Zihinsel yük, annelerin günlük yaşamını sessizce tüketiyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog İnci Nur Ülkü, kadınlar ve anneler üzerindeki görünmeyen ama derin etkileri olan "zihinsel iş yükü" kavramını çarpıcı ifadelerle anlattı. Zihinsel yük; planlamak, hatırlamak, organize etmek gibi gözle görülmeyen ama zihni sürekli meşgul eden işlerden oluşuyor. Tıpkı bilgisayarın arka planında çalışan uygulamalar gibi enerji tüketiyor, ancak çoğu zaman ne fark ediliyor ne de takdir ediliyor.
Ülkü’ye göre özellikle anneler, bu yükü sorgulamadan doğal bir görev gibi omuzluyor. Çünkü toplum, anneliği “her şeyi bilen, her şeyi düşünen” kutsal bir rol olarak sunuyor. Bu rol, kadını sürekli tetikte olmaya, herkesin ihtiyaçlarını önceden fark etmeye ve sorun çıkmadan çözüm üretmeye zorluyor. Gün içinde zihinden geçen sesler—çocuğun montu küçük mü, misafir için alışveriş yapıldı mı, eşim yorgun, sessiz olmalıyım—kadının ne denli görünmez bir iş yükü taşıdığını ortaya koyuyor.
Zihinsel yük; stres, dikkat dağınıklığı, uykusuzluk, öfke, değersizlik ve depresyon gibi ruhsal sorunlara zemin hazırlıyor. Ülkü, bu yükün paylaşılmamasının kadınları yalnız, anlaşılmamış ve tükenmiş hissettirdiğini vurguluyor. Yardım etmek değil, birlikte sorumluluk almak gerektiğinin altını çizen Ülkü, "Eşim yardım ediyor" ifadesinin dahi yükün hâlâ kadında olduğunu gösterdiğini belirtiyor.
Çözüm için ilk adım, bu yükü fark etmek. Ardından açık iletişim kurmak ve mükemmeliyetçiliği bırakmak gerekiyor. Ülkü, "Yeterince iyi anne olmak, kusursuz anne olmaktan daha değerlidir" diyerek annelere kişisel alan yaratma ve gerekirse psikolojik destek alma çağrısında bulunuyor. Aksi takdirde sessizlik, bir tür görünmezliğe dönüşüyor ve kadınlar iç dünyasında yalnızlaşıyor.