Anoreksiya Nervosa: Genç Kadınları Hedef Alan Sessiz Tehlike
Özel Medicabil Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Erdoğan Erdinç, özellikle genç kadınları etkileyen ve ciddi sağlık sorunlarına yol açan anoreksiya nervosa hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu. Fiziksel ve ruhsal sağlığı aynı anda tehdit eden bu hastalık, toplumda yeterince tanınmayan ancak giderek yaygınlaşan bir yeme bozukluğu olarak öne çıkıyor.
yüzyıldan bu yana tıbbi bir sorun olarak kabul edilen anoreksiya nervosa, özellikle Batı toplumlarında artan sosyal baskılar, güzellik algıları ve idealize edilmiş vücut ölçüleriyle birlikte daha görünür hale geldi. Dr. Erdinç, hastalığın ortaya çıkışında biyolojik yatkınlığın yanı sıra çocukluk travmaları, aile içi sorunlar ve kültürel faktörlerin etkili olduğunu vurguladı. Ancak hastalığın kesin nedeni konusunda bilim dünyasında hâlâ ortak bir görüş birliği bulunmuyor.
“Hastalar Açlıktan Ölürken Bile Kendini Kilolu Görüyor”
Anoreksiya nervosa hastalarının vücut ağırlıkları, yaşlarına ve boylarına göre olması gerekenin en az %15 altına düşmesine rağmen hâlâ kendilerini kilolu hissettiklerini belirten Dr. Erdinç, bu durumun hastaların gerçeklik algısını bozduğuna dikkat çekti. “Kilo almaktan aşırı korktukları için yemek yemeyi reddediyor, yoğun egzersiz yapıyor ve hatta sosyal ortamlarda yemekten kaçınıyorlar” dedi.
Anoreksiya sadece zihinsel değil, ciddi fiziksel etkiler de gösteriyor. Dr. Erdinç; kalp ritminde yavaşlama, vücut ısısının düşmesi, adet düzensizlikleri, kas kaybı ve ciltte yara izleri gibi belirtilerin hayati risk taşıdığını belirtti. Özellikle uzun süreli adet görememenin, vücuttaki yağ dokusunun ciddi oranda azaldığının göstergesi olduğunu ifade etti.
Çok Boyutlu Tedavi Şart
Anoreksiya tedavisinde tek yönlü yaklaşımın yetersiz kaldığını belirten Dr. Erdinç, multidisipliner bir tedavi sürecinin zorunlu olduğunu söyledi. “İlaç tedavileri, psikoterapi ve diyet düzenlemeleri birlikte ele alınmalı. Hastanın fiziksel durumu kadar ruhsal sağlığı da düzenli olarak izlenmeli” ifadelerini kullandı.
Her ne kadar hastaların %40’ı tam iyileşme gösterebilse de, anoreksiya nervosa’nın ölüm oranı %5-10 gibi ciddi bir orana ulaşabiliyor. Bu da onu en ölümcül psikiyatrik hastalıklardan biri yapıyor.
Toplumsal Farkındalık Hayat Kurtarabilir
Dr. Erdinç, bu hastalığın sessiz ilerleyen bir ölüm riski taşıdığını belirterek, özellikle genç bireylerin çevreleri tarafından gözlemlenmesi ve erken müdahale edilmesinin kritik önemde olduğunu söyledi. Sosyal medya etkisi, beden algısı ve zayıflık üzerinden kurulan “ideal” güzellik anlayışının, genç kadınlar üzerindeki baskısını da eleştirdi.