Çanakkale Haber

Levent Gürses / Troya yıkılmasaydı İstanbul şimdi Çanakkale’de olacaktı

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 22.02.2016 - 15:00, Güncelleme: 22.02.2016 - 15:00 3758+ kez okundu.
 

Levent Gürses / Troya yıkılmasaydı İstanbul şimdi Çanakkale’de olacaktı

Bir yazı okudum. Başlığı; “Troya yıkılmasaydı İstanbul şimdi Çanakkale’de olacaktı”. Halikarnas Balıkçısı’nın “Merhaba Anadolu” adlı kitabında… Şöyle diyor: “Çanakkale, Avrupa’dan Asya’ya giden ve günümüzde Berlin-Bağdat yolu diye bilinen iki ana yolun kavşağında bacaklarını açmış Rodos devi gibi dik durur. Coğrafya şartları ya İstanbul Boğazı’nda ya da Çanakkale’de büyük bir kentin kurulmasına amirdi. Bu büyük kent Hisarlık Tepesi’nde Troya ya da İliyon adıyla yükseldi. Ancak bu kent mahvolduktan sonra onun yerini Bizans aldı. Troya yıkılmasaydı,  şimdi İstanbul Çanakkale’de olurdu. Troya bir köşede olduğu için, karaya karşı doğrudan doğruya deniz kıyısında olmadığı için denize karşı kolay savunulabiliyordu. Bu kent İsa’nın doğumundan bin iki yüz yıl önce dünyanın en zengin ve kuvvetli kenti idi. Binlerce yıl akın akın boşanan hücum sellerine dayanmıştı.” Halikarnas Balıkçısı, Troya’nın tarihini, Homer’in Troya’yı tasvirini, yapılan kazıları, tartışmaları güzelce anlatıyor. Birinci Troya’dan başlayarak, savaşı, beşinci ve altıncı Troya’yı… Kentin mahvolmasını… Büyük İskender ve Sezar’ın ziyaretlerini de… Diyor ki: “Sezar Troya’yı ihya etmek istedi. Fakat bu iş İmparator Ogüstüs’e nasip oldu. Sonuncu ve dokuzuncu Troya böyle kuruldu.” Devamı şöyle: “İmparator Konstantin de Troya’yı ziyaret etti ve devletin merkezini oraya kurmaya niyetlendi. Hatta kentin inşasına bile başlandı. Eğer vazgeçip, Bizans’ı (İstanbul’u) başkent seçmeseydi, başkent Troya olacaktı.” Diyeceğim şu: İmparator Konstantin iyi ki vazgeçmiş, kendi adını da (Konstantinopolis) verip İstanbul’u ihya etmiş. Çanakkale de bize kalmış… Böyle el değmemiş, böyle güzel… Halikarnas Balıkçısı da benzer düşüncede... Şöyle diyor: “Bugün Troya artık mevcut değil, fakat Homeros’un türküleri, sönmüş bir tarihin anıtı olarak olanca güzelliğini korumaktadır.” Bir de Çanakkale Boğazı sularındaki hazinelerden söz eder. Lampsakos’u (Lapseki) ele geçiren Sparto filosu komutanı Lisander’in peşine düşen Atina filosuyla yaptığı uzun deniz savaşı sonucunda, Atina filosunu batırmasını, 4 bin Atina askerinin başını kesip denize atmasını ve bu zaferi dolayısıyla Tanrı sayılmasını anlatır. Ve der ki: “Lampsakos kıyılarında Atina gemileri tüm savaş araçları ve ganimetleriyle birlikte denizin dibini boyladı. Yine yerde İsa’dan 479 yıl önce, Atina’ya karşı ayaklanan Lampsakos gemileri batırıldı.” Büyük İskender’siz olmaz… İskender malum; büyük seferine çıkmadan Troya savaşları sırasında Anadolu’ya ilk ayak basıp, ilk öldürülen Protesilavos’un mezarını ziyaret etti. Daha sonra generalleriyle birlikte kayığına binip denize biraz açılınca, Deniz Tanrısı Poseydon ve deniz perileri (Nereidler) için denize şarap dolu altın kupalar atmışlar. Bu kupalar da Çanakkale Boğazı’nın dibindeymiş. 
Bir yazı okudum. Başlığı; “Troya yıkılmasaydı İstanbul şimdi Çanakkale’de olacaktı”. Halikarnas Balıkçısı’nın “Merhaba Anadolu” adlı kitabında… Şöyle diyor: “Çanakkale, Avrupa’dan Asya’ya giden ve günümüzde Berlin-Bağdat yolu diye bilinen iki ana yolun kavşağında bacaklarını açmış Rodos devi gibi dik durur. Coğrafya şartları ya İstanbul Boğazı’nda ya da Çanakkale’de büyük bir kentin kurulmasına amirdi. Bu büyük kent Hisarlık Tepesi’nde Troya ya da İliyon adıyla yükseldi. Ancak bu kent mahvolduktan sonra onun yerini Bizans aldı. Troya yıkılmasaydı,  şimdi İstanbul Çanakkale’de olurdu. Troya bir köşede olduğu için, karaya karşı doğrudan doğruya deniz kıyısında olmadığı için denize karşı kolay savunulabiliyordu. Bu kent İsa’nın doğumundan bin iki yüz yıl önce dünyanın en zengin ve kuvvetli kenti idi. Binlerce yıl akın akın boşanan hücum sellerine dayanmıştı.” Halikarnas Balıkçısı, Troya’nın tarihini, Homer’in Troya’yı tasvirini, yapılan kazıları, tartışmaları güzelce anlatıyor. Birinci Troya’dan başlayarak, savaşı, beşinci ve altıncı Troya’yı… Kentin mahvolmasını… Büyük İskender ve Sezar’ın ziyaretlerini de… Diyor ki: “Sezar Troya’yı ihya etmek istedi. Fakat bu iş İmparator Ogüstüs’e nasip oldu. Sonuncu ve dokuzuncu Troya böyle kuruldu.” Devamı şöyle: “İmparator Konstantin de Troya’yı ziyaret etti ve devletin merkezini oraya kurmaya niyetlendi. Hatta kentin inşasına bile başlandı. Eğer vazgeçip, Bizans’ı (İstanbul’u) başkent seçmeseydi, başkent Troya olacaktı.” Diyeceğim şu: İmparator Konstantin iyi ki vazgeçmiş, kendi adını da (Konstantinopolis) verip İstanbul’u ihya etmiş. Çanakkale de bize kalmış… Böyle el değmemiş, böyle güzel… Halikarnas Balıkçısı da benzer düşüncede... Şöyle diyor: “Bugün Troya artık mevcut değil, fakat Homeros’un türküleri, sönmüş bir tarihin anıtı olarak olanca güzelliğini korumaktadır.” Bir de Çanakkale Boğazı sularındaki hazinelerden söz eder. Lampsakos’u (Lapseki) ele geçiren Sparto filosu komutanı Lisander’in peşine düşen Atina filosuyla yaptığı uzun deniz savaşı sonucunda, Atina filosunu batırmasını, 4 bin Atina askerinin başını kesip denize atmasını ve bu zaferi dolayısıyla Tanrı sayılmasını anlatır. Ve der ki: “Lampsakos kıyılarında Atina gemileri tüm savaş araçları ve ganimetleriyle birlikte denizin dibini boyladı. Yine yerde İsa’dan 479 yıl önce, Atina’ya karşı ayaklanan Lampsakos gemileri batırıldı.” Büyük İskender’siz olmaz… İskender malum; büyük seferine çıkmadan Troya savaşları sırasında Anadolu’ya ilk ayak basıp, ilk öldürülen Protesilavos’un mezarını ziyaret etti. Daha sonra generalleriyle birlikte kayığına binip denize biraz açılınca, Deniz Tanrısı Poseydon ve deniz perileri (Nereidler) için denize şarap dolu altın kupalar atmışlar. Bu kupalar da Çanakkale Boğazı’nın dibindeymiş. 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.