Çanakkale Haber

Kadın Öğretmenlerin yarısı yıldırmaya maruz kalıyor

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 07.03.2015 - 21:49, Güncelleme: 07.03.2015 - 21:49 2772+ kez okundu.
 

Kadın Öğretmenlerin yarısı yıldırmaya maruz kalıyor

Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) yapmış olduğu "Kadın Öğretmenlerin Mobbing Algısı ve Tecrübesi" araştırma sonuçları, araştırmaya katılan kadınların yaklaşık yarısının çalışma hayatlarında yıldırmaya maruz kaldıklarını ve böyle bir durumda çoğu kadının yasal haklarını bilmediklerini gösteriyor. Eğitim-Bir-Sen, Gazi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ve Dr. Ayşe Çetinkaya Aydın danışmanlığında "Kadın Öğretmenlerin Mobbing Algısı ve Tecrübesi" üzerine bir araştırma yaptı. Yapılan araştırmanın evrenini, Türkiye'deki illerin kent bölgesinde MEB'e bağlı resmi temel eğitim ve ortaöğretimde görev yapan kadın öğretmenler oluşturdu. Evreni temsilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) Düzey 1 bölgesinden İstanbul, Ankara, İzmir, Çanakkale, Sakarya, Adana, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa illeri seçilerek yüz yüze anket tekniği ile okullarda 1024 kadın öğretmenle görüşmeler yapıldı. 3 bölümden oluşan anketin birinci bölümünde, kadın öğretmenlerin genel ve sosyal durumunu belirleyen 9 soru, ikinci bölümde, yıldırmaya ilişkin algı düzeylerini belirleyen 51 soru, üçüncü bölümde ise, maruz kalınan yıldırmanın düzeyini, kaynağını ve sonuçlarını tespit etmeyi amaçlayan 15 soru öğretmenlere yöneltildi.   KADINLARA HEM ERKEKLER HEM DE KADINLAR MOBBİNG UYGULUYOR   Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, araştırmanın ön sonuçlarını kamuoyuna şöyle aktardı:   "- Araştırma verileri, araştırmaya katılan kadın öğretmenlerin yaklaşık yarısının (yüzde 47,9) çalışma hayatlarında bir şekilde yıldırmaya maruz kaldıklarını göstermektedir.   Yıldırmaya maruz kalan her 4 kadın öğretmenden 3'ü (yüzde 74) 40 yaş ve altındadır ve kadın öğretmenlerin en çok etkilendiği yıldırmaya maruz kaldıkları dönemde büyük bir çoğunluğu (yüzde 61,7) 30 yaş ve altındadır.   Veriler, kadın öğretmenlerin çoğunluğunun (yüzde 77,6) en çok etkilendiği yıldırmaya meslek yaşamlarının ilk 10 yılında maruz kaldıklarını göstermektedir.   Araştırmaya katılan kadın öğretmenler, maruz kaldıkları yıldırma karşısında nasıl bir tutum aldıklarına ilişkin soruyu yüzde 23,3 oranında "hiçbir şey yapmadım/yapamadım/yapmak istemedim" seçeneğini işaretleyerek yanıt vermişlerdir. Bu seçeneği işaretleyen katılımcılar, kendilerine uygulanan yıldırma eylemine karşı neden hiçbir şey yapmadıklarına ilişkin bir soruya da yüzde 42,6 oranında "şikayet etsem de bu durumun değişmeyeceğini düşünmek" seçeneğini işaretleyerek cevap vermişlerdir.   Kadın öğretmenlerin çoğunluğu (yüzde 53,6) çalışma hayatında en çok etkilendikleri yıldırma eylemi açısından bir cinsiyet farklılığı olmadığını, yıldırmayı uygulayanların hem kadınlar hem de erkekler olduğunu ifade etmiştir. Ancak, cinsiyet ayrımı dikkate alındığında yıldırma eyleminin faili olarak erkekler, kadınlara göre üç kattan daha fazla bir orana sahiptir.   Kadın öğretmenlere uygulanan yıldırma eyleminin sebepleri arasında en çok ifade edilen hususlar yönetim zafiyeti ile kişilik bozukluklarıdır.   Yıldırma sürecinde yasal haklarını bildiğini ifade eden kadın öğretmenler azınlığı oluştururken; haklarını kısmen bildiğini ya da hiç bilmediğini dile getirenlerin oranı yüzde 70'in üzerindedir. Nitekim resmi şikayet mekanizmalarını kullananların oranı dikkat çekici oranda düşük kalırken; kabullenme, geri çekilme ya da gayri-resmi araçlarla yıldırmayı durdurmaya çalışma (yaklaşık yüzde yüzde 45) daha baskındır."   Yapılan araştırma çerçevesinde uzun, orta ve kısa vadeli atılabilecek adımlar belirlendiğine dikkat çeken Öçal, bu adımları şöyle sıraladı:   "Kısa vadede atılacak adımlardan biri olarak; yıldırmanın, temel bireysel hak ve özgürlükleri ihlal eden bir şiddet türü olduğuna ve bir dizi sosyal probleme yol açtığına dair farkındalığın oluşturulması için dikkati çekecek kamu spotlarının hazırlanması.   Yıldırmanın bir disiplin suçu olarak belirlenerek suçun tanımının ve maddi unsurlarının net ve açık bir şekilde ilgili kanunda belirtilmesi.   Okullarda, öğretmenlerin ve diğer tüm çalışanların katılımlarını sağlayarak, yıldırma üzerine çalışan uzmanların davet edileceği, sürdürülebilir nitelikte çeşitli toplantılar (seminer, panel, konferans, çalıştay gibi) düzenlenmesi."   ARAŞTIRMA İLK OLMA ÖZELLİĞİ TAŞIYOR   Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ise, araştırmaya dair yaptığı değerlendirmede, benzer araştırmaların sadece algı üzerine araştırma olarak kaldığını ve bu araştırmanın, algı üzerinde tecrübe ve bu tecrübenin sonuçları üzerine bir araştırma olması bakımında bir ilk olma özelliği taşıdığını ifade etti.   "ÖN LİSANS MEZUNLARININ ŞİDDET ALGISI DİĞERLERİNE GÖRE DAHA DÜŞÜK"   Durgun, konuşmasına şöyle devam etti:   "Bu tür araştırmalarda cinsiyet farkının olmadığını düşünüyoruz. Araştırmanın amacı, şiddet konusunda erkek ve kadın arasında bir farklılık olup olmadığını ortaya koymak. Ayrıca araştırma, şiddetin ve keyfiliğin nasıl doğallaştığını ve kanıksandığını bizlere gösteriyor. Araştırma, bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ile bir üniversitenin önemli bir işbirliği sonucu ortaya çıktı. Erkeklerle ilgili olan ikinci araştırma sonrası asıl sonuçlar yaz başında açıklanacak. Kadın öğretmenler şiddet algısında düşük bir orana sahip. Yüzde 30'u 'Bağırmayı mobbing olarak algılar mısınız?" sorusuna 'Hayır' yanıtını verdi. Diğer yandan 'Yazılı ya da sözlü ihtar almayı mobbing olarak algılar mısınız?' sorusuna yüksek oranda 'Hayır' yanıtı aldık. Ön lisans mezunlarının şiddet algısı diğerlerine göre daha düşük. Kadınlara haklarının öğretilmesinden ziyade artık bu hakların nasıl uygulanacağının öğretilmesi gerekmektedir. Kullanacağımız dilin bunu ortaya seren bir dil olması halinde daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. Hak mücadelesini veren kadınlara da 'Don Kişot mu olacaksın?' denildiğini tecrübe ettik.   Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı ise, yapılan bu nitelikli çalışmadan dolayı emeği geçen herkese teşekkür etti.   Araştırmanın danışmanlığını yapan Gazi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ve Dr. Ayşe Çetinkaya Aydın'a sendika adına çiçek ve resim tablosu takdim edildi. Ayrıca, toplantıya katılan tüm katılımcılara, kırmızı karanfil dağıtıldı. 
Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) yapmış olduğu "Kadın Öğretmenlerin Mobbing Algısı ve Tecrübesi" araştırma sonuçları, araştırmaya katılan kadınların yaklaşık yarısının çalışma hayatlarında yıldırmaya maruz kaldıklarını ve böyle bir durumda çoğu kadının yasal haklarını bilmediklerini gösteriyor. Eğitim-Bir-Sen, Gazi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ve Dr. Ayşe Çetinkaya Aydın danışmanlığında "Kadın Öğretmenlerin Mobbing Algısı ve Tecrübesi" üzerine bir araştırma yaptı. Yapılan araştırmanın evrenini, Türkiye'deki illerin kent bölgesinde MEB'e bağlı resmi temel eğitim ve ortaöğretimde görev yapan kadın öğretmenler oluşturdu. Evreni temsilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflaması (İBBS) Düzey 1 bölgesinden İstanbul, Ankara, İzmir, Çanakkale, Sakarya, Adana, Kayseri, Samsun, Trabzon, Erzurum, Malatya, Şanlıurfa illeri seçilerek yüz yüze anket tekniği ile okullarda 1024 kadın öğretmenle görüşmeler yapıldı. 3 bölümden oluşan anketin birinci bölümünde, kadın öğretmenlerin genel ve sosyal durumunu belirleyen 9 soru, ikinci bölümde, yıldırmaya ilişkin algı düzeylerini belirleyen 51 soru, üçüncü bölümde ise, maruz kalınan yıldırmanın düzeyini, kaynağını ve sonuçlarını tespit etmeyi amaçlayan 15 soru öğretmenlere yöneltildi.   KADINLARA HEM ERKEKLER HEM DE KADINLAR MOBBİNG UYGULUYOR   Eğitim-Bir-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Habibe Öçal, araştırmanın ön sonuçlarını kamuoyuna şöyle aktardı:   "- Araştırma verileri, araştırmaya katılan kadın öğretmenlerin yaklaşık yarısının (yüzde 47,9) çalışma hayatlarında bir şekilde yıldırmaya maruz kaldıklarını göstermektedir.   Yıldırmaya maruz kalan her 4 kadın öğretmenden 3'ü (yüzde 74) 40 yaş ve altındadır ve kadın öğretmenlerin en çok etkilendiği yıldırmaya maruz kaldıkları dönemde büyük bir çoğunluğu (yüzde 61,7) 30 yaş ve altındadır.   Veriler, kadın öğretmenlerin çoğunluğunun (yüzde 77,6) en çok etkilendiği yıldırmaya meslek yaşamlarının ilk 10 yılında maruz kaldıklarını göstermektedir.   Araştırmaya katılan kadın öğretmenler, maruz kaldıkları yıldırma karşısında nasıl bir tutum aldıklarına ilişkin soruyu yüzde 23,3 oranında "hiçbir şey yapmadım/yapamadım/yapmak istemedim" seçeneğini işaretleyerek yanıt vermişlerdir. Bu seçeneği işaretleyen katılımcılar, kendilerine uygulanan yıldırma eylemine karşı neden hiçbir şey yapmadıklarına ilişkin bir soruya da yüzde 42,6 oranında "şikayet etsem de bu durumun değişmeyeceğini düşünmek" seçeneğini işaretleyerek cevap vermişlerdir.   Kadın öğretmenlerin çoğunluğu (yüzde 53,6) çalışma hayatında en çok etkilendikleri yıldırma eylemi açısından bir cinsiyet farklılığı olmadığını, yıldırmayı uygulayanların hem kadınlar hem de erkekler olduğunu ifade etmiştir. Ancak, cinsiyet ayrımı dikkate alındığında yıldırma eyleminin faili olarak erkekler, kadınlara göre üç kattan daha fazla bir orana sahiptir.   Kadın öğretmenlere uygulanan yıldırma eyleminin sebepleri arasında en çok ifade edilen hususlar yönetim zafiyeti ile kişilik bozukluklarıdır.   Yıldırma sürecinde yasal haklarını bildiğini ifade eden kadın öğretmenler azınlığı oluştururken; haklarını kısmen bildiğini ya da hiç bilmediğini dile getirenlerin oranı yüzde 70'in üzerindedir. Nitekim resmi şikayet mekanizmalarını kullananların oranı dikkat çekici oranda düşük kalırken; kabullenme, geri çekilme ya da gayri-resmi araçlarla yıldırmayı durdurmaya çalışma (yaklaşık yüzde yüzde 45) daha baskındır."   Yapılan araştırma çerçevesinde uzun, orta ve kısa vadeli atılabilecek adımlar belirlendiğine dikkat çeken Öçal, bu adımları şöyle sıraladı:   "Kısa vadede atılacak adımlardan biri olarak; yıldırmanın, temel bireysel hak ve özgürlükleri ihlal eden bir şiddet türü olduğuna ve bir dizi sosyal probleme yol açtığına dair farkındalığın oluşturulması için dikkati çekecek kamu spotlarının hazırlanması.   Yıldırmanın bir disiplin suçu olarak belirlenerek suçun tanımının ve maddi unsurlarının net ve açık bir şekilde ilgili kanunda belirtilmesi.   Okullarda, öğretmenlerin ve diğer tüm çalışanların katılımlarını sağlayarak, yıldırma üzerine çalışan uzmanların davet edileceği, sürdürülebilir nitelikte çeşitli toplantılar (seminer, panel, konferans, çalıştay gibi) düzenlenmesi."   ARAŞTIRMA İLK OLMA ÖZELLİĞİ TAŞIYOR   Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ise, araştırmaya dair yaptığı değerlendirmede, benzer araştırmaların sadece algı üzerine araştırma olarak kaldığını ve bu araştırmanın, algı üzerinde tecrübe ve bu tecrübenin sonuçları üzerine bir araştırma olması bakımında bir ilk olma özelliği taşıdığını ifade etti.   "ÖN LİSANS MEZUNLARININ ŞİDDET ALGISI DİĞERLERİNE GÖRE DAHA DÜŞÜK"   Durgun, konuşmasına şöyle devam etti:   "Bu tür araştırmalarda cinsiyet farkının olmadığını düşünüyoruz. Araştırmanın amacı, şiddet konusunda erkek ve kadın arasında bir farklılık olup olmadığını ortaya koymak. Ayrıca araştırma, şiddetin ve keyfiliğin nasıl doğallaştığını ve kanıksandığını bizlere gösteriyor. Araştırma, bir Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ile bir üniversitenin önemli bir işbirliği sonucu ortaya çıktı. Erkeklerle ilgili olan ikinci araştırma sonrası asıl sonuçlar yaz başında açıklanacak. Kadın öğretmenler şiddet algısında düşük bir orana sahip. Yüzde 30'u 'Bağırmayı mobbing olarak algılar mısınız?" sorusuna 'Hayır' yanıtını verdi. Diğer yandan 'Yazılı ya da sözlü ihtar almayı mobbing olarak algılar mısınız?' sorusuna yüksek oranda 'Hayır' yanıtı aldık. Ön lisans mezunlarının şiddet algısı diğerlerine göre daha düşük. Kadınlara haklarının öğretilmesinden ziyade artık bu hakların nasıl uygulanacağının öğretilmesi gerekmektedir. Kullanacağımız dilin bunu ortaya seren bir dil olması halinde daha başarılı olacağımızı düşünüyorum. Hak mücadelesini veren kadınlara da 'Don Kişot mu olacaksın?' denildiğini tecrübe ettik.   Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı ise, yapılan bu nitelikli çalışmadan dolayı emeği geçen herkese teşekkür etti.   Araştırmanın danışmanlığını yapan Gazi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Gonca Bayraktar Durgun ve Dr. Ayşe Çetinkaya Aydın'a sendika adına çiçek ve resim tablosu takdim edildi. Ayrıca, toplantıya katılan tüm katılımcılara, kırmızı karanfil dağıtıldı. 
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.