Çanakkale Kara Savaşları’nın 103’üncü yılında anma töreni düzenlendi
Törende, gurur ve hüzün bir arada yaşandı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, ˮÇanakkale savunması, bir hayat savunması olduğu kadar aynı zamanda da namus ve fazilet için can veren bir gençlik savunmasıdır. O nedenle 1915 sonrası yetişmiş olan bütün kuşakların bu manevi hazineye gönülden sahip çıkması ve geleceğe emanet bırakması gerekmektedirˮ dedi.
Çanakkale Savaşları ve Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı’nın organize ettiği Şehitler Abidesi’ndeki tören alanında, konuklar için karşılıklı iki portatif tribün kuruldu. Atatürk Anıtı’nın sağ ve sol tarafında kurulan tribünlerden birinde törene katılan protokol üyeleri, diğerinde ise Türkiye Muharip Gaziler Derneği üyesi gaziler, 57ʹnci Alay Yürüyüşü için Türkiyeʹnin farklı illerinden gelen öğrenciler ve davetliler yer aldı. Tören öncesinde Askeri Bando marşlar çaldı.
Anma törenine Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, Yeni Zelanda Genel Valisi Patsy Reddy, Avustralya İçişleri Bakanı Peter Dutton, Birleşik Krallık Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Bakanı Alan Duncan, Avustralya Çanakkale Konsolosu Dylan Walsh, Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir ve Çanakkale Savaşları’na katılan diğer ülkelerin temsilcileri katıldı.
Şehitler Abidesi’ndeki törende ilk olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman, Atatürk Anıtı’na çelenk bıraktı. Çanakkale Savaşları’na katılan diğer ülkelerin çelenkleri ise anıta önceden bırakıldı. Saygı duruşu ve saygı atışının ardından İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi. Saygı atışında ise ilk kez, MPT 76 Milli Piyade Tüfeği kullandı. Savaşa katılan ülkelerin bayrakları ise önceden göndere çekildi. Çanakkaleʹde şehit olan askerler için Kuran-ı Kerim tilaveti ve dua okundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşan Tuğgeneral Mustafa Yaşar Arslanhan, Çanakkale Zaferiʹnin dünya tarihi için dönüm noktalarından birisi olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Milletimizin var oluş mücadelesinde eşine rastlanılması mümkün olmayan kahramanlıklarla destanlaşan Çanakkale Zaferiʹnin 103ʹüncü yılında manevi huzurlarında bulunduğumuz aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz. Vatanımızın bu cennet köşesi bundan tam 103 yıl önce tarihinin en büyük ve en zor sınavına tanıklık ediyordu. 1ʹinci Dünya Savaşıʹnın başlamasından kısa bir süre sonra Almanya karşısında zor durumda kalan Çarlık Rusya’sına yardım etmek İstanbulʹu alarak Osmanlı Devletini savaş dışı bırakmak ve Balkan devletlerini kendi yanlarında savaşa çekmek isteyen itilaf devletleri Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmeye karar vermişlerdir. Tarihin o güne kadar gördüğü en büyük armada ile boğazı geçmeye teşebbüs ederler, ancak başarısız olarak ve ağır zayiat vererek 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazını terk etmek zorunda kalırlar. İtilaf Devletleri tarafından boğaza hakim Türk tabyaları temizlenmeden Çanakkale Boğazı’nın geçilemeyeceği anlaşılmıştı. Bu sefer karadan Gelibolu Yarımadasıʹna çıkarak özellikle Kilitbahir platosunu ele geçirmeye ve burada bulunan tabyaları susturarak boğaz yolunu açmaya karar verirler. Harekata beş piyade tümeni, bir piyade tugayı ile zayiatı yeni gemilerle ikmal edilmiş olan Birleşik Filonun tamamı katılmıştır. Çıkarma bölgesinin yeri ve zamanını tayin etme konusunda inisiyatif, itilaf kuvvetlerinde olduğundan bunun savunan kuvvetin komutanı tarafından isabetli değerlendirilmesi, savunmanın başarısına ve savaşın kaderine doğrudan etki eden bir unsur olmuştur. Ordu genel ihtiyatı 19ʹuncu Tümen Komutanı olarak Yarbay Mustafa Kemal, ordu cephesini çok iyi değerlendirme, kuvvetini kesin sonuç yeri ve zamanında isabetli kullanma durumunda, savaşın kaderini tayin edebilecek bir konumda bulunuyordu. Öyle de oldu, eğer Mustafa Kemal cephe tümenlerinden birisinin komutanı olsaydı, kendi cephesindeki muharebenin kaderini tayin edebilecek Çanakkale Savaşıʹnın gidişatına etkisi sınırlı olacaktı. Burada diyebiliriz ki; Yarbay Mustafa Kemal gibi bir dehanın henüz kuruluşunu tamamlamamış olsa bile, ihtiyat tümen komutanı olması, savaşın kaderini tayin eden en önemli etken olmuştur. Kara savaşlarının devam ettiği 8,5 ay boyunca daracık bölgelerdeki siper hatlarımıza saatlerce süren bombardımanlarda binlerce top mermisi atılmış, sayısız hücumlar gerçekleştirilmiş, ancak kahraman Mehmetçiği mevzilerinden söküp atmak mümkün olmamıştır. Çanakkaleʹde devleşen gönüllerimizde ebediyen ve tarihin altın sayfalarında destanlaşan yüce kahramanlar, huzur içinde uyuyunuz. Geçit vermediğiniz bu vatan emin ellerdedir. Uğruna hiç düşünmeden canlarını feda ettiğiniz bağımsızlık ve özgürlüğümüzün sembolü şanlı bayrağımız, bu aziz vatan toprakları üstünde sonsuza kadar dalgalanacaktır.”
ATATÜRK’ÜN ‘YURTTA BARIŞ CİHANDA BARIŞ’ SÖZÜNÜ HATIRLATTI
Törende konuşan Birleşik Krallık Avrupa ve Amerika’dan Sorumlu Bakan Alan Duncan ise “Bugün acılarla dolu geçen bu uzun muharebelerde hayatını kaybeden veya yaralanan Türkiye, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer milletler topluluğu ve itilaf devletleri askerlerini saygıyla anıyoruz. Burada yaşanan acılar ve kayıplar üzüntü kaynağı olmakla birlikte, aynı zamanda 1ʹinci Dünya Savaşı’nın toz, çamur ve küllerinden doğan genç ve yeni devletler için gurur ve ilham kaynağı oldu. Savaşın korkunçluğu içinden çıkan iyilik, bize geçmişten ders almanın ve geleceğe bakmanın bugün hepimizin görevi olduğunu öğretiyor. Bu görüş, tüm insanlara ‘Yurtta Barış, Cihanda Barış’ ilkesini hedeflemelerini söyleyen Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözlerinden daha iyi anlatılamazdı” dedi.
YAYMAN: ÇANAKKALE SAVUNMASI MÜSTESNA BİR YER EDİNMİŞTİR
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman ise konuşmasına tüm şehitleri anarak başladı. Çanakkale savunmasının, hem milletler katında, hem de kendi milletimiz katında çok müstesna bir yer edindiğini belirten Yayman, şunları söyledi:
“Çanakkale savunması, bir hayat savunması olduğu kadar aynı zamanda da namus ve fazilet için can veren bir gençlik savunmasıdır. O nedenle 1915 sonrası yetişmiş olan bütün kuşakların bu manevi hazineye gönülden sahip çıkması ve geleceğe emanet bırakması gerekmektedir. Dünya savaş tarihinde, savaşların sonuçlarını tayin eden birçok koşul vardır. Bu koşullar içerisinde olmazsa olmaz olanlar komutan, asker, silah gücü ve savaşan tarafların davalarına olan inançlarıdır. Çanakkale savunmasına bakıldığında görülecektir ki; bu koşullar bir araya gelmiş ve bu eşsiz zafer bu sayede ortaya çıkmıştır. Sonraki süreçte Kurtuluş Savaşı başlatıldığında da komuta kadromuzun en güçlü referansı Anafartalar’da, Arıburnu’nda, Conkbayırı’nda, Seddülbahir’de yaratılan etkisi güçlü zaferler olmuştur. Sadece bu husus bile Çanakkale 1915 kazanımlarının çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ne kadar önemli olduğunu anlatmaya yetmektedir. ˮ
ʹÇANAKKELE İLE KURTULUŞ SAVAŞI ARASINDA BAĞ YARATILDIʹ
Çanakkale Zaferi ile Kurtuluş Savaşı arasında ‘inkar edilemez bir bağ’ yaratıldığını ifade eden Yayman, sözlerini şöyle sürdürdü:
ˮBu zaferi yaratan, müstesna derecede kabiliyetli ve cesur olan yönetici kadro, komuta ettiği askerin ‘yüce ruh halini’ tetikleyerek, besleyerek ve sürekli ayakta tutarak nihai kurtuluşa kadar yaşatmayı başarmıştır. Mustafa Kemal’in de sözleriyle ifade ettiği gibi, Çanakkale öyle alelade bir taarruz değil, herkesin muvaffak olmak veya ölmek arzusuyla harekete teşne olduğu bir taarruz olarak tarihimize geçmiştir. Ne var ki bu savunmayı ortaya koyanlar birbirlerinden aldıkları ruh kuvveti ile bu mutlak zafer oluşturulmuştur. Çanakkale Savaşları’nın sonuçları milletimiz tarihine olduğu kadar savaşa dahil olan tüm milletlere de maddi, insani ve duygusal yükler ve kayıplar yaşatmıştır. Bugün muharebeler sonrasındaki kayıplarımızı ortaya koyduğumuzda emanetçisi olduğumuz zaferin mana ve önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Siper mevzileri önlerinde hiçbir zaman yılgınlık emareleri göstermeyen neferlerimiz, adeta insan gücünün dayanma sınırlarını zorlayarak İstanbul’u, Çanakkale’de savunmayı, kurtarmayı başarmışlardır. Çanakkale dirilişine ve zaferine giden yolda bedenini ve ruhunu ortaya koyarak verdikleri mücadele örneği ile burada çarpışan neferlerimiz, vatan toprağı ile bütünleşip, isimleri ile milletimiz nezdinde adeta bayraklaşmışlardır. Birçok evlad-ı vatanın ve gencin ziyanına yol açan Çanakkale Muharebeleri, milletçe fedakarlığın, kendisine yöneltilen yıkıcı güçlerin kırılmasının, ulus olmanın gücünü ortaya koymuştur.ˮ
ʹSONSUZA KADAR YAŞAYACAK BİR İBRET VESİKASIʹ
Çanakkale müdafaasının milli bir devlet olma yolunda önemli bir kazanım olduğunun altını çizen Yayman, ˮ103 yıl sonra bugün, zaferin tecelligahı olan Gelibolu Tarihi Alanı’nda, aziz şühedamız için yapacağımız anmanın onların aziz ruhlarını yad etmesini temenni ediyoruz. Bugün vatan olabilme bilincine değerli bir katkı sunan Çanakkale müdafaası, çok büyük bir askeri zafer olmanın yanında, milli bir devlet olma yolunda önemli bir kazanım olarak da karşımızda durmaktadır. 8,5 ay süren Çanakkale Kara Muharebeleri, her Osmanlı neferine büyük milletler arasında ʹBen de varımʹ demek salahiyetini vermiştir. Dönemin basın manşetlerinde de vurgulandığı üzere şeci, cesur, metin, korku nedir bilmez Osmanlı askeri tüm cihana karşı kurtuluşa olan inancını kanıtlamıştır. Harp tarihinde örneğine az rastlanır bir şekilde çok dar ve yakın mevzilerde, daracık bir alanda çarpışarak milleti için yüce bir gurur kaynağı olmayı başarmıştır. Milletimiz nazarında sonsuz bir güven ve güç yaratan Çanakkale Zaferi, şerefli bir şekilde neticelenerek Osmanlı askerinin alem nazarındaki şanını da yüce bir mevkiye taşımıştır. Şan ve şeref örnekleriyle örülü Çanakkale Zaferi’ne dair, vicdanlarımızda sonsuza kadar yaşayacak bir ibret vesikası olarak hak ettiği değeri vermek millet olarak hepimizin vazifesidir. Çanakkale kahramanlığı yalnızca İstanbul’u ve bağımsızlığımızı kurtarmakla kalmamış, ulusumuzun medeniyette önemli bir etken olabilmesi için gereken yiğitlik ruhunu da yeniden uyandırmıştır. İlahi bir diriliş ve cesaret ile varoluş mücadelesini yaratan destansı zaferin tarihi kahramanları, makamlarınız cennet, yaşayan ruhlarınız şad olsun.”
SOLOTÜRK NEFES KESTİ
Konuşmaların ardından Çanakkale Cephesinden Mektup performansı sergilendi. Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Tarihi Türk Müzik Topluluğu Mehteran Takımıʹnın gösterisi sonrası Türk ve Anzak askerleri ile gaziler ve izciler tören geçişi yaptı. Protokol üyeleri ile diğer konuklar, geçit töreninden sonra Şehitler Abidesi’nin deniz tarafında kurulan başka bir portatif tribüne geçti. Burada, SOLOTÜRKʹün pilotu Yüzbaşı Erhan Günarʹın boğaz üzerindeki gösterisini izledi. Konukların, SOLOTÜRKʹün gösterisini ilgi ve heyecanla izledikleri gözlendi. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Hüseyin Yayman ile protokol üyeleri, daha sonra şehitlik defterini imzaladı, şehit askerlerin mezarlarına çiçek bıraktı.
Törenlere Fransız ve İngiliz anıtlarındaki anmayla devam edecek. Günün son töreni ise 57ʹnci Alay Şehitliğiʹnde gerçekleşecek.