Çanakkale Haber

Sibel EROL
Köşe Yazarı
Sibel EROL
 

BİR TUTAM SAYGI LÜTFEN… !!

Dünya üzerindeki tüm canlılar gibi, insanoğlunun da fiziksel ihtiyaçları bulunmakta. Bunların en önde geleni elbette ki varlığını sürdürebilmesi için hava, su ve yiyecek ihtiyacı. Sonradan diğerleri de hemen sıralanıverir; barınma, giyinme yani dış ortamın olumsuzluklarından korunma ihtiyaçları. Ekonomi derslerinde ihtiyaçlar sınırsızdır denilmekte. Belki birbirinin yerine ikame edilebilirler, belki takas edilebilirler, belki ertelenebilirler. Ama asla tükenmezler. Bir de insanoğlunun sosyal ihtiyaçları vardır diğer canlılardan farklı olarak. Eğitim, sinema, sosyal hayat içinde var olabilme.. böyle uzar gider bu liste. İnsanoğlu ihtiyaçlarını büyüdükçe kendi gidermek zorunda kalır. Tabii ki hayat da zorlaşır gereksinimlerin artması ve karşılanması için çaba sarf edilmesiyle.  Bence hem fiziksel hem de sosyal ihtiyaçlar arasında her ikisini de kapsayan çok ama çok önemli bir şey var. O da SAYGI ihtiyacı.     Kişiye saygı duyulması ve kişinin diğerlerine saygı duyması benim fikrimce hem birey, hem de toplum için şiddetli bir ihtiyaç..  Bunun karşılanabilmesi ise hem bireyin hem de çevresindekilerin benzer eğitimlerden geçmesi ile gerçekleşebiliyor. Örnek verelim:  aile bireylerine saygı duymayı çocuk aile içinde öğrenir. Büyüdükçe topluma karışır, okulda, sınıfında arkadaşlarına ve öğretmenlerine saygı duymayı öğrenir. Bu arada bu saygı öyle şırınga ile birilerine enjekte edilmez. Saygı duyulabilecek kişiler, bireyin beyninin süzgecinden geçirilir ve kendiliğinden seçilir.      Her kişiye göre saygı duyulacak kişinin kriterleri de değişir elbette.. kimine göre güçlü kuvvetli kişiye saygı duyulur, kimine göre ise şefkatli, merhametli kişilere.     Ama her durumda saygı eksikliğinin toplum vicdanında onarılmaz yara açtığı da göz ardı edilemeyecek bir gerçek..   Ülkemiz önemli bir yol ayrımında şu günlerde. Ben siyasi figürlerin konuşmalarını takip ederken ne söylediklerinden çok nasıl söyledikleri ile ilgilenmekteyim açıkçası. Yukarıda bahsettiğim saygı unsurunun konuşmalarda ne kadar var olduğunu merak ediyor ve takip ediyorum. Sonuç ne mi ? benim gözümden sonuç sıfırın altında bir başarısızlık ve bir  saygı yoksunluğu. Merakım ise şu: hadi ailenizde saygı kavramını öğrenemediniz.. peki okullarınızda, bulunduğunuz ortamlarda da mı saygı nedir size öğretmediler ? Onlar öğretti de siz mi öğrenemediniz ?  Eğer saygı duymayı öğrenemeyecek kadar insani duygulardan yoksun iseniz, nasıl olup da çıkıp bir ülkenin yönetimine talip olabiliyorsunuz?     Söylemlerde seviye yerlerin altında.. Konuşmalar, mahalle kahvelerinde bile yüz kızartacak kadar şiddet ve düşük ahlak içermekte. Mahalle kahvesi derken kimse yanlış anlamasın! Emin olun oralarda bile bir edep, bir usul var.     Bu kadar usulsüz, bu kadar edep yoksunu, bu kadar düşkün seviyede hitaplara maruz kaldığım için halkım adına ben utanıyorum!!! Utanıyorum…  konuşmalardaki hitapların tüm Türkiye’ye olduğunu düşündükçe… Utanıyorum, Çocuklarıma da bu konuşma şeklinin örnek olarak gösterildiğini gördükçe… Utanıyorum… Eğitimli, eğitimsiz tüm vatandaşlarımın sağanak yağmur altında kalır gibi havada uçuşan bu söylemlere maruz kalmalarına.. Utanıyorum … Bu saygısızlığın bizlere layık görülmesine …   
Ekleme Tarihi: 05 Nisan 2017 - Çarşamba
Sibel EROL

BİR TUTAM SAYGI LÜTFEN… !!

Dünya üzerindeki tüm canlılar gibi, insanoğlunun da fiziksel ihtiyaçları bulunmakta. Bunların en önde geleni elbette ki varlığını sürdürebilmesi için hava, su ve yiyecek ihtiyacı. Sonradan diğerleri de hemen sıralanıverir; barınma, giyinme yani dış ortamın olumsuzluklarından korunma ihtiyaçları.
Ekonomi derslerinde ihtiyaçlar sınırsızdır denilmekte. Belki birbirinin yerine ikame edilebilirler, belki takas edilebilirler, belki ertelenebilirler. Ama asla tükenmezler.

Bir de insanoğlunun sosyal ihtiyaçları vardır diğer canlılardan farklı olarak. Eğitim, sinema, sosyal hayat içinde var olabilme.. böyle uzar gider bu liste.
İnsanoğlu ihtiyaçlarını büyüdükçe kendi gidermek zorunda kalır. Tabii ki hayat da zorlaşır gereksinimlerin artması ve karşılanması için çaba sarf edilmesiyle. 

Bence hem fiziksel hem de sosyal ihtiyaçlar arasında her ikisini de kapsayan çok ama çok önemli bir şey var.

O da SAYGI ihtiyacı.

    Kişiye saygı duyulması ve kişinin diğerlerine saygı duyması benim fikrimce hem birey, hem de toplum için şiddetli bir ihtiyaç..  Bunun karşılanabilmesi ise hem bireyin hem de çevresindekilerin benzer eğitimlerden geçmesi ile gerçekleşebiliyor.

Örnek verelim:  aile bireylerine saygı duymayı çocuk aile içinde öğrenir. Büyüdükçe topluma karışır, okulda, sınıfında arkadaşlarına ve öğretmenlerine saygı duymayı öğrenir. Bu arada bu saygı öyle şırınga ile birilerine enjekte edilmez. Saygı duyulabilecek kişiler, bireyin beyninin süzgecinden geçirilir ve kendiliğinden seçilir. 
    Her kişiye göre saygı duyulacak kişinin kriterleri de değişir elbette.. kimine göre güçlü kuvvetli kişiye saygı duyulur, kimine göre ise şefkatli, merhametli kişilere.
    Ama her durumda saygı eksikliğinin toplum vicdanında onarılmaz yara açtığı da göz ardı edilemeyecek bir gerçek..

  Ülkemiz önemli bir yol ayrımında şu günlerde. Ben siyasi figürlerin konuşmalarını takip ederken ne söylediklerinden çok nasıl söyledikleri ile ilgilenmekteyim açıkçası. Yukarıda bahsettiğim saygı unsurunun konuşmalarda ne kadar var olduğunu merak ediyor ve takip ediyorum.

Sonuç ne mi ? benim gözümden sonuç sıfırın altında bir başarısızlık ve bir  saygı yoksunluğu.

Merakım ise şu: hadi ailenizde saygı kavramını öğrenemediniz.. peki okullarınızda, bulunduğunuz ortamlarda da mı saygı nedir size öğretmediler ?

Onlar öğretti de siz mi öğrenemediniz ? 

Eğer saygı duymayı öğrenemeyecek kadar insani duygulardan yoksun iseniz, nasıl olup da çıkıp bir ülkenin yönetimine talip olabiliyorsunuz?

    Söylemlerde seviye yerlerin altında.. Konuşmalar, mahalle kahvelerinde bile yüz kızartacak kadar şiddet ve düşük ahlak içermekte. Mahalle kahvesi derken kimse yanlış anlamasın! Emin olun oralarda bile bir edep, bir usul var. 
   Bu kadar usulsüz, bu kadar edep yoksunu, bu kadar düşkün seviyede hitaplara maruz kaldığım için halkım adına ben utanıyorum!!!

Utanıyorum… 
konuşmalardaki hitapların tüm Türkiye’ye olduğunu düşündükçe…

Utanıyorum,
Çocuklarıma da bu konuşma şeklinin örnek olarak gösterildiğini gördükçe…

Utanıyorum…
Eğitimli, eğitimsiz tüm vatandaşlarımın sağanak yağmur altında kalır gibi havada uçuşan bu söylemlere maruz kalmalarına..

Utanıyorum …
Bu saygısızlığın bizlere layık görülmesine … 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.