Çanakkale Haber

Gürkan KARAÇAM
Köşe Yazarı
Gürkan KARAÇAM
 

Hainin Hamisi Olmaz Kullanıcısı Olur

Şeytanın-iblisin ihaneti ile başlar hainlik ve kıyamete dek sürecek olan. Kan dökmenin , göz yaşının, kederin, vahşetin de fitili ateşlenir böylece. Özünde ihanet içerisinde olana verilen addır hain ve hain itiraf edemese de ihanetin temel gerekçesi hainin ruhuna hakim olan kibir duygusudur her daim. Ve insan; Neden  ben değil de o, benim neyim eksik, daha iyi bir hayat bana niye çok olsun, ben de böyle doğru olduğunu düşünüyorum, başkalarının duygularından ve düşüncelerinden bana ne, olduğum yer ile olmak istediğim yer farklıysa eğer olmak istediğim yer için her türlü mücadeleye değer ve niye kullandığım yöntemler legal olmak zorunda olsun ki, istediklerimi alabilmek adına iftira-inkar-yalan-haram haklı gerekçelerle neden maskelenemesin dahi değer olmanın tek gerekçesi güçlü olmak değil mi öyleyse bende bir şekilde en güçlü olurum, kul hakkı yemek mi kula hakkını veren, haklar tanıyan Allah-tanrı olduğuna göre ilah olurum ve kimse vermediğim hakları yemekle beni suçlayamaz misallerinden seç beğen alla firavunlaşır ve Allah-tanrı sorgulanamaz mantığıyla Yusuf'lara Musa'lara terörist yaftası yapıştırırsam kim beni neyle suçlayabilir di mi? de son yargısı... Her hainin ihanetine haklı bir gerekçe bulabildiği bir dünyada insan bir kez firavunlaşmaya görsün yere attığınız asa bir anda dev bir yılana-ejderhaya dönüşse bile sihirbazdan başka ne denir ki size? Zalim zulmünü nizam verici bir doktrin olarak algılatmaya çalışır haşa kullarına ve mazlum haykırsa da-çığlık atsa da, acıyla terbiye edildiği yanılgısına inandırılmıştır kitleler. Eee insan bir elmaya fit olmuştur yoldan çıkarken bir kez. Kilo kilo elmalar, armutlar da cilalanınca manav tezgahlarında, adına inandığı Allah'a ihanet diyemezsiniz tabi olsa olsa hakkını almak olur ya da dünya nimetlerinden faydalanmaktır bunun adı. Gelinine zulmeden kaynananın dişi ağrıdığında sözüm ona en temel hakkı olan merhameti-şefkati umması gibi işine geldiğinde evin kızı gelmediğinde oğlunu anasından koparmak isteyen el  sendromu misali unutur zalimler düşkün olduklarında yaptıkları her türlü psikolojik ve fizyolojik zulmü de başakakantör olurlar mazluma büründüklerinde. Esasında bir algı yanılmasıdır ruhlarda-zihinlerde olan, insanlık onurunu hiçe sayan zevat, mazide yaptığı onca ihanetin=zulmün unutulduğunu sanır düşkün zamanlarında ve daha da gafil olanlar o kadar pişkindirler ki unutulduğunu değil , hakiki bir özür dilememiş olmalarına rağmen affedildiklerini düşünürler, ne acı... Güçlüyken dönüp yüzüne bakmadıklarının, adam yerine koymadıklarının yaşantılarını, onların kaderi olarak tanımlayan firavunlar, Yusuf'ları-Musa'ları terörist olarak lanse ederler cihana ve acıdır kendi oluşturdukları şeytani düzenin başrol oyuncuları rollerinden olunca veryansına başlamakla kalmaz, onca zaman nam ve şöhret buldukları düzeni sorgulamaya-eleştirmeye-yıkmaya kalkarlar zaman onları firavunluktan azlettiğinde... "Dost olarak Allah yeter" sloganı atanlar, düştüklerinde "dostun kalmadığında cebine bak belki paran bitmiştir" derler sanki Allah'ın dostluğunu ceplerindeki parayla satın almışlar gibi. Hoş bu tiplerin dostu hiçbir zaman Allah olmamıştır ya neyse yalandan kim ölmüş, insanlıktan başka tabi... Bozuk, iğrenç, sapkın itikatları edepsizce-firavunca Allah'ın iyi gün dostu olduğunu söyler bir nevi çulsuzlaştıklarında... Unutma! Ne ihanet ne de hainlik bitecektir dünya döndükçe ve sapkın hainler hep aynı yanılgının-rüşvetin yemlenenleri olacaktır kıyamete değin de biz yine de söyleyelim-hatırlatalım, öyle ya belki bin hainden birinin ruhuna dokunur son sözümüz, Hainin hamisi olmaz kullanıcısı olur ve Ey Hain! boynundaki tasma seni asil değil köpek yapar... Gürkan Karaçam 
Ekleme Tarihi: 09 Ocak 2015 - Cuma
Gürkan KARAÇAM

Hainin Hamisi Olmaz Kullanıcısı Olur

Şeytanın-iblisin ihaneti ile başlar hainlik ve kıyamete dek sürecek olan. Kan dökmenin , göz yaşının, kederin, vahşetin de fitili ateşlenir böylece.

Özünde ihanet içerisinde olana verilen addır hain ve hain itiraf edemese de ihanetin temel gerekçesi hainin ruhuna hakim olan kibir duygusudur her daim. Ve insan; Neden  ben değil de o, benim neyim eksik, daha iyi bir hayat bana niye çok olsun, ben de böyle doğru olduğunu düşünüyorum, başkalarının duygularından ve düşüncelerinden bana ne, olduğum yer ile olmak istediğim yer farklıysa eğer olmak istediğim yer için her türlü mücadeleye değer ve niye kullandığım yöntemler legal olmak zorunda olsun ki, istediklerimi alabilmek adına iftira-inkar-yalan-haram haklı gerekçelerle neden maskelenemesin dahi değer olmanın tek gerekçesi güçlü olmak değil mi öyleyse bende bir şekilde en güçlü olurum, kul hakkı yemek mi kula hakkını veren, haklar tanıyan Allah-tanrı olduğuna göre ilah olurum ve kimse vermediğim hakları yemekle beni suçlayamaz misallerinden seç beğen alla firavunlaşır ve Allah-tanrı sorgulanamaz mantığıyla Yusuf'lara Musa'lara terörist yaftası yapıştırırsam kim beni neyle suçlayabilir di mi? de son yargısı...

Her hainin ihanetine haklı bir gerekçe bulabildiği bir dünyada insan bir kez firavunlaşmaya görsün yere attığınız asa bir anda dev bir yılana-ejderhaya dönüşse bile sihirbazdan başka ne denir ki size?

Zalim zulmünü nizam verici bir doktrin olarak algılatmaya çalışır haşa kullarına ve mazlum haykırsa da-çığlık atsa da, acıyla terbiye edildiği yanılgısına inandırılmıştır kitleler. Eee insan bir elmaya fit olmuştur yoldan çıkarken bir kez. Kilo kilo elmalar, armutlar da cilalanınca manav tezgahlarında, adına inandığı Allah'a ihanet diyemezsiniz tabi olsa olsa hakkını almak olur ya da dünya nimetlerinden faydalanmaktır bunun adı.

Gelinine zulmeden kaynananın dişi ağrıdığında sözüm ona en temel hakkı olan merhameti-şefkati umması gibi işine geldiğinde evin kızı gelmediğinde oğlunu anasından koparmak isteyen el  sendromu misali unutur zalimler düşkün olduklarında yaptıkları her türlü psikolojik ve fizyolojik zulmü de başakakantör olurlar mazluma büründüklerinde. Esasında bir algı yanılmasıdır ruhlarda-zihinlerde olan, insanlık onurunu hiçe sayan zevat, mazide yaptığı onca ihanetin=zulmün unutulduğunu sanır düşkün zamanlarında ve daha da gafil olanlar o kadar pişkindirler ki unutulduğunu değil , hakiki bir özür dilememiş olmalarına rağmen affedildiklerini düşünürler, ne acı...

Güçlüyken dönüp yüzüne bakmadıklarının, adam yerine koymadıklarının yaşantılarını, onların kaderi olarak tanımlayan firavunlar, Yusuf'ları-Musa'ları terörist olarak lanse ederler cihana ve acıdır kendi oluşturdukları şeytani düzenin başrol oyuncuları rollerinden olunca veryansına başlamakla kalmaz, onca zaman nam ve şöhret buldukları düzeni sorgulamaya-eleştirmeye-yıkmaya kalkarlar zaman onları firavunluktan azlettiğinde...

"Dost olarak Allah yeter" sloganı atanlar, düştüklerinde "dostun kalmadığında cebine bak belki paran bitmiştir" derler sanki Allah'ın dostluğunu ceplerindeki parayla satın almışlar gibi. Hoş bu tiplerin dostu hiçbir zaman Allah olmamıştır ya neyse yalandan kim ölmüş, insanlıktan başka tabi...

Bozuk, iğrenç, sapkın itikatları edepsizce-firavunca Allah'ın iyi gün dostu olduğunu söyler bir nevi çulsuzlaştıklarında...

Unutma! Ne ihanet ne de hainlik bitecektir dünya döndükçe ve sapkın hainler hep aynı yanılgının-rüşvetin yemlenenleri olacaktır kıyamete değin de biz yine de söyleyelim-hatırlatalım, öyle ya belki bin hainden birinin ruhuna dokunur son sözümüz,

Hainin hamisi olmaz kullanıcısı olur ve Ey Hain! boynundaki tasma seni asil değil köpek yapar...

Gürkan Karaçam 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.