Bakın Çanakkale Posta çok özel bir projeydi. Sevgili abim Bülent Zarif bu toprakların insanı. Doğan Grubunun İzmir Bölge temsilcisi olarak yaptığı bu proje memleketine duyduğu sevginin bir eseri. 18 ay hergün sizlerle birlikteytik. Ancak, bazı ekonomik nedenlerle haftalığa düştük. Gönlüm yeniden günlük olarak sizlerle birlikte olmak. İnşallah haftalık yayın kısa sürer ve tekrar günlük olarak devam ederiz. İnanın sizlerden ayrı kalmak bana da kodu!.. Ne güzel üşüdük! Doğayı esaret altına almamız mümkün değil. Aldığımızı sandığımız bir zamanda bile yüzümüze öyle bir şamar atar ki, ne olduğunu anlayamayız. İşte yazı geçirdik. Öf öf ne sıcak be, terledim dediğimiz günlerden, of of ne soğuk beli günlere geldik. O da güzel bu da güzel. Aç ve açıkta değilsek ki; onlara da çare buluyoruz çok şükür, soğukları da geçireceğiz. Sonra bahar gelecek. Sonra yaz.  Ömrümüz gibi işte. Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan, gülerek giden insan duydunuz mu! Yaşam böyle bir şey. En büyük aşklar, en büyük dostluklar bile ihanetlerle bitmiyor mu?  Yaşam böyle bir şey. Sıcak da olacak, soğukta. Soğuna da katlanacaz sıcağına da.. Kim tutar bizi. Yaşayabildiğimiz kadar yaşar gideriz.. Var mı gerisi…
Adını bilmediğimiz bazı insanlara böyle sesleniriz. Nerde mesela; lokantada. Ya da çayhanede.. Hişt, hişt; Türkçemizin biraz lakayıt, biraz terbiyesiz, biraz da utangaç bir çocuğudur. Belki de Türkçemizin de demeyelim, bizim batı bölgelerinin.. İşte son günlerde bakıyorum da, yine HİŞT HİŞT bir döneme girmiş bulunuyoruz. Çanakkale yerel ekonomisi el değiştiriyor. Bildiğimiz, tanıdığımız insanlar piyasadan çekiliyor. Politika da keza öyle. ‘Hişt len senin adın neydi!’ dediğimiz ya da diyeceğimiz figürler katılıyor yaşamımıza. Hani bazen diyorum ya, bu iyi bişey mi yoksa kötü bişey mi bilmiyorum! Biliyorum aslında da, önünde duramayacağımız ve de engel olamıyacağımız bir dönüşüm için çok da sert eleştiriler yapmak istemiyorum. Ve belki de artık HİŞT HİŞT demenin de sonuna geldiğimizi sanıyorum. Bundan sonra kimseye bu seslenişi yapamıyacağız. Yapmaya gücümüz olmayacak. Döverler valla bizi!.. Fes başıma!.. Geçen hafta FESHANE artisitiydik Çanakkale olarak. Eli ayağı tutan, gözü başı gören herkes Çanakkale adına oradaydı. Bi güzel temsil ettik Çanakkale’yi. Ama kimse basını toplu olarak götürmek gibi bir düşünce deryasında olmadığı için, herkes kendi basınıyla oradaydı. Ve öyle öğrendik kimin daha çok sevilip sayıldığını. Ve yine kimlerin gelmediğini, kimleri tuh kaka yapmamız gerektiğini de!.. Fes başıma fes başıma dedi bütün kurum ve kuruluşlarımız. İnek Şaban mı derdi yoksa Güdük Necmi mi hatırlamıyorum şimdi!.. Ama olsun, Feshane’de Çanakkale’yi layıkıyla tanıttık mı, tanıttık. Katılan herkes mutlu oldu mu oldu. Kadir Kenar gitmemiş; Kadir Topbaş’da gelmemiş, olsun varsın. Çanakkale eksildi mi! Evet özlüyoruz.. Evet siz bizi özlüyorsunuz, biz de sizi. Yılbaşından bu yana aldığım onlarca telefon, sokakta karşılaştığım insanlar hep bunu söylüyor. 18 ay bir arada yaşadıktan sonra; hafta da bire inince görüşmelerimiz, dertleşmelerimiz sıkıntı yarattı. Bunu gayet iyi anlıyor ve de biliyorum. Bakın Çanakkale Posta çok özel bir projeydi. Sevgili abim Bülent Zarif bu toprakların insanı. Doğan Grubunun İzmir Bölge temsilcisi olarak yaptığı bu proje memleketine duyduğu sevginin bir eseri. 18 ay hergün sizlerle birlikteytik. Ancak, bazı ekonomik nedenlerle haftalığa düştük. Gönlüm yeniden günlük olarak sizlerle birlikte olmak. İnşallah haftalık yayın kısa sürer ve tekrar günlük olarak devam ederiz. İnanın sizlerden ayrı kalmak bana da kodu!.. Ne güzel üşüdük! Doğayı esaret altına almamız mümkün değil. Aldığımızı sandığımız bir zamanda bile yüzümüze öyle bir şamar atar ki, ne olduğunu anlayamayız. İşte yazı geçirdik. Öf öf ne sıcak be, terledim dediğimiz günlerden, of of ne soğuk beli günlere geldik. O da güzel bu da güzel. Aç ve açıkta değilsek ki; onlara da çare buluyoruz çok şükür, soğukları da geçireceğiz. Sonra bahar gelecek. Sonra yaz.  Ömrümüz gibi işte. Ağlayarak geldiğimiz bu dünyadan, gülerek giden insan duydunuz mu! Yaşam böyle bir şey. En büyük aşklar, en büyük dostluklar bile ihanetlerle bitmiyor mu?  Yaşam böyle bir şey. Sıcak da olacak, soğukta. Soğuna da katlanacaz sıcağına da.. Kim tutar bizi. Yaşayabildiğimiz kadar yaşar gideriz.. Var mı gerisi…
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.