Çanakkale Haber

İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanlığından; Ey Yeryüzü Melekleri İçinizdeki Güce İnanın

GÜNCEL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 25.11.2020 - 09:56, Güncelleme: 25.11.2020 - 09:56 1873+ kez okundu.
 

İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanlığından; Ey Yeryüzü Melekleri İçinizdeki Güce İnanın

İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanlığı Yenice İlçe Başkanı Ali Galip Yıldırım'ın kaleme aldığı anlamlı bir  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü açıklaması yayınladı açıklama şöyle; EY YERYÜZÜ MELEKLERİ İÇİNİZDE Kİ GÜCE İNANIN! Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm fakat yazmakta zorlanacağım bir konu seçmiştim. Konu öyle basit bir kelime değildi. Yazmak istediğim aslında üzerine cilt cilt kitaplar yazılsa yine de ne zarafetini, ne duruşunu, ne gururunu, ne dünyaya bakışını ne yüreğinde ki sevgisini ne de yürek yangınını anlatmazdı. Öylesine bir yazı olmalıydı ki özellikle hasta ruhlar, sapkın düşünceler ve sadece kendisini insan olarak görenlerin okuması ve anlaması lazımdı. O bahsettiğim hasta ruhlu, sapkın insanların bu yazıyı okuyacağını pek sanmıyorum ama en azından okuyanların anlayacağını biliyorum. Üzerine kitaplar yazılsa da yeri geldiğinde yazanın bile anlayamadığı, yazmadığı halde anlamakta zorlanmayanların bir çırpıda anladıkları, aslında anlaşılması çok kolay olan bir varlıktan, bir güçten, bir güzellikten, bir asaletten, bir nezaketten, bir zarafetten yani kadınları konu alan bir yazı olsun istedim. Kadınları yazmanın hem çok kolay hem çok zor hem de eksik bir yazı olacağını biliyorum. Çünkü toplumun kadın hakkında ki değer yargıları kadınları erkeklerden sonra bir yere koymasından dolayıdır ki insan olarak hepimiz bunu gördükçe insan olarak acı yaşıyoruz. Kadını ikinci sınıf insan olarak gören zihniyete göre kadın bir materyal ve özgürlüğü hak etmeyen bir varlıktır. Oysaki gönül gözü açık olanlar içinse kadın insanın özünü oluşturan tüm güzel renkleri bir arada yaşatan ve yaşayan bir varlıktır. Kadınları anlatan birçok yazar ve yazılar vardır. Bunlardan sosyal medyada dolaşan sözler vardır. Ben şahsen bunların çoğuna katılmam. Çünkü bunların hemen hemen tamamında kadını aşağılama, ötekileştirme ve aciz gösterme vardır. Mesela; “Kadına dal verirsen, “Ağaç” eder. Ekmek verirsen “Aş” eder. Ev verirsen “Yuva” eder. Sevgi verirsen “Başına Taç” eder…” İyi güzelde kadınlar bu derece zayıf bir beklenti içindeler mi ki hep birileri verecek, kadın bir işçi gibi karşılığını sahibine sunacak! Kadınlar aciz varlıklar değildir. Her kadın küçük bir maviden sonsuz bir gökyüzü çizebilir, hak edenlere onu verebilir. Kadınlar fiziki olarak ta aciz ve zayıf değillerdir. Çünkü onlar zekâyla fiziğini birleştirdiğinde süper bir güce sahip olurlar. Siz bakmayın sapkın ve hasta ruhlu hayvani güce sahip olup tenha yerlerde kadınlara cinsel saldırıda bulunanlara, tecavüz edenlere, kadının onuru ve şerefiyle başa çıkamayıp öldürenlere… O kadınlar güçsüzlüğünden teslim olmamışlardır. Onlar sapık ve kalleş ruhların beklenmedik yerlerde beklenmedik saldırılarına maruz kalanlardır. Öldürülüyorlar çünkü onurlarıyla bu sapık ve hasta ruhlara direndikleri için. Aile içinde şiddet görüyorlar çünkü kadının karşısında konuşamayacak kadar zavallı bir koca, bir sevgili vardır, bir baba, bir kardeş vardır. Kadının haklı olduğunu bildikleri halde kabullenememenin verdiği bir saldırganlıkla bir çiçeği kökünden kopartabiliyorlar. Çünkü o kadın gibi gerçeği haykıramıyorlar. Onlar kendi düşüncelerini söylemekten acizler. Kadınlar zeki yaratılmışlardır aslında. Her kadının korkulan bir tarafı mutlaka vardır. Bu güdüsel anlamda hissettiklerinden ibarettir. Her kadın yalanı, sadakatsizliği, karşısındakinin korkularını, cesareti, cesaretsizliğini, tehlikeyi mutlaka hisseder. Bu kadınların güçlü yönüdür. Despot erkeklerin yüreğine korku salan duyguda zaten buydu. Kadının hislerinden korkuyorlardı. Bunun önüne geçmek için de kadını baskılamaya, korkutmaya, ötekileştirmeye, özellikle de dini açıdan cehennemle korkutmadan çekinmediler. Konuşmasına karıştılar, giyimine karıştılar, gülüşüne karıştılar, makyajına karıştılar, güzelliğine karıştılar, zekâsına karıştılar, eğitimine karıştılar, yüreğinde ki sevdasına karıştılar. Sosyal yaşamda kadının karşısına hep engeller diktiler. Kadınların nasıl davranması gerektiğine, nasıl giyinmesi gerektiğine erkelerin karar verdiği bir düzeni yarattılar. Bu kadınlar için yaşayacakları cehennemin ilk aşamasıydı. Kadınların dövüleceğini anlatan kitapları belediyeler bastırıp dağıttılar. Kadınları erkek şiddetinden azda olsa korumak bile, kadınlara verilmiş bir lütuf sayılıyordu. Kadınlar mağdur olduklarında haklarını aramak için resmi kurumlara gittiğinde önce kıyafetine bakıldı. Sonra parmağında ki yüzüğüne bakıldı. Yüzük ve kıyafet kadının kimliği oldu. Milletin meclisinde bile “Sen kadınsın, haddini ve yerini bilmelisin” denildi. Siz kadınları bu kadar ötekileştiren zihniyet, Allah’ın seni bir insan olarak yarattığını unuttuklarını hatırlamadılar bile. Oysa Allah doğarken vermişti bu hakkı sana. Çünkü Allah kadını önce insan olarak yarattı. Ama gel gör ki; Hala sofralardaki yeri öküzlerden sonra gelen kadınların olduğu bir memlekette, bütün öncelikler erkeklere sunuluyor da. Kadını şiddetten koruma kanunu ve kadın sığınma evlerinin yapılması kadın adına reform sayılıyor. Herkes biliyor ki “Allah’ın verdiği canı yine Allah alır.” Ama ülkemizde öyle değil, Eş diye bilinen, sevgili diye bilinen , arkadaş diye bilinen bazı erkek müsveddeleri tarafından canı alınan kadınlar var, Sokaklarda sapıklar tarafından canı alınan kadınlar var.. Bu da yetmez; Toplu taşıma araçlarında kıyafetinizden dolayı tekmelenirsiniz, siz kıyafetinizden dolayı suçlu, seni tekmeleyen sapık haklı bulunur. Sadece “batsın adaletiniz” der ağlarsın. Kimse incinmesin diye neredeyse hak ettiğiniz hayattan kendi isteğiniz ile vaz geçmenizi isteyecekler. Ey, saçından ayak bileğine kadar namus kokan kadınlar. Ey, zarafetin, asaletin, güzelliğin, onurun, haysiyetin temsilcisi kadınlar! Sizler erkeklerin kanlı elleriyle, delikanlı nutuklar attığı cehennem gibi bir ülkede yaşıyorsunuz! Yükselen değerlerin alçaklık olduğu bir ülkede insan olmanın, insan gibi yaşamanın Ne kadar zor olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. Yolunuz uzun, yolunuz yokuş! Töreler acımasız, cehalet diz boyu. Bundan dolayıdır ki, “Saçlarından sürüklenmek için değildir kadınlar, ellerinden öpülmek içindir.” Demişler ama kimse anlamamış! Başı açık kadınlar, başı kapalı kadınlar! Erkek şiddetine sesini yükselten kadınlar! Yaşamınızı cehenneme çevirmek isteyen erkekler dünyasında ayakta durmak için, kendinize ve gücünüze inanın. Yaşamak sizin en doğal hakkınızdır. Yaşam hakkınızdan vaz geçmeyin. Özgürlüklerinizden vaz geçmeyin. Atatürk’ün yaptığı çağdaş devrimlerden vaz geçmeyin. Güzelim ülke de cehennemi yaşamayın. Siz erkeklerin kafesteki kuşları değilsiniz! Sizi yok sayan zihniyetin yarattığı cehenneme razı olmayın. Ali Galip AKYILDIRIM İYİ Parti Yenice İlçe Başkanı
İYİ Parti İl Kadın Kolları Başkanlığı Yenice İlçe Başkanı Ali Galip Yıldırım'ın kaleme aldığı anlamlı bir  25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü açıklaması yayınladı açıklama şöyle; EY YERYÜZÜ MELEKLERİ İÇİNİZDE Kİ GÜCE İNANIN! Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm fakat yazmakta zorlanacağım bir konu seçmiştim. Konu öyle basit bir kelime değildi. Yazmak istediğim aslında üzerine cilt cilt kitaplar yazılsa yine de ne zarafetini, ne duruşunu, ne gururunu, ne dünyaya bakışını ne yüreğinde ki sevgisini ne de yürek yangınını anlatmazdı. Öylesine bir yazı olmalıydı ki özellikle hasta ruhlar, sapkın düşünceler ve sadece kendisini insan olarak görenlerin okuması ve anlaması lazımdı. O bahsettiğim hasta ruhlu, sapkın insanların bu yazıyı okuyacağını pek sanmıyorum ama en azından okuyanların anlayacağını biliyorum. Üzerine kitaplar yazılsa da yeri geldiğinde yazanın bile anlayamadığı, yazmadığı halde anlamakta zorlanmayanların bir çırpıda anladıkları, aslında anlaşılması çok kolay olan bir varlıktan, bir güçten, bir güzellikten, bir asaletten, bir nezaketten, bir zarafetten yani kadınları konu alan bir yazı olsun istedim. Kadınları yazmanın hem çok kolay hem çok zor hem de eksik bir yazı olacağını biliyorum. Çünkü toplumun kadın hakkında ki değer yargıları kadınları erkeklerden sonra bir yere koymasından dolayıdır ki insan olarak hepimiz bunu gördükçe insan olarak acı yaşıyoruz. Kadını ikinci sınıf insan olarak gören zihniyete göre kadın bir materyal ve özgürlüğü hak etmeyen bir varlıktır. Oysaki gönül gözü açık olanlar içinse kadın insanın özünü oluşturan tüm güzel renkleri bir arada yaşatan ve yaşayan bir varlıktır. Kadınları anlatan birçok yazar ve yazılar vardır. Bunlardan sosyal medyada dolaşan sözler vardır. Ben şahsen bunların çoğuna katılmam. Çünkü bunların hemen hemen tamamında kadını aşağılama, ötekileştirme ve aciz gösterme vardır. Mesela; “Kadına dal verirsen, “Ağaç” eder. Ekmek verirsen “Aş” eder. Ev verirsen “Yuva” eder. Sevgi verirsen “Başına Taç” eder…” İyi güzelde kadınlar bu derece zayıf bir beklenti içindeler mi ki hep birileri verecek, kadın bir işçi gibi karşılığını sahibine sunacak! Kadınlar aciz varlıklar değildir. Her kadın küçük bir maviden sonsuz bir gökyüzü çizebilir, hak edenlere onu verebilir. Kadınlar fiziki olarak ta aciz ve zayıf değillerdir. Çünkü onlar zekâyla fiziğini birleştirdiğinde süper bir güce sahip olurlar. Siz bakmayın sapkın ve hasta ruhlu hayvani güce sahip olup tenha yerlerde kadınlara cinsel saldırıda bulunanlara, tecavüz edenlere, kadının onuru ve şerefiyle başa çıkamayıp öldürenlere… O kadınlar güçsüzlüğünden teslim olmamışlardır. Onlar sapık ve kalleş ruhların beklenmedik yerlerde beklenmedik saldırılarına maruz kalanlardır. Öldürülüyorlar çünkü onurlarıyla bu sapık ve hasta ruhlara direndikleri için. Aile içinde şiddet görüyorlar çünkü kadının karşısında konuşamayacak kadar zavallı bir koca, bir sevgili vardır, bir baba, bir kardeş vardır. Kadının haklı olduğunu bildikleri halde kabullenememenin verdiği bir saldırganlıkla bir çiçeği kökünden kopartabiliyorlar. Çünkü o kadın gibi gerçeği haykıramıyorlar. Onlar kendi düşüncelerini söylemekten acizler. Kadınlar zeki yaratılmışlardır aslında. Her kadının korkulan bir tarafı mutlaka vardır. Bu güdüsel anlamda hissettiklerinden ibarettir. Her kadın yalanı, sadakatsizliği, karşısındakinin korkularını, cesareti, cesaretsizliğini, tehlikeyi mutlaka hisseder. Bu kadınların güçlü yönüdür. Despot erkeklerin yüreğine korku salan duyguda zaten buydu. Kadının hislerinden korkuyorlardı. Bunun önüne geçmek için de kadını baskılamaya, korkutmaya, ötekileştirmeye, özellikle de dini açıdan cehennemle korkutmadan çekinmediler. Konuşmasına karıştılar, giyimine karıştılar, gülüşüne karıştılar, makyajına karıştılar, güzelliğine karıştılar, zekâsına karıştılar, eğitimine karıştılar, yüreğinde ki sevdasına karıştılar. Sosyal yaşamda kadının karşısına hep engeller diktiler. Kadınların nasıl davranması gerektiğine, nasıl giyinmesi gerektiğine erkelerin karar verdiği bir düzeni yarattılar. Bu kadınlar için yaşayacakları cehennemin ilk aşamasıydı. Kadınların dövüleceğini anlatan kitapları belediyeler bastırıp dağıttılar. Kadınları erkek şiddetinden azda olsa korumak bile, kadınlara verilmiş bir lütuf sayılıyordu. Kadınlar mağdur olduklarında haklarını aramak için resmi kurumlara gittiğinde önce kıyafetine bakıldı. Sonra parmağında ki yüzüğüne bakıldı. Yüzük ve kıyafet kadının kimliği oldu. Milletin meclisinde bile “Sen kadınsın, haddini ve yerini bilmelisin” denildi. Siz kadınları bu kadar ötekileştiren zihniyet, Allah’ın seni bir insan olarak yarattığını unuttuklarını hatırlamadılar bile. Oysa Allah doğarken vermişti bu hakkı sana. Çünkü Allah kadını önce insan olarak yarattı. Ama gel gör ki; Hala sofralardaki yeri öküzlerden sonra gelen kadınların olduğu bir memlekette, bütün öncelikler erkeklere sunuluyor da. Kadını şiddetten koruma kanunu ve kadın sığınma evlerinin yapılması kadın adına reform sayılıyor. Herkes biliyor ki “Allah’ın verdiği canı yine Allah alır.” Ama ülkemizde öyle değil, Eş diye bilinen, sevgili diye bilinen , arkadaş diye bilinen bazı erkek müsveddeleri tarafından canı alınan kadınlar var, Sokaklarda sapıklar tarafından canı alınan kadınlar var.. Bu da yetmez; Toplu taşıma araçlarında kıyafetinizden dolayı tekmelenirsiniz, siz kıyafetinizden dolayı suçlu, seni tekmeleyen sapık haklı bulunur. Sadece “batsın adaletiniz” der ağlarsın. Kimse incinmesin diye neredeyse hak ettiğiniz hayattan kendi isteğiniz ile vaz geçmenizi isteyecekler. Ey, saçından ayak bileğine kadar namus kokan kadınlar. Ey, zarafetin, asaletin, güzelliğin, onurun, haysiyetin temsilcisi kadınlar! Sizler erkeklerin kanlı elleriyle, delikanlı nutuklar attığı cehennem gibi bir ülkede yaşıyorsunuz! Yükselen değerlerin alçaklık olduğu bir ülkede insan olmanın, insan gibi yaşamanın Ne kadar zor olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz. Yolunuz uzun, yolunuz yokuş! Töreler acımasız, cehalet diz boyu. Bundan dolayıdır ki, “Saçlarından sürüklenmek için değildir kadınlar, ellerinden öpülmek içindir.” Demişler ama kimse anlamamış! Başı açık kadınlar, başı kapalı kadınlar! Erkek şiddetine sesini yükselten kadınlar! Yaşamınızı cehenneme çevirmek isteyen erkekler dünyasında ayakta durmak için, kendinize ve gücünüze inanın. Yaşamak sizin en doğal hakkınızdır. Yaşam hakkınızdan vaz geçmeyin. Özgürlüklerinizden vaz geçmeyin. Atatürk’ün yaptığı çağdaş devrimlerden vaz geçmeyin. Güzelim ülke de cehennemi yaşamayın. Siz erkeklerin kafesteki kuşları değilsiniz! Sizi yok sayan zihniyetin yarattığı cehenneme razı olmayın. Ali Galip AKYILDIRIM İYİ Parti Yenice İlçe Başkanı
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.