nsan vücudu muazzam sayıda mikroorganizma barındırır. Hatta, vücudumuzda bulunan bakteri sayısı toplam hücre sayımızdan yaklaşık on kat daha fazladır: Vücudumuzdaki tahmini hücre sayısı  10 trilyonken, insan vücudunda yaşayan bakterilerin gen haritasını çıkarmayı amaçlayan 'İnsan Mikrobiyom Projesi' kapsamında yapılan araştırmalar vücudumuzun 100 trilyona yakın bakteri barındırdığını açıkladı.   Şüphesiz ki bu küçük canlıların varlığı sağlığımız için büyük önem taşıyor. Yiyeceklerin sindirimi, bazı vitaminlerin sentezi/emilimi ve metabolik enerji üretimi gibi fizyolojik süreçler için bu mikrobiyal organizmalara ihtiyacımız var. İnsan vücuduna oldukça adapte olmuş bu bakteriyel floranın bozulması ise metabolik hastalıklara, düşük/yüksek dereceli enflamasyona, obeziteye ve hatta depresyona yol açabiliyor.   Yakın zamanda sonuçlanan araştırmalar bağırsaklarda bulunan bakterilerin diyabeti (şeker hastalığı) de etkilediğini ortaya çıkardı. Bern ve Toronto Üniversiteleri'nin ortak çalışmasıyla yürütülen deneylerde bağırsak bakterilerinin diyabeti önleyen biyo-kimyasallar ve hormonlar salgıladığı gözlemlendi.   Özellikle geçtiğimiz 40 yıl içerisinde, değişen hijyen ve çevre koşullarıyla, gençlerde diyabet görülme oranı hızla yükseldi. Çocuklarda ve gençlerde diyabet, kişinin otoimmün tepkisinin pankreasta bulunan ve insülin hormonu üretiminden sorumlu olan beta hücrelerine zarar vermesiyle ortaya çıkıyor (bu durum tip 1 diyabet olarak adlandırılır). Bağırsak bakterilerinin tip 1 diyabetteki düzenleyici etki mekanizmasının tamamen anlaşılmasıyla tedaviye yönelik bir terapi geliştirilmesi amaçlanıyor. Geliştirilecek bu bakteri bazlı terapi sayesinde, özellikle genetik risk faktörü taşıyan çocuklarda, hastalığın önlenmesi mümkün olabilecek ve ömür boyu sürecek diyabet tedavisine artık gerek duyulmayacak.       Kaynak: http://www.sciencedaily.com/releases/2013/01/130118064731.htm