Çanakkale Haber

ANADOLU DEVECİLİK KÜLTÜRÜNÜ YAŞATAN BİR KİTAP

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 18.10.2016 - 13:33, Güncelleme: 18.10.2016 - 13:33 2356+ kez okundu.
 

ANADOLU DEVECİLİK KÜLTÜRÜNÜ YAŞATAN BİR KİTAP

Anadolu devecilik kültürü araştırmalarıyla tanınan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Vedat Çalışkan’ın yeni kitabı Türkçe-İngilizce olarak İncirliova Belediyesi (Aydın) yayını olarak bu ay okurlarla buluştu. Bir Dünya Kültür Mirası: Anadolu Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri/A World Cultural Heritage: Anatolian Camel dealing Culture and Camel Wrestles adlı bu yapıt ile evrensel odaklara ulaşmanın hazzını Çalışkan ile birlikte duydum. Hiçbir masraftan kaçınılmadan dört dörtlük bir eser sunumu gerçekleştirilmiş, kotarılmış. Kutlanası ve imrenilesi bir emekle karşı karşıyayız…Tüm bunları siz okurlarla paylaşmak istedim. Çalışkan kitabına “Anadolu devecilik kültürü, tarihsel ve coğrafi bağlantıları ile zamansal ve mekânsal süreçlerin etkileşimi içinde ortaya çıkan binlerce yıllık miras değerdir” saptamasıyla başlıyor. Ve “Deve Güreşleri, Yörük kültürünün ve Anadolu devecilik kültürünün günümüzün koşullarına yenilmeyerek sağ kalımını temsil ederken, küreselleşmenin kültürel açıdan aynılaştırıcı etkisine de Anadolu’dan meydan okumakta” olduğuna özellikle vurgu yapıyor. Ki; küreselleşmenin salt ekonomik bağlamda olmadığı gerçeğinin altını kalın çizgilerle çiziyor… Yapıt, toplam 4 bölümden oluşuyor: “Kültürel Bir Mirasın Kökenleri” adlı ilk bölümde; kültürümüzde devenin yeri ve önemi, deve güreşlerinin kökeni, geçmişten günümüze Türkiye’nin deve varlığı, deve türleri ve deve yetiştiriciliği incelenmiş. İkinci bölüm; “Anadolu’da Deve Güreşlerinin Tarihsel ve Mekânsal Gelişimi”ne ayrılmış. “Deve güreşleri Türk kültürünün Orta Asya çevresinde şekillenen tarihsel geçmişinden günümüze kadar ulaşmış bir gelenek” olduğu, “…neden batı Anadolu’da daha çok benimsendiği”, “Batı Anadolu’da yaygınlaşmasını hazırlayan etmenleri” ortaya konulmuş. Demiryollarının ilk olarak batı Anadolu’da kuruluşu ve yayılışının yarattığı yoksullaşma tehlikesine karşı deve kervancılarının gerçekleştirdikleri ve başarılı oldukları “İzmir-Kozpınar-Aydın arasına develerini tek sıra halinde dizerek bir protesto eylemi”ne değinmiş. “Demiryollarının geçtiği çevrelerde yabancılar tarafından kurulan büyük tarımsal işletmelerin işgücü talepleri”nin “Yörüklerin yerleşik hayata geçişini hızlandırdığı”nı ve dolayısıyla “…bölgedeki yerleşmeler çevresinde Yörük kültürünün etkisinin arttığı”nı ortaya koymuş. “…batı Anadolu’daki demiryolu hatlarının uzanışı ile deve güreşi organizasyonlarının dağılışı arasında büyük bir paralellik” gözlendiği ortaya konulmuş. “Deve Güreşi Organizasyonları” en ince ayrıntısına kadar ele alınmış. Haritalarla, fotoğraflarlar, tablolarla, dönemin ruhunu veren afişlerle… Deve güreşleri; köy köy, belde belde, il il ele alınmış. İklimin ve küreselleşmenin güreşlere etkileri, olumlu-olumsuz yanlarıyla sunulmuş. Çalışkan’ın “Coğrafi görünüm kültürün aynasıdır” çıkarımının doğrulandığı “Batı Anadolu’da Kültürel Bir Mirasın Çevresi, Bileşenleri ve Fonksiyonları” adlı üçüncü bölümde; “…develerin adeta doğu ile batı kültürünü birbirinden ayıran güçlü bir kültürel unsur olarak görüldüğü”, öncelikle belirtilmiş. Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu (DEGÜF) ile deve güreşi derneklerinin organizasyonları ele aldığının ve bir örgütsel yapıyla işlerin kotarıldığının, sırası gelmişken sevindirici bir gelişme olduğunu burada yeri gelmişken belirtmek isterim. Organizasyonun tüm unsurları –hakem heyeti, diğer görevliler, develerin güreş stilleri, güreşin kuralları- en ince ayrıntısına değin ele alınmış, maddelendirilmiş. “Peki gelenler kimi görmeye geliyorlar? Deve güreşini mi? Kendilerini mi? Kendilerini, var olduklarını görmeye geliyorlar” şeklinde betimlenen izleyiciler, çarpıcı fotoğraf karelerinde somutlanmış. İzleyiciler ayrıca cinsiyet, meslek, öğrenim durumu…v.b.g başlıklar altında incelenmiş. Örneğin, “izleyicilerin önemli bir bölümü deve güreşlerinin dünya çapında bir değer taşıdığını” düşünüyormuş. Uluslararası katılım ve yabancı ziyaretçilerin görüşleri de paylaşılmış. “Festivalin kültürel zenginliği ve sıra dışı özelliği” buradan çıkan en önemli bulgular. “Savranlar” es geçilmemiş. “Deveciliğin ve deve kervanlarının kültürel görünümleri” ile yarattıkları “özel bir kültürel çevre –deveci kahvehaneleri, deve sucuğu, deveci restoranları-” araştırma sonuçları ve fotoğraflar eşliğinde işlenmiş. Bu kültürün ürünlerinin –havut, hatap, havan (gümbürdek), zilgor, dizgor, kuyruk zili, atma yular, deve giyimi, kolon takımı, çul, karın keçesi, isim levhası (peş)- yapımı, yapanları, yapıldığı yerler tek tek ele alınmış. Törenler ve eğlenceler, renkli anların tanığı fotoğraflarla bezenmiş. Çalışkan’ın da “kurucu üyeleri arasında yer aldığı” Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu (DEGÜF) çalışmalarına yer verilmiş. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde “Deve güreşlerinin günümüzde dağılış gösterdiği alan, develere ve deve güreşlerine dayalı kültürel, ekonomik, sosyal ilişkilerin ve etkileşimin gerçekleştiği beşeri bir çevre” olan “DEVE GÜREŞLERİ KÜLTÜR BÖLGESİ” gerçeğine dikkat çekilmiş. Ki; toplam “71 ilçe yerleşmesini kapsayan DEVE GÜREŞLERİ KÜLTÜR BÖLGESİ 2014 yılı sonundaki toplam nüfusu 6.097,697 kişi. 2014 Türkiye nüfusunun % 8,9’unu meydana getirmekte.” Bu bölümde ne denli geniş bir alanda bu kültürün yaşadığı vurgulanmış. Dördüncü bölüm; “Kültürel Bir Mirasın Geleceği” konusuna ayrılmış. Bölüm; “Deve Güreşleri, Yörük kültürünün ve Anadolu devecilik kültürünün günümüzün koşullarına yenilmeyerek sağ kalımını temsil ederken, yaşayan bir kültür olduğunu da dünyaya duyurmakta”, “küreselleşmenin kültürel açıdan aynılaştırıcı etkisine de Anadolu’dan adeta meydan okumakta” ve “bir miras kültür” olduğu gerçeğiyle başlıyor. Uyarı ve önerilerle derinliğine konu işleniyor. Deve güreşlerinin “Miras turizmi” olarak ele alınması, tarafı olduğumuz UNESCO “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi (SOKÜM)”nin Temsili Listesi’ne daha önce girmiş 12 mirasımızdan sonra “Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Şenlikleri”nin de eklenmesi dileği yetkili ve etkililere iletiliyor. Toplam 5 sayfa tutan “Sonsöz ve Öneriler”, Doç. Dr. Vedat Çalışkan’ın yıllar süren araştırması sonunda elde ettiği, damıttığı son cümlelerinden oluşuyor. Bence; satır satır üzerinde düşünülmesi, uygulamacı Turizm ve Kültür Bakanlığı, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yöneticilerinin ellerinden düşürmemesi gereken bölüm…   ***** “…devecilik kültürünün benzersiz izlerini halen barındırmasıyla dikkat çeken” ve “Çağdaş bir belediyecilik anlayışının gereği olarak” yöresinin “kültürel mirasına sahip” çıkan ve “onların yaşatılması için sorumluluklarını yerine getirme uğraşı”sında olan İncirliova Belediyesi; Çalışkan’ın bu değerli yapıtını bize kazandırmakla kalmayıp, şimdiden 3 önerisini gerçekleştirme yolunda adım atmış. Belediye Başkanı Sayın Gürşat Kale; “‘İncirliova Deve Sucuğu’nun Coğrafi İşaret Tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne” başvurusunu gerçekleştirdiklerini, “İncirliova’da kurulacak ‘Anadolu Devecilik Kültürü Müzesi’ ile ilgili çalışmalara” başladıklarını ve “UNESCO’nun ‘Dünya Kültürel Mirasları Listesi’nde yer alması amacıyla başvuru safhasına” geçmeye hazırlandıklarını ”Sunuş”taki yazısında bize muştuluyor... Anadolu devecilik kültürüne sahip çıkması gereken birçok belediye ve kültürle ilgili kurum de İncirliova Belediyesi’nin bu girişimlerini örnek alır. Kitabın elektronik nüshasına ilerleyen günlerde İncirliova Belediyesi’nin resmi web sayfasından ulaşılabileceği gibi, basılı kitabı temin etmek isteyenlerin bunu İncirliova belediyesine bildirmesi yeterli olmaktadır. 14 Ekim 2016 ____________ * Bir Dünya Kültür Mirası: Anadolu Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri (A World Cultural Heritage: Anatolian Camel dealing Culture and Camel Wrestles), Vedat Çalışkan, İncirliova Belediyesi Kültür Yayınları:1, 1. Baskı-Ankara 2016, Ankara, 272 sayfa.
Anadolu devecilik kültürü araştırmalarıyla tanınan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Vedat Çalışkan’ın yeni kitabı Türkçe-İngilizce olarak İncirliova Belediyesi (Aydın) yayını olarak bu ay okurlarla buluştu. Bir Dünya Kültür Mirası: Anadolu Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri/A World Cultural Heritage: Anatolian Camel dealing Culture and Camel Wrestles adlı bu yapıt ile evrensel odaklara ulaşmanın hazzını Çalışkan ile birlikte duydum. Hiçbir masraftan kaçınılmadan dört dörtlük bir eser sunumu gerçekleştirilmiş, kotarılmış. Kutlanası ve imrenilesi bir emekle karşı karşıyayız…Tüm bunları siz okurlarla paylaşmak istedim. Çalışkan kitabına “Anadolu devecilik kültürü, tarihsel ve coğrafi bağlantıları ile zamansal ve mekânsal süreçlerin etkileşimi içinde ortaya çıkan binlerce yıllık miras değerdir” saptamasıyla başlıyor. Ve “Deve Güreşleri, Yörük kültürünün ve Anadolu devecilik kültürünün günümüzün koşullarına yenilmeyerek sağ kalımını temsil ederken, küreselleşmenin kültürel açıdan aynılaştırıcı etkisine de Anadolu’dan meydan okumakta” olduğuna özellikle vurgu yapıyor. Ki; küreselleşmenin salt ekonomik bağlamda olmadığı gerçeğinin altını kalın çizgilerle çiziyor… Yapıt, toplam 4 bölümden oluşuyor: “Kültürel Bir Mirasın Kökenleri” adlı ilk bölümde; kültürümüzde devenin yeri ve önemi, deve güreşlerinin kökeni, geçmişten günümüze Türkiye’nin deve varlığı, deve türleri ve deve yetiştiriciliği incelenmiş. İkinci bölüm; “Anadolu’da Deve Güreşlerinin Tarihsel ve Mekânsal Gelişimi”ne ayrılmış. “Deve güreşleri Türk kültürünün Orta Asya çevresinde şekillenen tarihsel geçmişinden günümüze kadar ulaşmış bir gelenek” olduğu, “…neden batı Anadolu’da daha çok benimsendiği”, “Batı Anadolu’da yaygınlaşmasını hazırlayan etmenleri” ortaya konulmuş. Demiryollarının ilk olarak batı Anadolu’da kuruluşu ve yayılışının yarattığı yoksullaşma tehlikesine karşı deve kervancılarının gerçekleştirdikleri ve başarılı oldukları “İzmir-Kozpınar-Aydın arasına develerini tek sıra halinde dizerek bir protesto eylemi”ne değinmiş. “Demiryollarının geçtiği çevrelerde yabancılar tarafından kurulan büyük tarımsal işletmelerin işgücü talepleri”nin “Yörüklerin yerleşik hayata geçişini hızlandırdığı”nı ve dolayısıyla “…bölgedeki yerleşmeler çevresinde Yörük kültürünün etkisinin arttığı”nı ortaya koymuş. “…batı Anadolu’daki demiryolu hatlarının uzanışı ile deve güreşi organizasyonlarının dağılışı arasında büyük bir paralellik” gözlendiği ortaya konulmuş. “Deve Güreşi Organizasyonları” en ince ayrıntısına kadar ele alınmış. Haritalarla, fotoğraflarlar, tablolarla, dönemin ruhunu veren afişlerle… Deve güreşleri; köy köy, belde belde, il il ele alınmış. İklimin ve küreselleşmenin güreşlere etkileri, olumlu-olumsuz yanlarıyla sunulmuş. Çalışkan’ın “Coğrafi görünüm kültürün aynasıdır” çıkarımının doğrulandığı “Batı Anadolu’da Kültürel Bir Mirasın Çevresi, Bileşenleri ve Fonksiyonları” adlı üçüncü bölümde; “…develerin adeta doğu ile batı kültürünü birbirinden ayıran güçlü bir kültürel unsur olarak görüldüğü”, öncelikle belirtilmiş. Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu (DEGÜF) ile deve güreşi derneklerinin organizasyonları ele aldığının ve bir örgütsel yapıyla işlerin kotarıldığının, sırası gelmişken sevindirici bir gelişme olduğunu burada yeri gelmişken belirtmek isterim. Organizasyonun tüm unsurları –hakem heyeti, diğer görevliler, develerin güreş stilleri, güreşin kuralları- en ince ayrıntısına değin ele alınmış, maddelendirilmiş. “Peki gelenler kimi görmeye geliyorlar? Deve güreşini mi? Kendilerini mi? Kendilerini, var olduklarını görmeye geliyorlar” şeklinde betimlenen izleyiciler, çarpıcı fotoğraf karelerinde somutlanmış. İzleyiciler ayrıca cinsiyet, meslek, öğrenim durumu…v.b.g başlıklar altında incelenmiş. Örneğin, “izleyicilerin önemli bir bölümü deve güreşlerinin dünya çapında bir değer taşıdığını” düşünüyormuş. Uluslararası katılım ve yabancı ziyaretçilerin görüşleri de paylaşılmış. “Festivalin kültürel zenginliği ve sıra dışı özelliği” buradan çıkan en önemli bulgular. “Savranlar” es geçilmemiş. “Deveciliğin ve deve kervanlarının kültürel görünümleri” ile yarattıkları “özel bir kültürel çevre –deveci kahvehaneleri, deve sucuğu, deveci restoranları-” araştırma sonuçları ve fotoğraflar eşliğinde işlenmiş. Bu kültürün ürünlerinin –havut, hatap, havan (gümbürdek), zilgor, dizgor, kuyruk zili, atma yular, deve giyimi, kolon takımı, çul, karın keçesi, isim levhası (peş)- yapımı, yapanları, yapıldığı yerler tek tek ele alınmış. Törenler ve eğlenceler, renkli anların tanığı fotoğraflarla bezenmiş. Çalışkan’ın da “kurucu üyeleri arasında yer aldığı” Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Federasyonu (DEGÜF) çalışmalarına yer verilmiş. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde “Deve güreşlerinin günümüzde dağılış gösterdiği alan, develere ve deve güreşlerine dayalı kültürel, ekonomik, sosyal ilişkilerin ve etkileşimin gerçekleştiği beşeri bir çevre” olan “DEVE GÜREŞLERİ KÜLTÜR BÖLGESİ” gerçeğine dikkat çekilmiş. Ki; toplam “71 ilçe yerleşmesini kapsayan DEVE GÜREŞLERİ KÜLTÜR BÖLGESİ 2014 yılı sonundaki toplam nüfusu 6.097,697 kişi. 2014 Türkiye nüfusunun % 8,9’unu meydana getirmekte.” Bu bölümde ne denli geniş bir alanda bu kültürün yaşadığı vurgulanmış. Dördüncü bölüm; “Kültürel Bir Mirasın Geleceği” konusuna ayrılmış. Bölüm; “Deve Güreşleri, Yörük kültürünün ve Anadolu devecilik kültürünün günümüzün koşullarına yenilmeyerek sağ kalımını temsil ederken, yaşayan bir kültür olduğunu da dünyaya duyurmakta”, “küreselleşmenin kültürel açıdan aynılaştırıcı etkisine de Anadolu’dan adeta meydan okumakta” ve “bir miras kültür” olduğu gerçeğiyle başlıyor. Uyarı ve önerilerle derinliğine konu işleniyor. Deve güreşlerinin “Miras turizmi” olarak ele alınması, tarafı olduğumuz UNESCO “Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi (SOKÜM)”nin Temsili Listesi’ne daha önce girmiş 12 mirasımızdan sonra “Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri Şenlikleri”nin de eklenmesi dileği yetkili ve etkililere iletiliyor. Toplam 5 sayfa tutan “Sonsöz ve Öneriler”, Doç. Dr. Vedat Çalışkan’ın yıllar süren araştırması sonunda elde ettiği, damıttığı son cümlelerinden oluşuyor. Bence; satır satır üzerinde düşünülmesi, uygulamacı Turizm ve Kültür Bakanlığı, Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yöneticilerinin ellerinden düşürmemesi gereken bölüm…   ***** “…devecilik kültürünün benzersiz izlerini halen barındırmasıyla dikkat çeken” ve “Çağdaş bir belediyecilik anlayışının gereği olarak” yöresinin “kültürel mirasına sahip” çıkan ve “onların yaşatılması için sorumluluklarını yerine getirme uğraşı”sında olan İncirliova Belediyesi; Çalışkan’ın bu değerli yapıtını bize kazandırmakla kalmayıp, şimdiden 3 önerisini gerçekleştirme yolunda adım atmış. Belediye Başkanı Sayın Gürşat Kale; “‘İncirliova Deve Sucuğu’nun Coğrafi İşaret Tescili için Türk Patent Enstitüsü’ne” başvurusunu gerçekleştirdiklerini, “İncirliova’da kurulacak ‘Anadolu Devecilik Kültürü Müzesi’ ile ilgili çalışmalara” başladıklarını ve “UNESCO’nun ‘Dünya Kültürel Mirasları Listesi’nde yer alması amacıyla başvuru safhasına” geçmeye hazırlandıklarını ”Sunuş”taki yazısında bize muştuluyor... Anadolu devecilik kültürüne sahip çıkması gereken birçok belediye ve kültürle ilgili kurum de İncirliova Belediyesi’nin bu girişimlerini örnek alır. Kitabın elektronik nüshasına ilerleyen günlerde İncirliova Belediyesi’nin resmi web sayfasından ulaşılabileceği gibi, basılı kitabı temin etmek isteyenlerin bunu İncirliova belediyesine bildirmesi yeterli olmaktadır. 14 Ekim 2016 ____________ * Bir Dünya Kültür Mirası: Anadolu Devecilik Kültürü ve Deve Güreşleri (A World Cultural Heritage: Anatolian Camel dealing Culture and Camel Wrestles), Vedat Çalışkan, İncirliova Belediyesi Kültür Yayınları:1, 1. Baskı-Ankara 2016, Ankara, 272 sayfa.
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.