Çanakkale Haber

Dr. Hasan YAĞAR
Köşe Yazarı
Dr. Hasan YAĞAR
 

GAZİ MECLİSİN YEDİĞİ ÇANAĞIN İÇİNE EDENLER GÜRUHU

Millet görüversin bu konudaki hal-i pür melalinizi Sözümüz, bin bir fakr-u zaruret içerisinde zaferler kazanarak Gazilik unvanı almaya hak kazanan TBMM’ne seçtirilen-seçilen değil-bazı bedbahtların takındıkları idrakten uzak tavırları ile akıl ve izandan yoksun söylemleri üzerine olacaktır.             Herkesin malumu olduğu üzere bu zatı muhteremler, diğer tüm üyelerin bir ağızdan büyük bir coşku ile nazmına uygun olarak seslendirdikleri ve başlığı KAHRAMAN ORDUMUZA olan İstiklal Şiirinin, daha sonra milli marş haline getirilen ilk iki kıtası vesilesiyle İSTİKLAL MARŞI adını alan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ezelden ebede yaşayacak olan bir simgesi durumundaki; iman, izan ve kahra uğramışlığın her tür boyutunu bağrında barındıran o emsalsiz edebi eserin dile getirilişine iştirak etmemek küstahlığını gösterebildiler. Ama utanmanın en ufak bir zerresi gösterilmeksizin o marşı kendisine şiar edinen devletin hazinesinden 55 000 lirayı ceplerine indiriverdiler.             İştirak etmemenin sebebi ise, o muhteşem şiirin bir satırında ırk lafzının geçiyor olması ile güya izah edildi. A mübarekler, bu eşsiz edebi eseri kaleme alan cennet mekân merhum, aslen Arnavut kökenlidir. Ama kendileri, saliki olmakla şerefyap olduğumuz Muhammed Ümmeti’nin ateşin bir üyesiydi. Hani o beğenmediğin şiirin bir başka yerinde, Bedrin Aslanları lafzı da geçiyor. Bilmem kaçınız bunun cahili değil. Esefle söylemeliyim ki çoğunuzun dağarcığında böyle bir pamuk yok. Zira sizler daha çok manifestolarla yatıp kalkanlar zümresindensiniz. Aslında sizin derdiniz ırk meselesi falan değil. Daha başka emelleriniz bulunduğunun ayak seslerini içeren ve aşağıda değineceğimiz daha başka beyanlarınız da mevcut. Şayet emeliniz sadece ırk lafzı olsaydı, hemen isminin altında yer alan “Türkiye Türklerindir” ucube sözü taşıyan bir gazete sizlerin masalarının müdavimi bir yayın organı olmazdı. Burada çok net bir söylem var. Ama o takılmak bedbahtlığını göstermek cehaleti gösterilen ırk lafzı ise bir vezin zorunluluğu sebebiyle zikredilen bir söz olsa gerek. Hadi samimi iseniz ve dahi erkekseniz, “Türkiye Türklerindir” sözüne de itiraz etsenize. Edemezsiniz. Edemezsiniz, çünkü sizler de o paralelde icra-i sanat etmektesiniz. Haydi, hodri meydan. Millet görüversin bu konudaki hal-i pür melalinizi.                Eş başkan olan aziz dost(!), bir de zımnen diyorsun ki okunmasa ne olur? Kusura bakma arkadaş okunmasa çok şey, ama çok şey olur. Hele 55 000 papeli cebine indirenler okumasa daha da çok şey olur. Mesela bir dahaki sefere ense kökü belki görülür ama o meşin koltuklar bir daha görülemez. Efendiler, asla unutmayın. Bu halk ve dahi millet belki bazen gafil olabiliyor ama asla ahmak değil.  Zira o papeller, o beğenilmeyen marşın muhatabı olan kahraman askerler sayesinde kurulan devletin mirîsinden zatınızın ve dahi hempalarınızın o Pier Gardin kumaşından mamul, muhterem ceplerine inivermişliğin bilincinde olan bir toplumla karşı karşıyasınız.               Eğer sözünüzün eriyseniz “Türkiye Türklerindir” ucubesine de hayır desenize. Deyi- verin de alnınızdan öpüverelim. Ama ne gezer. Ha şunu da eklemeliyim. Bendenizi her iki kavram ve söylem hiç mi hiç rahatsız etmemektedir. Sözü geçen yayın organını da rahatsız olmadan okuyanlardanım. Zira Türk sözü, bir çağ açıp bir çağ kapatan ve sizlerin sahip olduğu ihanet kokulu ideolojinize benzer ideolojiye sahip olanların Gezi Terörü esnasında duvarlara yazısını yazarak zulüm addettikleri İstanbul Fethinin mimarı olan genç fatihin mensubu olduğu millettin adıdır. Böyle bir millete mensup olmayı ise şeref bilmekteyim. Zatı âlilerinin o idrak ve izandan yoksun tavır ve söylemleri, bendenizi bunları yazma zorunda bıraktığı için yazmış oldum. Yoksa bizim öyle bir derdimiz yok. Bendeniz de aslen Kürt kökenliyim ve Kürtçe de biliyorum. Zatı âlinizin Kürtçe bildiğini hiç sanmıyorum. Hani derler ya. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”.             Bir de ne idüğü belli olmayan ve başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu halklarının bir numaralı düşmanı olup Türkiye düşmanlarının maşalığını yapan, eski adı İŞİD olup şimdilerde DAEŞ adıyla ortalıkta arzı endam eden örgütün Kobani’ye saldırısı konusunda, Meclisinin birer üyesi olmanıza rağmen ve o devletin her türlü nimetinden yararlanıp hiçbir külfet taşının altına elinizi sokmuyor olmanıza rağmen ve böylece veli nimetiniz olan devletin, devlet düşmanı r olan diğer devletler nezdinde terör örgütü olarak ilan edilmesi çabanız hangi akıl ve izanla izah edilebilir. Beyefendiler ve dahi hanımefendiler bu olmuyor. Yazık etmektesiniz. Sizin yaptığınız, Kurtuluş Savaşı öncesi ve esnasında Batılıların boş vaat, tahrik ve teşviklerine kanarak başka mecralarda akmaya başlayan Kürt Teali Cemiyeti’nin yaptığından asla farklı değil. Zannediyorum onun maruz kaldığı sonucu, sizler bendenizden daha iyi bilmektesiniz. Lütfen bu güne kadar zaten gadre uğramış halkı ifsadınızın peşinde koşturmayınız. Sizler bu halinizle o kandırdığınız ve zorla oy toplattığınız halka asla bir şey verecek pozisyonda değilsiniz. Bu güne kadar tüm engellemelere rağmen oralar halkı için yapılanlar göz önünde iken, sizin mevcut bu haliniz o insanlara zarardan başka bir şey getirmez. Lütfen o insanları kuru bir sevda uğrana iğfal etmeyiniz. Tabi sizlerin umurunda değil. Zira sizler, devletten dolu dolu maaşlar alarak maroken koltuklarda oturup, otel lobilerinde arzı endam etmek belki bir müddet sizin için hoş olabilir ama bunun bu haliyle uzun ömürlü olmayacağını herhalde sizler de kestirebiliyorsunuzdur.             Geliniz lütfen ve merhameten o halkı yanıltmayın. Onlar ki merkebiyle aynı ortamı paylaşıyorlar. Kış geldiği zaman dünya ile irtibatları kesilmektedir. Bakınız bendeniz, onların halinden size göre daha iyi anlayanlardanım. Zira ben aç susuz ve ayakkabısız bir şekilde kırda bayırda davar peşinde koşturan biriydim. Halen de o insanlarla hem hal olmak için her fırsatta onlarla birlikte olup dertleşmekteyim. İnanın onlar şimdiden pişmanlar. Sizlerden sadra şifa ve hayra alamet babında asla hiçbir şey beklememekteler. Daha çok, yakın geçmişteki hizmetleri yâd etmekteler. Onların omuzlarına basarak keyif çıkartmanın hiçbir âlemi yok.             Hükümet kurmanın söz konusu olduğu şu günlerde bu insanlara ümit verir bir durumunuz da maalesef mevcut değil. Ancak dileriz sizler de hükümet ortağı olun. Ama bakıyorum da sizlerin bu yol ve yordamınız o yönde bir ışık ve ümit vermemektedir. Keşke verebilseniz. Ama ne mümkün. Zira her söyleminiz akıllara durgunluk veren özelliktedir. Bu ise hükümet ortağı olmanın yolunu kapatan birer kocaman barikat olmaktadır.             Bu uzun lafın özeti şudur: Sizlerin yaptığınızın güzelim Türkiye’deki adı “Yediği Çanağın İçine Etmektir”. Acep yanılıyor muyum?!                Bizim buralarda bu gibi işler için Kurmanci olarak şöyle denmektedir: HAYFA MERAN. Yani ERKEKLERE/ERKEKLİĞE YAZIK OLDU. Bizim Elazığ’da buna ÖRT Kİ ÖLEM diyorlar..             Gelecek günlerin hayra vesile olması temennisiyle her kese selam.
Ekleme Tarihi: 18 Temmuz 2015 - Cumartesi
Dr. Hasan YAĞAR

GAZİ MECLİSİN YEDİĞİ ÇANAĞIN İÇİNE EDENLER GÜRUHU

Millet görüversin bu konudaki hal-i pür melalinizi

Sözümüz, bin bir fakr-u zaruret içerisinde zaferler kazanarak Gazilik unvanı almaya hak kazanan TBMM’ne seçtirilen-seçilen değil-bazı bedbahtların takındıkları idrakten uzak tavırları ile akıl ve izandan yoksun söylemleri üzerine olacaktır.
            Herkesin malumu olduğu üzere bu zatı muhteremler, diğer tüm üyelerin bir ağızdan büyük bir coşku ile nazmına uygun olarak seslendirdikleri ve başlığı KAHRAMAN ORDUMUZA olan İstiklal Şiirinin, daha sonra milli marş haline getirilen ilk iki kıtası vesilesiyle İSTİKLAL MARŞI adını alan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ezelden ebede yaşayacak olan bir simgesi durumundaki; iman, izan ve kahra uğramışlığın her tür boyutunu bağrında barındıran o emsalsiz edebi eserin dile getirilişine iştirak etmemek küstahlığını gösterebildiler. Ama utanmanın en ufak bir zerresi gösterilmeksizin o marşı kendisine şiar edinen devletin hazinesinden 55 000 lirayı ceplerine indiriverdiler.
            İştirak etmemenin sebebi ise, o muhteşem şiirin bir satırında ırk lafzının geçiyor olması ile güya izah edildi. A mübarekler, bu eşsiz edebi eseri kaleme alan cennet mekân merhum, aslen Arnavut kökenlidir. Ama kendileri, saliki olmakla şerefyap olduğumuz Muhammed Ümmeti’nin ateşin bir üyesiydi. Hani o beğenmediğin şiirin bir başka yerinde, Bedrin Aslanları lafzı da geçiyor. Bilmem kaçınız bunun cahili değil. Esefle söylemeliyim ki çoğunuzun dağarcığında böyle bir pamuk yok. Zira sizler daha çok manifestolarla yatıp kalkanlar zümresindensiniz. Aslında sizin derdiniz ırk meselesi falan değil. Daha başka emelleriniz bulunduğunun ayak seslerini içeren ve aşağıda değineceğimiz daha başka beyanlarınız da mevcut. Şayet emeliniz sadece ırk lafzı olsaydı, hemen isminin altında yer alan “Türkiye Türklerindir” ucube sözü taşıyan bir gazete sizlerin masalarının müdavimi bir yayın organı olmazdı. Burada çok net bir söylem var. Ama o takılmak bedbahtlığını göstermek cehaleti gösterilen ırk lafzı ise bir vezin zorunluluğu sebebiyle zikredilen bir söz olsa gerek. Hadi samimi iseniz ve dahi erkekseniz, “Türkiye Türklerindir” sözüne de itiraz etsenize. Edemezsiniz. Edemezsiniz, çünkü sizler de o paralelde icra-i sanat etmektesiniz. Haydi, hodri meydan. Millet görüversin bu konudaki hal-i pür melalinizi.   
            Eş başkan olan aziz dost(!), bir de zımnen diyorsun ki okunmasa ne olur? Kusura bakma arkadaş okunmasa çok şey, ama çok şey olur. Hele 55 000 papeli cebine indirenler okumasa daha da çok şey olur. Mesela bir dahaki sefere ense kökü belki görülür ama o meşin koltuklar bir daha görülemez. Efendiler, asla unutmayın. Bu halk ve dahi millet belki bazen gafil olabiliyor ama asla ahmak değil.  Zira o papeller, o beğenilmeyen marşın muhatabı olan kahraman askerler sayesinde kurulan devletin mirîsinden zatınızın ve dahi hempalarınızın o Pier Gardin kumaşından mamul, muhterem ceplerine inivermişliğin bilincinde olan bir toplumla karşı karşıyasınız.
              Eğer sözünüzün eriyseniz “Türkiye Türklerindir” ucubesine de hayır desenize. Deyi- verin de alnınızdan öpüverelim. Ama ne gezer. Ha şunu da eklemeliyim. Bendenizi her iki kavram ve söylem hiç mi hiç rahatsız etmemektedir. Sözü geçen yayın organını da rahatsız olmadan okuyanlardanım. Zira Türk sözü, bir çağ açıp bir çağ kapatan ve sizlerin sahip olduğu ihanet kokulu ideolojinize benzer ideolojiye sahip olanların Gezi Terörü esnasında duvarlara yazısını yazarak zulüm addettikleri İstanbul Fethinin mimarı olan genç fatihin mensubu olduğu millettin adıdır. Böyle bir millete mensup olmayı ise şeref bilmekteyim. Zatı âlilerinin o idrak ve izandan yoksun tavır ve söylemleri, bendenizi bunları yazma zorunda bıraktığı için yazmış oldum. Yoksa bizim öyle bir derdimiz yok. Bendeniz de aslen Kürt kökenliyim ve Kürtçe de biliyorum. Zatı âlinizin Kürtçe bildiğini hiç sanmıyorum. Hani derler ya. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu”.
            Bir de ne idüğü belli olmayan ve başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu halklarının bir numaralı düşmanı olup Türkiye düşmanlarının maşalığını yapan, eski adı İŞİD olup şimdilerde DAEŞ adıyla ortalıkta arzı endam eden örgütün Kobani’ye saldırısı konusunda, Meclisinin birer üyesi olmanıza rağmen ve o devletin her türlü nimetinden yararlanıp hiçbir külfet taşının altına elinizi sokmuyor olmanıza rağmen ve böylece veli nimetiniz olan devletin, devlet düşmanı r olan diğer devletler nezdinde terör örgütü olarak ilan edilmesi çabanız hangi akıl ve izanla izah edilebilir. Beyefendiler ve dahi hanımefendiler bu olmuyor. Yazık etmektesiniz. Sizin yaptığınız, Kurtuluş Savaşı öncesi ve esnasında Batılıların boş vaat, tahrik ve teşviklerine kanarak başka mecralarda akmaya başlayan Kürt Teali Cemiyeti’nin yaptığından asla farklı değil. Zannediyorum onun maruz kaldığı sonucu, sizler bendenizden daha iyi bilmektesiniz. Lütfen bu güne kadar zaten gadre uğramış halkı ifsadınızın peşinde koşturmayınız. Sizler bu halinizle o kandırdığınız ve zorla oy toplattığınız halka asla bir şey verecek pozisyonda değilsiniz. Bu güne kadar tüm engellemelere rağmen oralar halkı için yapılanlar göz önünde iken, sizin mevcut bu haliniz o insanlara zarardan başka bir şey getirmez. Lütfen o insanları kuru bir sevda uğrana iğfal etmeyiniz. Tabi sizlerin umurunda değil. Zira sizler, devletten dolu dolu maaşlar alarak maroken koltuklarda oturup, otel lobilerinde arzı endam etmek belki bir müddet sizin için hoş olabilir ama bunun bu haliyle uzun ömürlü olmayacağını herhalde sizler de kestirebiliyorsunuzdur.
            Geliniz lütfen ve merhameten o halkı yanıltmayın. Onlar ki merkebiyle aynı ortamı paylaşıyorlar. Kış geldiği zaman dünya ile irtibatları kesilmektedir. Bakınız bendeniz, onların halinden size göre daha iyi anlayanlardanım. Zira ben aç susuz ve ayakkabısız bir şekilde kırda bayırda davar peşinde koşturan biriydim. Halen de o insanlarla hem hal olmak için her fırsatta onlarla birlikte olup dertleşmekteyim. İnanın onlar şimdiden pişmanlar. Sizlerden sadra şifa ve hayra alamet babında asla hiçbir şey beklememekteler. Daha çok, yakın geçmişteki hizmetleri yâd etmekteler. Onların omuzlarına basarak keyif çıkartmanın hiçbir âlemi yok.
            Hükümet kurmanın söz konusu olduğu şu günlerde bu insanlara ümit verir bir durumunuz da maalesef mevcut değil. Ancak dileriz sizler de hükümet ortağı olun. Ama bakıyorum da sizlerin bu yol ve yordamınız o yönde bir ışık ve ümit vermemektedir. Keşke verebilseniz. Ama ne mümkün. Zira her söyleminiz akıllara durgunluk veren özelliktedir. Bu ise hükümet ortağı olmanın yolunu kapatan birer kocaman barikat olmaktadır.
            Bu uzun lafın özeti şudur: Sizlerin yaptığınızın güzelim Türkiye’deki adı “Yediği Çanağın İçine Etmektir”. Acep yanılıyor muyum?!   
            Bizim buralarda bu gibi işler için Kurmanci olarak şöyle denmektedir: HAYFA MERAN. Yani ERKEKLERE/ERKEKLİĞE YAZIK OLDU. Bizim Elazığ’da buna ÖRT Kİ ÖLEM diyorlar..
            Gelecek günlerin hayra vesile olması temennisiyle her kese selam.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.