Çanakkale Haber

Acılı Baba: ʹOğlum Ölmedi.. Öldürüldü!..

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 26.06.2016 - 16:14, Güncelleme: 26.06.2016 - 16:14 2512+ kez okundu.
 

Acılı Baba: ʹOğlum Ölmedi.. Öldürüldü!..

4 Kasım 2014 günü Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda, simülasyon merkezinden Kabatepe Limanı’na giden yolun kenarındaki ormanlık alanda mantar toplayan bir kişi, geçen pazar günü ağaca iple asılı, çürümeye yüz tutmuş bir erkek cesedi görmüş, durumu Jandarmaya bildirmişti. Eceabat İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, olay yerinde yaptıkları incelemede yaban hayvanları tarafından parçaladığı sanılan cesedin, İstanbul’dan geldiği belirlenen 30 yaşındaki Mustafa Ali Emrah Eğribacak’a ait olduğunu belirledi. Eğribacak’ın üzerinden çıkan davetiye, fiş ve biletlerden, 6 Ekim 2014 tarihinde düğününün olduğu ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde gezip, seyahat ettiği belirlenmişti.   EDİNİLEN BİLGİLER İLE AİLE’NİN ANLATTIĞI BİLGİLER FARKLI   Olayın ortaya çıkması üzerine basına yansıyan bilgilerde ise şu ifadeler yer aldı; “Eğribacak’ın yakınlarıyla irtibata geçen jandarma, acı haberi verdi. Eğribacak’ın, düğünün yapılamaması üzerine ortadan kaybolduğu, ailesinin 7 Ekim’de kayıp başvurusunda bulundu. Ancak 4 gün sonra evine dönen Eğribacak’ın 11 Eylül’de tekrar ortadan kaybolarak geldiği Çanakkale’de kendini iple ağaca asıp intihar ettiğinin sanıldığı belirtildi. Kesin ölüm nedenin İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsinin ardından anlaşılacağı bildirildi.”   OĞLUM HAYAT DOLU BİR İNSANDI; İNTİHAR EDECEK BİRİSİ DEĞİLDİ   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın cansız bedeninin bulunması sonrasında kamuoyuna yansıyan bilgiler yukarıdaki iki paragrafta yer aldığı şekildeydi. Aynalı Pazar Gazetesini ziyaret eden Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın kardeşi Ethem Eğribacak ve babası Muzaffer Eğribacak ise kamuoyuna yansıyan bilgiler ile ilgili olarak bilgilerin bir kısmının doğru olduğunu bir kısmının ise doğru olmadığını belirttiler. Acılı baba Muzaffer Eğribacak; “Benim oğlum hayat dolu, sevecen, iyi kalpli ve kimseye hayır diyemeyen birisi. Düğüne kıs bir süre vardı, böyle bir sevinç dolu olay öncesi kendisini öldürmesi için hiçbir sebep yoktu” diyor.   ACILI BABA YAŞANANLARI VE ŞÜPHELERİNİ ANLATTI   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın babası Muzaffer Eğribacak iki yıldan bu yana adalet aramak için çalmadıkları kapı bırakmadıklarını belirterek şunları söyledi; “6 Ekim 2014 tarihinde oğlum çalıştığı iş yerinden çıkarak telaşla eve geldi. Üstünü hızla değiştirip telaşla evden çıktı. Oğlum nereye gidiyorsun, düğün için alışverişe çıkacağız diye sorduğumuzda bir asker arkadaşını ziyaret edip iki saate kadar geleceğini söyledi. Oğlumu o gün son kez kapıdan çıkarken canlı olarak gördük. O gece eve dönmedi, telefonla ulaşmaya çalıştık ama telefonu kapalıydı. Ertesi gün işyerini aradığımızda izinli olduğunu öğrendik. Öğleden sonra daha fazla beleyemedik ve polis karakoluna giderek kayıp başvurusunda bulunduk. Çünkü oğlum bize haber vermeden ne bir yere giderdi, bir yerde kalacaksa da bize mutlaka telefonla haber verirdi.   GAZİANTEP’DE POLİS ARAMASINA TAKILIYOR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın üzerinde para olmadan evden ayrıldığını belirten acılı baba şöyle devam ediyor; “Oğlumuzun ölümünden sonra kredi kartı ile yaptığı harcamalardan nerelere gittiğini öğrenebildik. Evden çıktıktan sonra 4 gün sonra Gaziantep’e gitmiş. Kredi kartı dokümanlarına göre 120 liralık kendisine giysi almış. Gaziantep’te de polis aramasına takılmış. Biz kayıp başvurusu yapınca polis kendisini durdurmuş ve GBT sorgulamasından geçirince yakalamışlar. Kayıp başvurusu yapıldığı fark edilince de oğlumda 30 yaşında olunca ifadesini alıp salmışlar. Bize söylenen yakalandığında ‘ailem ile görüşmek istemiyorum’ şeklinde ifade verdiği yönünde. Haberlere yansıyan ise kayıp olduktan 4 gün sonra evine geri döndüğü kısım aslında bu şekilde oluyor. Bilgi doğru elde edilmeyince sanki kaybolduktan 4 gün sonra eve gelip tekrar gittiği şeklinde yazılmış ama öyle değil.”   İKİ GÜNDE BİR ŞEHİR DEĞİŞTİRMİŞ   Acılı aile oğullarının izini kredi kartı harcamalarından takip ettiklerini belirtiyorlar. Baba Muzaffer Eğribacak oğlu Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın her iki günde bir şehir değiştirdiğini belirterek; “Gazintep’ten 2 gün sonra Antalya’da 1.100 TL kartından para çekmiş. 2 gün sonra Muğla’da bir harcama yapmış. 2 gün sonra Çanakkale’de bir otele giriş yapmış. 16 Ekim 2014 tarihinde yani kredi kartı ile Çanakkale’de bir otele giriş yapmış. 2 gün sonra ise bir Tur otobüsü ile Ankara’ya gittiğini yine kredi kartı harcamalarından görüyoruz. Yine iki gün sonra bu seferde Urfa’da bir otele giriş yaptığını görüyoruz. İlk gün bir gecelik ödeme yaptırmış; burada şöyle bir ayrıntı var. Oğlum eğer bir yerde 2 gün kalacaksa iki günlük ödemeyi peşin yapar, yani öyle ben çıkarken vereyim veya bir günlük kalacaksa bir günlük ödeme yapar. Demek ki Urfa’da nasıl bir işi varsa ikinci gün tekrar aynı otele giderek bir gün daha kalmak için ödeme yapmış ” dedi.   TELEFONUNA YABANCI KİŞİLER CEVAP VERİYORDU   Urfa’dan sonra oğullarının evden ayrıldığını sürekli telefonla aradıklarını anlatan baba Muzaffer Eğribacak ; “Oğlumu bu süreç içerisinde her gün arıyorduk. Eşim oğlumuzun kaybolmasından sonra günün neredeyse yarısını sürekli telefonla oğlumuzu arayarak geçiriyordu. Telefonu sürekli kapalıydı, açıldığında da telefonda yabancı sesler geliyordu. Bir keresinde bir kadın telefonu açmış, annesi oğlumuzla konuşmak isteyince kapatmış telefonu. Bazen de telefona doğu kökenli kişiler cevap vermişler. Arapça konuşan insanlar açmışlar oğlumun telefonunu. Polisler ise bize telefonu ile ilgili olarak Telefonunu başka bir numaraya yönlendirdiğini söylediler ama hangi numaralara kime ait numaralara yönlendirildiğini söylemediler. 19-20 Ekim 2014 tarihlerinde Urfa’da otele ödeme yaptıktan sonra 10 gün boyunca hiçbir harcama yapmamış ” şeklinde konuştu.   İKİNCİ KEZ ÇANAKKALE’YE GELİYOR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak, Urfa’da otelde yaptığı harcamalardan tam 10 gün sonra yine Çanakkale’de harcama yapmış. Acılı baba Muzaffer Eğribacak; “İkinci kez Çanakkale’ye geldiğini yine kredi kartından yaptığı harcama ile gördük. Urfa’da iki gün kaldıktan sonra Eceabat’ta bir lahmacun salonunda karnını doyurmuş. 31 Ekim 2014 tarihinde de Çanakkale merkezde McDonalds’ta bir şeyler yemiş. Bu tarihten sonra da bir daha hiçbir harcama yapmamış. 4 Kasım 2014 tarihinde de cesedi ormanlık alanda bulunuyor ” dedi.   LAHMACUN SALONUNUN OĞLUMUN GİTTİĞİ TÜM YERLERDE ŞUBESİ VAR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın kimliği belirsiz kişi veya kişilerce kullanıldığına inandığını söyleyen baba Muzaffer Eğribacak oğlunun ölümü ile ilgili olarak şüphelerini ise şöyle anlatıyor; “Oğlumun Çanakkale’de cesedinin bulunması sonrasında gazetelere yansıyan ifadelerde eve sanki dönmüş de sonradan tekrar evden ayrılmış gibi gösterilmiş böyle bir şey yok. Oğlum Gaziantep’te polislere yakalanınca GBT sorgulamasından düşürüldüğü için sanki eve dönmüş gibi yazılmış. Oğlumun telefonuna yabancı bir takım insanlar cevap verdiler. Bu insanlar kimdir diyoruz; bize söylenen oğlumun telefonunu yönlendirdiği. Peki, kime yönlendirilmiş? Kime ait bu numaralar? Numaralar nerelerde kullanılmış? Bu bilgiler nedense verilmedi. Eceabat’ta oğlumun gittiği bir lahmacun salonu var; bu salonun ismini araştırdığımızda oğlumun gittiği illerde de birer şubesi olduğunu gördük. İnternetten baktık; Gaziantep, Urfa, Antalya’da bu salonun aynı isimde şubeler var. Bunu soruşturma yapan Jandarma’ya bildirdiğimizde oğlum sanki intihar etmiş gibi işlem yapıyorlar” dedi.   MOBESA KAYITLARI 7 GÜN SAKLANIYORMUŞ!   Acılı baba şüphelerini anlatmaya şöyle devam etti; “Bir başka şüphem ise; Eceabat’ta ipe asılı şekilde bulunmuş. 30 metre uzunluğunda kayıkçıların kullandığı kalın iplerden satın almış. Sırt çantası varmış, ipi çantaya koyup çıkmış. Jandarma bu ipin alındığı yeri tespit etmiş. Oğluma ipi satan Nalbur ipi sattığını ama kişiyi hatırlamadığını söylüyor. Biz buna inanmıyoruz çünkü: hiç tanımadığınız bir kişi gelip sizden 30 metre kalın ip alsa bunu hatırlarsınız. İpi sattıktan zaten 4 gün sonra ölü bulunmuş, Eceabat ufacık yer insanlar mutlaka bunu duymuşlardır. Bu nalburda duymuş olmalı ve hatırlamış olması lazım, nalbur hatırlamadığını söylüyor. Hadi o hatırlamadı diyelim; 30 metre iple sırtınızda Eceabat merkezden ayrılı 7-8 km uzağa gidiyor. Bir taksi tutmamış mıdır? Bir kamera kaydında görülmemiş midir? Dükkânda güvenlik kamerası yokmuş. Mobesa kayıtları ise 7 günlük kayıt yapıp sonra siliniyormuş. Mobesa kayıtları yoksa; bir eczane kaydı, bir kuyumcu ne bileyim hiç mi o güzergah üzerinde kayıt yapan bir dükkan yok? Bir olay oluyor devlet bir sene kamera kayıtlarını inceliyor failleri buluyor da bizim oğlumuza sıra gelince mi kamera kayıtları 7 gün kayıt yapıyor? Eceabat’ta kaç kişi ip alarak gidip kendini asıyor da ne bir kayıt bulunuyor ne bir kişi hatırlıyor? Böyle bir şey olduğuna inanmıyoruz.”   OĞLUMU KURYE OLARAK KULLANMIŞ OLABİLİRLER   Olayın basına yansımasında düğünün yapılamayacağı bilgisinin de yanlış olduğunu belirten acılı baba… “Bu haberleri basına birileri yanlı mı sızdırdı olay kapansın diye bilmiyoruz ama haberlere yansıyan her şey yanlış. Neymiş oğlum düğün yapılamayacağı nedeniyle intihar etmiş! Böyle bir şey de yok. Oğlumun nişanlısı Azerbaycan’da yaşıyor. Gelinimizin maddi durumu yerinde. Oğlum evlenmeden önce ev satın almak istiyordu. Kredi başvurusu yapmıştı, kredi kendisine çıkmayınca kardeşi üzerinden kredi çekme kararı almıştık. Oğlum evden ayrıldıktan sonra nişanlısıyla bir sorunu mu oldu acaba diyerek kızı da aradık. Aralarında hiçbir sorun olmadığını bize söyledi. Oğlumun bazı kişilerce kurye olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bunlar güçlü kişilerde olabilirler. Neden böyle düşünüyorum; çünkü oğlumun nişanlısı dediğim gibi maddi durumu yerindeydi. Son görüşmelerinde ev almak istediğini söylemiş, nişanlısının da bir jepp’i var. Ev almak için jepp’ini satmış nişanlısı. Oğlumda kendisine sen üzülme evlenince ben sana jepp alırım diyerek söz vermiş. Oğlumun nişanlısına maddi olarak jepp alacak bir imkanı yok! 2-3 bin lira maaşla çalışan bir çocuk jepp alabilir mi? Bence oğlum birileri tarafından kurye olarak kullanıldı bu süreç içerisinde. Kayıp olduğu süre içerisinde kredi kartlarından sadece 3-4 defa alış veriş yapmış, bir kerede 1.100 lira bir para çekmiş. 25-30 gün boyunca kayıp bu çocuk bu sürede 5-6 şehir değiştireceksiniz. Bu çekilen nakit para bu sürede kimseye yetmez. Demek ki birileri bunu bu şehirlerarasında gidip gelmesinde, konaklamasında yemesinde içmesinde karşılamış. Kim bu kişiler bunların bulunmasını istiyoruz” dedi.   OĞLUMUN ÖLÜMÜNÜ MECLİSE TAŞIYACAĞIZ   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın adliye kayıtlara intihar olarak yansıdığını ve soruşturmanın bu nedenle de kapatıldığını belirten acılı baba Muzaffer Eğribacak oğlunun ölümü için tekrar soruşturma açılması için yoğun çaba harcadıklarını anlattı; “Oğlumun kesinlikle intihar ettiğini düşünmüyor, inanmıyorum. Bana göre oğlum birileri tarafından kullanıldı. Kuryelik mi yaptı ne yaptı bilmiyorum ama oğlum öldürüldü. Adli makamlar yeterince bu konunun araştırılması için çaba harcamadılar ve olayı intihar vakası olarak görüp soruşturma dosyası kapatıldı. Adli Tıp’tan ön rapor geldi, biz detaylı rapor yani kriminal rapor istedik. Kısa süre sonra bu sonuçlar elimize gelecek. Konuyu milletvekillerimize ilettik bu rapor geldiğinde oğlumun ölümünü TBMM gündemine taşıyacağız. Savcılık oğlumun telefonunun iki numaraya yönlendirildiğini söyledi ama numaralar kime ait bize söylenmedi. Araştırıp araştırmadıklarını da bilmiyoruz. Oğlumun telefon numarası araştırılmadı bile. Oğlumun telefon kayıtları bile duruyordur, kimle o tarihlerde ne konuşmuş hepsini öğrenmek istiyoruz. Oğlum intihar etmedi, öldürüldü. Oğlumun ölümünde kimlerin parmağı varsa hepsinin bulunması için her şeyi yapacağız” dedi.     www.canakkaleaynalipazar.com
4 Kasım 2014 günü Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda, simülasyon merkezinden Kabatepe Limanı’na giden yolun kenarındaki ormanlık alanda mantar toplayan bir kişi, geçen pazar günü ağaca iple asılı, çürümeye yüz tutmuş bir erkek cesedi görmüş, durumu Jandarmaya bildirmişti. Eceabat İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri, olay yerinde yaptıkları incelemede yaban hayvanları tarafından parçaladığı sanılan cesedin, İstanbul’dan geldiği belirlenen 30 yaşındaki Mustafa Ali Emrah Eğribacak’a ait olduğunu belirledi. Eğribacak’ın üzerinden çıkan davetiye, fiş ve biletlerden, 6 Ekim 2014 tarihinde düğününün olduğu ve Türkiye’nin çeşitli yerlerinde gezip, seyahat ettiği belirlenmişti.   EDİNİLEN BİLGİLER İLE AİLE’NİN ANLATTIĞI BİLGİLER FARKLI   Olayın ortaya çıkması üzerine basına yansıyan bilgilerde ise şu ifadeler yer aldı; “Eğribacak’ın yakınlarıyla irtibata geçen jandarma, acı haberi verdi. Eğribacak’ın, düğünün yapılamaması üzerine ortadan kaybolduğu, ailesinin 7 Ekim’de kayıp başvurusunda bulundu. Ancak 4 gün sonra evine dönen Eğribacak’ın 11 Eylül’de tekrar ortadan kaybolarak geldiği Çanakkale’de kendini iple ağaca asıp intihar ettiğinin sanıldığı belirtildi. Kesin ölüm nedenin İstanbul Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsinin ardından anlaşılacağı bildirildi.”   OĞLUM HAYAT DOLU BİR İNSANDI; İNTİHAR EDECEK BİRİSİ DEĞİLDİ   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın cansız bedeninin bulunması sonrasında kamuoyuna yansıyan bilgiler yukarıdaki iki paragrafta yer aldığı şekildeydi. Aynalı Pazar Gazetesini ziyaret eden Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın kardeşi Ethem Eğribacak ve babası Muzaffer Eğribacak ise kamuoyuna yansıyan bilgiler ile ilgili olarak bilgilerin bir kısmının doğru olduğunu bir kısmının ise doğru olmadığını belirttiler. Acılı baba Muzaffer Eğribacak; “Benim oğlum hayat dolu, sevecen, iyi kalpli ve kimseye hayır diyemeyen birisi. Düğüne kıs bir süre vardı, böyle bir sevinç dolu olay öncesi kendisini öldürmesi için hiçbir sebep yoktu” diyor.   ACILI BABA YAŞANANLARI VE ŞÜPHELERİNİ ANLATTI   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın babası Muzaffer Eğribacak iki yıldan bu yana adalet aramak için çalmadıkları kapı bırakmadıklarını belirterek şunları söyledi; “6 Ekim 2014 tarihinde oğlum çalıştığı iş yerinden çıkarak telaşla eve geldi. Üstünü hızla değiştirip telaşla evden çıktı. Oğlum nereye gidiyorsun, düğün için alışverişe çıkacağız diye sorduğumuzda bir asker arkadaşını ziyaret edip iki saate kadar geleceğini söyledi. Oğlumu o gün son kez kapıdan çıkarken canlı olarak gördük. O gece eve dönmedi, telefonla ulaşmaya çalıştık ama telefonu kapalıydı. Ertesi gün işyerini aradığımızda izinli olduğunu öğrendik. Öğleden sonra daha fazla beleyemedik ve polis karakoluna giderek kayıp başvurusunda bulunduk. Çünkü oğlum bize haber vermeden ne bir yere giderdi, bir yerde kalacaksa da bize mutlaka telefonla haber verirdi.   GAZİANTEP’DE POLİS ARAMASINA TAKILIYOR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın üzerinde para olmadan evden ayrıldığını belirten acılı baba şöyle devam ediyor; “Oğlumuzun ölümünden sonra kredi kartı ile yaptığı harcamalardan nerelere gittiğini öğrenebildik. Evden çıktıktan sonra 4 gün sonra Gaziantep’e gitmiş. Kredi kartı dokümanlarına göre 120 liralık kendisine giysi almış. Gaziantep’te de polis aramasına takılmış. Biz kayıp başvurusu yapınca polis kendisini durdurmuş ve GBT sorgulamasından geçirince yakalamışlar. Kayıp başvurusu yapıldığı fark edilince de oğlumda 30 yaşında olunca ifadesini alıp salmışlar. Bize söylenen yakalandığında ‘ailem ile görüşmek istemiyorum’ şeklinde ifade verdiği yönünde. Haberlere yansıyan ise kayıp olduktan 4 gün sonra evine geri döndüğü kısım aslında bu şekilde oluyor. Bilgi doğru elde edilmeyince sanki kaybolduktan 4 gün sonra eve gelip tekrar gittiği şeklinde yazılmış ama öyle değil.”   İKİ GÜNDE BİR ŞEHİR DEĞİŞTİRMİŞ   Acılı aile oğullarının izini kredi kartı harcamalarından takip ettiklerini belirtiyorlar. Baba Muzaffer Eğribacak oğlu Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın her iki günde bir şehir değiştirdiğini belirterek; “Gazintep’ten 2 gün sonra Antalya’da 1.100 TL kartından para çekmiş. 2 gün sonra Muğla’da bir harcama yapmış. 2 gün sonra Çanakkale’de bir otele giriş yapmış. 16 Ekim 2014 tarihinde yani kredi kartı ile Çanakkale’de bir otele giriş yapmış. 2 gün sonra ise bir Tur otobüsü ile Ankara’ya gittiğini yine kredi kartı harcamalarından görüyoruz. Yine iki gün sonra bu seferde Urfa’da bir otele giriş yaptığını görüyoruz. İlk gün bir gecelik ödeme yaptırmış; burada şöyle bir ayrıntı var. Oğlum eğer bir yerde 2 gün kalacaksa iki günlük ödemeyi peşin yapar, yani öyle ben çıkarken vereyim veya bir günlük kalacaksa bir günlük ödeme yapar. Demek ki Urfa’da nasıl bir işi varsa ikinci gün tekrar aynı otele giderek bir gün daha kalmak için ödeme yapmış ” dedi.   TELEFONUNA YABANCI KİŞİLER CEVAP VERİYORDU   Urfa’dan sonra oğullarının evden ayrıldığını sürekli telefonla aradıklarını anlatan baba Muzaffer Eğribacak ; “Oğlumu bu süreç içerisinde her gün arıyorduk. Eşim oğlumuzun kaybolmasından sonra günün neredeyse yarısını sürekli telefonla oğlumuzu arayarak geçiriyordu. Telefonu sürekli kapalıydı, açıldığında da telefonda yabancı sesler geliyordu. Bir keresinde bir kadın telefonu açmış, annesi oğlumuzla konuşmak isteyince kapatmış telefonu. Bazen de telefona doğu kökenli kişiler cevap vermişler. Arapça konuşan insanlar açmışlar oğlumun telefonunu. Polisler ise bize telefonu ile ilgili olarak Telefonunu başka bir numaraya yönlendirdiğini söylediler ama hangi numaralara kime ait numaralara yönlendirildiğini söylemediler. 19-20 Ekim 2014 tarihlerinde Urfa’da otele ödeme yaptıktan sonra 10 gün boyunca hiçbir harcama yapmamış ” şeklinde konuştu.   İKİNCİ KEZ ÇANAKKALE’YE GELİYOR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak, Urfa’da otelde yaptığı harcamalardan tam 10 gün sonra yine Çanakkale’de harcama yapmış. Acılı baba Muzaffer Eğribacak; “İkinci kez Çanakkale’ye geldiğini yine kredi kartından yaptığı harcama ile gördük. Urfa’da iki gün kaldıktan sonra Eceabat’ta bir lahmacun salonunda karnını doyurmuş. 31 Ekim 2014 tarihinde de Çanakkale merkezde McDonalds’ta bir şeyler yemiş. Bu tarihten sonra da bir daha hiçbir harcama yapmamış. 4 Kasım 2014 tarihinde de cesedi ormanlık alanda bulunuyor ” dedi.   LAHMACUN SALONUNUN OĞLUMUN GİTTİĞİ TÜM YERLERDE ŞUBESİ VAR   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın kimliği belirsiz kişi veya kişilerce kullanıldığına inandığını söyleyen baba Muzaffer Eğribacak oğlunun ölümü ile ilgili olarak şüphelerini ise şöyle anlatıyor; “Oğlumun Çanakkale’de cesedinin bulunması sonrasında gazetelere yansıyan ifadelerde eve sanki dönmüş de sonradan tekrar evden ayrılmış gibi gösterilmiş böyle bir şey yok. Oğlum Gaziantep’te polislere yakalanınca GBT sorgulamasından düşürüldüğü için sanki eve dönmüş gibi yazılmış. Oğlumun telefonuna yabancı bir takım insanlar cevap verdiler. Bu insanlar kimdir diyoruz; bize söylenen oğlumun telefonunu yönlendirdiği. Peki, kime yönlendirilmiş? Kime ait bu numaralar? Numaralar nerelerde kullanılmış? Bu bilgiler nedense verilmedi. Eceabat’ta oğlumun gittiği bir lahmacun salonu var; bu salonun ismini araştırdığımızda oğlumun gittiği illerde de birer şubesi olduğunu gördük. İnternetten baktık; Gaziantep, Urfa, Antalya’da bu salonun aynı isimde şubeler var. Bunu soruşturma yapan Jandarma’ya bildirdiğimizde oğlum sanki intihar etmiş gibi işlem yapıyorlar” dedi.   MOBESA KAYITLARI 7 GÜN SAKLANIYORMUŞ!   Acılı baba şüphelerini anlatmaya şöyle devam etti; “Bir başka şüphem ise; Eceabat’ta ipe asılı şekilde bulunmuş. 30 metre uzunluğunda kayıkçıların kullandığı kalın iplerden satın almış. Sırt çantası varmış, ipi çantaya koyup çıkmış. Jandarma bu ipin alındığı yeri tespit etmiş. Oğluma ipi satan Nalbur ipi sattığını ama kişiyi hatırlamadığını söylüyor. Biz buna inanmıyoruz çünkü: hiç tanımadığınız bir kişi gelip sizden 30 metre kalın ip alsa bunu hatırlarsınız. İpi sattıktan zaten 4 gün sonra ölü bulunmuş, Eceabat ufacık yer insanlar mutlaka bunu duymuşlardır. Bu nalburda duymuş olmalı ve hatırlamış olması lazım, nalbur hatırlamadığını söylüyor. Hadi o hatırlamadı diyelim; 30 metre iple sırtınızda Eceabat merkezden ayrılı 7-8 km uzağa gidiyor. Bir taksi tutmamış mıdır? Bir kamera kaydında görülmemiş midir? Dükkânda güvenlik kamerası yokmuş. Mobesa kayıtları ise 7 günlük kayıt yapıp sonra siliniyormuş. Mobesa kayıtları yoksa; bir eczane kaydı, bir kuyumcu ne bileyim hiç mi o güzergah üzerinde kayıt yapan bir dükkan yok? Bir olay oluyor devlet bir sene kamera kayıtlarını inceliyor failleri buluyor da bizim oğlumuza sıra gelince mi kamera kayıtları 7 gün kayıt yapıyor? Eceabat’ta kaç kişi ip alarak gidip kendini asıyor da ne bir kayıt bulunuyor ne bir kişi hatırlıyor? Böyle bir şey olduğuna inanmıyoruz.”   OĞLUMU KURYE OLARAK KULLANMIŞ OLABİLİRLER   Olayın basına yansımasında düğünün yapılamayacağı bilgisinin de yanlış olduğunu belirten acılı baba… “Bu haberleri basına birileri yanlı mı sızdırdı olay kapansın diye bilmiyoruz ama haberlere yansıyan her şey yanlış. Neymiş oğlum düğün yapılamayacağı nedeniyle intihar etmiş! Böyle bir şey de yok. Oğlumun nişanlısı Azerbaycan’da yaşıyor. Gelinimizin maddi durumu yerinde. Oğlum evlenmeden önce ev satın almak istiyordu. Kredi başvurusu yapmıştı, kredi kendisine çıkmayınca kardeşi üzerinden kredi çekme kararı almıştık. Oğlum evden ayrıldıktan sonra nişanlısıyla bir sorunu mu oldu acaba diyerek kızı da aradık. Aralarında hiçbir sorun olmadığını bize söyledi. Oğlumun bazı kişilerce kurye olarak kullanıldığını düşünüyorum. Bunlar güçlü kişilerde olabilirler. Neden böyle düşünüyorum; çünkü oğlumun nişanlısı dediğim gibi maddi durumu yerindeydi. Son görüşmelerinde ev almak istediğini söylemiş, nişanlısının da bir jepp’i var. Ev almak için jepp’ini satmış nişanlısı. Oğlumda kendisine sen üzülme evlenince ben sana jepp alırım diyerek söz vermiş. Oğlumun nişanlısına maddi olarak jepp alacak bir imkanı yok! 2-3 bin lira maaşla çalışan bir çocuk jepp alabilir mi? Bence oğlum birileri tarafından kurye olarak kullanıldı bu süreç içerisinde. Kayıp olduğu süre içerisinde kredi kartlarından sadece 3-4 defa alış veriş yapmış, bir kerede 1.100 lira bir para çekmiş. 25-30 gün boyunca kayıp bu çocuk bu sürede 5-6 şehir değiştireceksiniz. Bu çekilen nakit para bu sürede kimseye yetmez. Demek ki birileri bunu bu şehirlerarasında gidip gelmesinde, konaklamasında yemesinde içmesinde karşılamış. Kim bu kişiler bunların bulunmasını istiyoruz” dedi.   OĞLUMUN ÖLÜMÜNÜ MECLİSE TAŞIYACAĞIZ   Mustafa Ali Emrah Eğribacak’ın adliye kayıtlara intihar olarak yansıdığını ve soruşturmanın bu nedenle de kapatıldığını belirten acılı baba Muzaffer Eğribacak oğlunun ölümü için tekrar soruşturma açılması için yoğun çaba harcadıklarını anlattı; “Oğlumun kesinlikle intihar ettiğini düşünmüyor, inanmıyorum. Bana göre oğlum birileri tarafından kullanıldı. Kuryelik mi yaptı ne yaptı bilmiyorum ama oğlum öldürüldü. Adli makamlar yeterince bu konunun araştırılması için çaba harcamadılar ve olayı intihar vakası olarak görüp soruşturma dosyası kapatıldı. Adli Tıp’tan ön rapor geldi, biz detaylı rapor yani kriminal rapor istedik. Kısa süre sonra bu sonuçlar elimize gelecek. Konuyu milletvekillerimize ilettik bu rapor geldiğinde oğlumun ölümünü TBMM gündemine taşıyacağız. Savcılık oğlumun telefonunun iki numaraya yönlendirildiğini söyledi ama numaralar kime ait bize söylenmedi. Araştırıp araştırmadıklarını da bilmiyoruz. Oğlumun telefon numarası araştırılmadı bile. Oğlumun telefon kayıtları bile duruyordur, kimle o tarihlerde ne konuşmuş hepsini öğrenmek istiyoruz. Oğlum intihar etmedi, öldürüldü. Oğlumun ölümünde kimlerin parmağı varsa hepsinin bulunması için her şeyi yapacağız” dedi.     www.canakkaleaynalipazar.com
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.