Çanakkale Haber

ÇOMÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Depremleri Değerlendirdi...

BİLİM (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 28.06.2016 - 15:30, Güncelleme: 28.06.2016 - 15:30 2657+ kez okundu.
 

ÇOMÜ Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Depremleri Değerlendirdi...

ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Tolga Bekler, Ayvacık bölgesinde peş peşe meydana gelen sarsıntıların, bir sonraki depremi tetiklemesinin söz konusu olmadığını, tüm Kuzey Batı Ege'nin, Ege bölgesiyle beraber küçük ve orta ölçekli depremlerin çok fazla yaşandığı bir bölge olduğunu söyledi. Ancak, 1912 Tekirdağ Mürefte ve 1953 Yenice-Gönen depremlerinin miadını doldurduğuna, büyük bir depremin ise eli kulağında 'ben geliyorum' dediğine dikkat çeken Bekler, "Bugünün yarının hesabını yapmaktan ziyade, bunun önlemini almakta gecikmeyelim" uyarısında bulundu.   ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Tolga Bekler, Ayvacık bölgesinde bu sabah meydana gelen çok sayıda depremle ilgili değerlendirme yaptı. Bunların, bölgenin kendine has tektonik yapısıyla ilişkili olarak oluşan depremler olduğuna dikkat çeken Bekler, Çanakkale ve çevresinde dokuza yakın deprem üreten fay sisteminin mevut olduğunu, bu fayların ürettiği çok büyük depremler olmakla beraber, yine daha küçük enerjili, çok sık oluşan depremlerde söz konusu olduğunu kaydetti. Bölgenin yer içerisindeki hareketlilik açısından son derece aktif olduğunu belirten Bekler, "Sadece Ayvacık, Gülpınar, Edremit Körfezi değil, tüm Kuzey Batı Ege, Ege bölgesiyle beraber hakikaten küçük ve orta ölçekli depremlerin çok fazla yaşandığı, deprem odaklarının çok yoğun olduğu bir bölge. Ayvacık bölgesinde meydana gelen depremler, bir sonraki depremin öncülüğünden ziyade münferit diye tabir edebileceğimiz, fay boyunun daha kısa olduğu, fayların oluşturduğu depremler. Bir sonraki depremi ya da başka bir bölgede muhtemel oluşabilecek depremi tetikler mi sorusunun cevabı şuan ki bilgilere dayanarak ve bu depremin özelliğine bakarak mümkün değil diyebiliriz. Çünkü bölgenin hem tektonik özellikleri, fayın ayrı kendi karakteristik yapısı gereği böyle bir şey söylememiz söz konusu değil. Bu depremleri, üreten fayların özellikleri gereği belli zamanlar içerisinde yaşamaya devam edeceğiz" dedi.   "ELİ KULAĞINDA BEN GELİYORUM DİYOR"   Yer bilimciler olarak en çok üzerinde durdukları iki bölgeden birinin 1953 depreminin meydana geldiği Yenice-Gönen, diğerinin ise 1912 depreminin oluştuğu Tekirdağ Mürefte ve Saros arasında kalan bölge olduğuna dikkati çeken Bekler, "Bu depremler dönüş periyotlarını tamamladı. 1912 Tekirdağ Mürefte ve 1953 Yenice-Gönen depremleri artık miadını doldurdu. Eli kulağında ben geliyorum diyor. Ama bugünün, yarının hesabını yapmaktan ziyade bunun önlemini almakta gecikmeyelim. Çünkü bu tür yer hareketlerinin etkileri uzun vadeli olabiliyor. Çok geniş bir alanı etkilediği için çözüm yolları da kısa sürede olmuyor. Ne kadar erken başlarsanız o kadar riskleri en aza indirme gibi bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Onun için çok geçmeden varsa eksiklerimiz binalarda viyadüklerde, mühendislik yapılarında giderilmeli. Hidroelektrik santrallerimiz var termik santrallerimiz var. Bunlarla ilgili mutlaka çok ciddi mühendislik çalışmaları yapılıyordur. Ama deprem faktörü bunları etkileyebilecek en ciddi faktörlerden bir tanesi. Belki de en önemli faktör. Dolayısıyla bu faktörü göz ardı etmek bizim bir lüksümüz değil. O bağlamda da hem teknik kişilere hem idari kişilere büyük yük düşüyor. Biz yer bilimciler bu depremlerin tanımını yapıyoruz. Nerede olduğuyla ilgili bilgileri veriyoruz. Matematiksel modeller, fiziki modellerden ziyade özellikle de yapılarla alakalı olarak mutlaka araştırılması. ya da güçlendirmeye ihtiyaç duyulan sanayi yapıları. ya da benzeri özellikte mühendislik yapılarının sağlamlığı konusunda mutlaka şimdiki depremden ziyade, sonraki depremin hazırlığı yapılmalı. Çünkü Yenice-Gönen 1953, Tekirdağ Mürefte 1912 depremleri Çanakkale'ye ortalama 80,90 kilometre uzaklıkta" dedi.   Beklenen depremin büyüklüğü konusunda da değerlendirmede bulunan Bekler, "Bu depremleri üreten fayların geometrisi, matematiksel bir sonucu bize getiriyor. O da fayların boylarıyla alakalı ve daha önce ürettikleri depremlerin enerjileriyle ilintili olarak. Yine 6.5 ile 7.2, 7.3 arasındaki depremler Marmara bölgesinin hakim depremleri. Yani ses getirebilecek özelliklere sahip depremler. Baktığınız zaman neredeyse her 10 ile 30 yıl arasında. Bu aralığa sahip olan depremleri Marmara bölgesinde yaşayan insanlarımız sanayi yapılarımız, mühendislik yapılarımız mutlaka yaşıyorlar. Dolayısıyla Bundan hiçbir şekilde kaçış yok. Bu anlamda da eğer varsa eksikliklerimiz, bu konuda önlem alması gerek" diye konuştu.
ÇANAKKALE Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Tolga Bekler, Ayvacık bölgesinde peş peşe meydana gelen sarsıntıların, bir sonraki depremi tetiklemesinin söz konusu olmadığını, tüm Kuzey Batı Ege'nin, Ege bölgesiyle beraber küçük ve orta ölçekli depremlerin çok fazla yaşandığı bir bölge olduğunu söyledi. Ancak, 1912 Tekirdağ Mürefte ve 1953 Yenice-Gönen depremlerinin miadını doldurduğuna, büyük bir depremin ise eli kulağında 'ben geliyorum' dediğine dikkat çeken Bekler, "Bugünün yarının hesabını yapmaktan ziyade, bunun önlemini almakta gecikmeyelim" uyarısında bulundu.   ÇOMÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Başkanı Doç. Dr. Tolga Bekler, Ayvacık bölgesinde bu sabah meydana gelen çok sayıda depremle ilgili değerlendirme yaptı. Bunların, bölgenin kendine has tektonik yapısıyla ilişkili olarak oluşan depremler olduğuna dikkat çeken Bekler, Çanakkale ve çevresinde dokuza yakın deprem üreten fay sisteminin mevut olduğunu, bu fayların ürettiği çok büyük depremler olmakla beraber, yine daha küçük enerjili, çok sık oluşan depremlerde söz konusu olduğunu kaydetti. Bölgenin yer içerisindeki hareketlilik açısından son derece aktif olduğunu belirten Bekler, "Sadece Ayvacık, Gülpınar, Edremit Körfezi değil, tüm Kuzey Batı Ege, Ege bölgesiyle beraber hakikaten küçük ve orta ölçekli depremlerin çok fazla yaşandığı, deprem odaklarının çok yoğun olduğu bir bölge. Ayvacık bölgesinde meydana gelen depremler, bir sonraki depremin öncülüğünden ziyade münferit diye tabir edebileceğimiz, fay boyunun daha kısa olduğu, fayların oluşturduğu depremler. Bir sonraki depremi ya da başka bir bölgede muhtemel oluşabilecek depremi tetikler mi sorusunun cevabı şuan ki bilgilere dayanarak ve bu depremin özelliğine bakarak mümkün değil diyebiliriz. Çünkü bölgenin hem tektonik özellikleri, fayın ayrı kendi karakteristik yapısı gereği böyle bir şey söylememiz söz konusu değil. Bu depremleri, üreten fayların özellikleri gereği belli zamanlar içerisinde yaşamaya devam edeceğiz" dedi.   "ELİ KULAĞINDA BEN GELİYORUM DİYOR"   Yer bilimciler olarak en çok üzerinde durdukları iki bölgeden birinin 1953 depreminin meydana geldiği Yenice-Gönen, diğerinin ise 1912 depreminin oluştuğu Tekirdağ Mürefte ve Saros arasında kalan bölge olduğuna dikkati çeken Bekler, "Bu depremler dönüş periyotlarını tamamladı. 1912 Tekirdağ Mürefte ve 1953 Yenice-Gönen depremleri artık miadını doldurdu. Eli kulağında ben geliyorum diyor. Ama bugünün, yarının hesabını yapmaktan ziyade bunun önlemini almakta gecikmeyelim. Çünkü bu tür yer hareketlerinin etkileri uzun vadeli olabiliyor. Çok geniş bir alanı etkilediği için çözüm yolları da kısa sürede olmuyor. Ne kadar erken başlarsanız o kadar riskleri en aza indirme gibi bir durumla karşı karşıya kalırsınız. Onun için çok geçmeden varsa eksiklerimiz binalarda viyadüklerde, mühendislik yapılarında giderilmeli. Hidroelektrik santrallerimiz var termik santrallerimiz var. Bunlarla ilgili mutlaka çok ciddi mühendislik çalışmaları yapılıyordur. Ama deprem faktörü bunları etkileyebilecek en ciddi faktörlerden bir tanesi. Belki de en önemli faktör. Dolayısıyla bu faktörü göz ardı etmek bizim bir lüksümüz değil. O bağlamda da hem teknik kişilere hem idari kişilere büyük yük düşüyor. Biz yer bilimciler bu depremlerin tanımını yapıyoruz. Nerede olduğuyla ilgili bilgileri veriyoruz. Matematiksel modeller, fiziki modellerden ziyade özellikle de yapılarla alakalı olarak mutlaka araştırılması. ya da güçlendirmeye ihtiyaç duyulan sanayi yapıları. ya da benzeri özellikte mühendislik yapılarının sağlamlığı konusunda mutlaka şimdiki depremden ziyade, sonraki depremin hazırlığı yapılmalı. Çünkü Yenice-Gönen 1953, Tekirdağ Mürefte 1912 depremleri Çanakkale'ye ortalama 80,90 kilometre uzaklıkta" dedi.   Beklenen depremin büyüklüğü konusunda da değerlendirmede bulunan Bekler, "Bu depremleri üreten fayların geometrisi, matematiksel bir sonucu bize getiriyor. O da fayların boylarıyla alakalı ve daha önce ürettikleri depremlerin enerjileriyle ilintili olarak. Yine 6.5 ile 7.2, 7.3 arasındaki depremler Marmara bölgesinin hakim depremleri. Yani ses getirebilecek özelliklere sahip depremler. Baktığınız zaman neredeyse her 10 ile 30 yıl arasında. Bu aralığa sahip olan depremleri Marmara bölgesinde yaşayan insanlarımız sanayi yapılarımız, mühendislik yapılarımız mutlaka yaşıyorlar. Dolayısıyla Bundan hiçbir şekilde kaçış yok. Bu anlamda da eğer varsa eksikliklerimiz, bu konuda önlem alması gerek" diye konuştu.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.