1 Mayıs; emeğin, üretimin ve alın terinin kıymetini bilen herkes için yalnızca bir bayram değil, bir toplumsal saygı günüdür. Emeğiyle hayatı omuzlayan milyonların, gece-gündüz demeden çarkları döndüren işçilerimizin günü…

Türkiye’nin büyümesi, güçlenmesi ve ayakta kalması, büyük ölçüde emeğiyle geçinen insanların omuzlarında yükselmiştir. Bugün dünyada söz sahibi olan bir Türkiye varsa, bunda sanayide, tarımda, sağlıkta, inşaatta, ulaşımda, kamu hizmetlerinde gece gündüz demeden çalışan emekçilerin payı büyüktür.

Emeğe verilen değeri lafla değil, işle gösteren bir siyaset anlayışının temsilcisiyiz. 1 Mayıs, AK Parti iktidarının 2009 yılında aldığı kararla ilk kez resmi tatil ilan edilmiştir. Bu adım, yıllarca sadece taleplerle gündeme gelen bir beklentinin hayata geçirilmesi; alın terine duyulan saygının, hukuk zeminine taşınmasıdır.

Şunu da biliyoruz: Emek yalnızca kutlanmaz, korunur. Bizler AK Parti olarak iktidarımız boyunca çalışma hayatını düzenleyen adımları atarken, bir yandan iş güvencesini artırmak, diğer yandan da emeğin hakkını teslim etmek için çalıştık. Asgari ücretten sosyal güvenliğe, sendikal haklardan istihdamı artıran teşviklere kadar atılan her adım, emeğe saygının yansımasıdır.

Elbette hâlâ çözülmesi gereken sorunlar vardır. Ama biz meseleye sloganlarla değil, sorumlulukla yaklaşıyoruz. İşçinin emeğini ideolojik kalıplara hapsetmeden, alın terini siyasetin malzemesi yapmadan, gerçekçi politikalarla çözüm üretmek bizim temel anlayışımızdır.

Bu duygu ve düşüncelerle, başta Çanakkale’mizdeki tüm emekçiler olmak üzere, ülkemizin dört bir yanında çalışarak hayatı var eden herkesin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü kutluyorum. Alın terinin azalmadığı, emeğin hakkını bulduğu bir Türkiye için çalışmaya devam edeceğiz.