Çanakkale Haber

Hipertansiyon vücutta uzun vadeli ve ağır hasara neden olabilir

YEREL (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 17.05.2016 - 13:14, Güncelleme: 17.05.2016 - 13:14 2555+ kez okundu.
 

Hipertansiyon vücutta uzun vadeli ve ağır hasara neden olabilir

Hipertansiyon birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörü olarak öne çıkıyor. Türkiye’de yaklaşık her 3 kişiden biri hipertansiyon hastası. 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla görüş bildiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, Türkiye’de çok fazla tuz tüketildiğini vurguladı ve uyardı: “Hipertansiyonu başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden tedavi etmek gerekir ve tansiyonu tespit edebilmenin neredeyse tek yolu kan basıncını ölçmektir. Bu nedenle orta ve ileri yaşlarda kan basıncı düzenli aralıklarla ölçülmeli.”   Büyük kan basıncının 140’ın üzerine, küçük kan basıncının 90’ın üzerine çıkmasının hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, hipertansiyon konusunda bazı genel bilgiler verdi: “Hipertansiyon tüm yaş gruplarında görülmekle beraber, orta ve özellikle ileri yaş grubunun hastalığıdır. Örneğin 70 yaşına gelmiş insanların yaklaşık 3’te 2’sinde hipertansiyon vardır, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de sık görülür ve birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörüdür. Hipertansiyon, dünyadaki düzeltilebilir ölüm sebepleri arasında ilk başta gelen risk faktörüdür ve bütün diğer risk faktörlerinden daha fazla ölüme sebebiyet verir.” Yüksek tansiyon herkeste baş ağrısı yapmaz Tansiyon ölçümü olmadan bir insanın hipertansif olduğunu anlamanın neredeyse imkansız olduğunu vurgulayan Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, tansiyon ölçümü yapılmazsa, semptomlara göre teşhis yapıldığında çok geç kalınabileceği konusunda uyardı: “Tansiyon ölçümü yapmadan, bir hekimin de kan basıncının yüksek olup olmadığını bilmesi pek mümkün değildir. Baş ağrısı, tansiyon hastası olmayanlarda da sık görülür ve ayrıca baş ağrısı başlı başına tansiyonu yükselten bir etkendir. Birçok hipertansiyon hastasında kan basıncı yükseldiğinde baş ağrısı olmaz. Dolayısıyla erişkin yaştaki insanların kan basınçları normal olsa bile belirli aralıklarla kan basınçlarını ölçtürerek kan basınçlarının yükselip yükselmediğini kontrol ettirmeleri gerekir.” Önemli olan hipertansiyonu belirti vermeden önce teşhis edebilmek Teşhiste gecikilmesi halinde hipertansiyonun kalbe, damarlara, böbreklere ve gözlere zarar vermeye başladığını ve bu belirtilerle teşhis edilen bir hipertansiyon hastası için çok geç kalınmış olabileceğini belirten Prof. Dr. Adnan Abacı şunları söyledi: “Hipertansiyon, başka organlara zarar vermeye başladıktan sonra teşhis edilirse, bu geç kalmış bir teşhis olur. Hipertansiyonu belirti vermediği aşamalarda tedavi edip, bu hastalıkların meydana gelmesini engellemek gerekir. Bizim de amacımız zaten bu. Bu hastalıklar meydana geldikten sonra yapacağımız tansiyon teşhisinin faydası nispeten azalmış durumdadır. Esas faydamız böbrekler, kalp, beyin gibi başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden tansiyonu tedavi etmektir. Bu aşamada tansiyonu tespit edebilmenin neredeyse tek yolu tansiyonu ölçmektir. Kan basıncımız normal olsa bile yaşımız ilerledikçe belli aralıklarla kan basıncını kontrol ettirmeli ve yükseliyorsa hekime başvurmalıyız.” Aşırı tuz tüketimi hipertansiyonu tetikler Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi hastalıklarda genetiğin önemli bir etken olduğunun altını çizen Prof. Dr. Adnan Abacı diğer etkenleri şöyle özetledi: “Genetiğin yanı sıra çevresel faktörler de etkili. Genetiğinizde tansiyona yatkınlık olsa bile, az tuz tüketir, beslenmenize, kilonuza, egzersizinize dikkat ederseniz tansiyon hastası olmayabilirsiniz veya daha ileri yaşlarda olursunuz. Buna karşın genetik yapınızda tansiyon olmasa bile, kilolu olursanız, çok tuzla tüketirseniz, şekeriniz yüksek olursa, az egzersiz yaparsanız hipertansiyon gelişebilir. Genetik yatkınlıkla çevresel faktörler bir araya gelirse hipertansiyon çok daha erken dönemlerde ortaya çıkar. Genetik faktörleri yok etmek mümkün değil ancak genetik yatkınlığı olan bir insan çevresel faktörlere dikkat ederse hipertansiyon gelişimi önlenebilir veya geciktirilebilir. Türkiye’de yapılan çalışmalar gösteriyor ki biz çok tuz tüketen bir toplumuz. Tüketmemiz gereken tuzun yaklaşık üç katını tüketiyoruz ve hipertansiyonun tuzla çok yakından bağlantısı var.” Fiziksel ve ruhsal stres kan basıncını yükseltiyor Hem fiziksel hem de ruhsal stresin kan basıncını etkilediğini belirten Prof. Dr. Adnan Abacı şunları söyledi: “Günlük hayatımızda yaşadığımız stres ya da vücudumuzdaki fiziksel bir stres tansiyonumuzu yükseltebilir. Örneğin baş ağrısı bir strestir, kolumuzun ağrıması da bir strestir. Birine üzülmek, sinirlenmek, tartışmak, işlerin yolunda gitmemesi, maddi-manevi kayıplar bunların hepsi strestir. Bu stresli durumlarda kan basıncı yükselir. Yazın yazlığına, deniz kenarına giden hastalarımızın kan basınçları genelde düşüyor. Burada hem havanın ısınmasının etkisi var hem de hastalardaki rahatlamasının etkisi var.” Sarımsak-limon gibi yöntemler ilacın yerini tutmamalı “Limon sarımsak gibi yöntemlerin kan basıncı üzerinde ciddi bir etkisi yok. Ancak kan basıncı yükseldiği sırada gerginsek bu gerginliği giderecek, bizi rahatlatacak herhangi bir yaklaşım kan basıncımızı düşürür. Örneğin biz limon aldığımızda, sarımsak aldığımızda tansiyonumuzun düşeceğini düşünürsek, bir rahatlama hissederiz. “Ben limon kullandım, tansiyonum düşecek” rahatlığı bile tansiyonu düşürür. Yoksa sarımsak ve limon gibi yöntemler ilaçlarla karşılaştırıldığında kan basıncında önemli bir düşme sağlamaz.”   Hipertansiyon bütün vücutta uzun vadeli ve ağır hasara neden olabilir Prof. Dr. Adnan Abacı, hipertansiyona karşı önlem alınmadığı takdirde karşılaşılabilecek sorunları şöyle özetledi: “Hipertansiyonun neden olacağı sonuçlar çoğu zaman uzun vadelidir. Ani tansiyon yükselmeleri beyin kanamasına neden olabilir ancak tansiyonun esas zararı yıllar içerisinde ortaya çıkar. Hipertansiyon kalp-damar hastalıklarına, enfarktüse ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Böbrek yetmezliğine yol açabilir. Kalp damarlarında darlığa yol açtığı gibi beyin damarlarında da darlığa yol açarak, damar tıkanması kaynaklı inmelerle sonuçlanabilir.”   Hipertansiyon hastaları nelere dikkat etmeli? 1.    Tansiyon ilaçlarını doğru ve düzenli kullanın. 2.    Farklı yöntemler deneyip, ilaçlarınız kendi kafanıza göre kesmeyin. 3.    Düzenli olarak tansiyonunuzu ölçün. 4.    Yılda bir kez doktora gidip kontrolden geçin. 5.    Yürüyüş yapın, fazla kilolarınızı verin. 6.    Tuzu azaltın, sigaradan uzak durun.   7.    Yaşantınızdaki stresleri azaltmaya çalışın.     
Hipertansiyon birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörü olarak öne çıkıyor. Türkiye’de yaklaşık her 3 kişiden biri hipertansiyon hastası. 17 Mayıs Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla görüş bildiren Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, Türkiye’de çok fazla tuz tüketildiğini vurguladı ve uyardı: “Hipertansiyonu başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden tedavi etmek gerekir ve tansiyonu tespit edebilmenin neredeyse tek yolu kan basıncını ölçmektir. Bu nedenle orta ve ileri yaşlarda kan basıncı düzenli aralıklarla ölçülmeli.”   Büyük kan basıncının 140’ın üzerine, küçük kan basıncının 90’ın üzerine çıkmasının hipertansiyon olarak adlandırıldığını kaydeden Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, hipertansiyon konusunda bazı genel bilgiler verdi: “Hipertansiyon tüm yaş gruplarında görülmekle beraber, orta ve özellikle ileri yaş grubunun hastalığıdır. Örneğin 70 yaşına gelmiş insanların yaklaşık 3’te 2’sinde hipertansiyon vardır, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de sık görülür ve birçok gelişmiş ülkede en sık görülen kardiyovasküler risk faktörüdür. Hipertansiyon, dünyadaki düzeltilebilir ölüm sebepleri arasında ilk başta gelen risk faktörüdür ve bütün diğer risk faktörlerinden daha fazla ölüme sebebiyet verir.” Yüksek tansiyon herkeste baş ağrısı yapmaz Tansiyon ölçümü olmadan bir insanın hipertansif olduğunu anlamanın neredeyse imkansız olduğunu vurgulayan Türk Kardiyoloji Derneği (TKD) Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Adnan Abacı, tansiyon ölçümü yapılmazsa, semptomlara göre teşhis yapıldığında çok geç kalınabileceği konusunda uyardı: “Tansiyon ölçümü yapmadan, bir hekimin de kan basıncının yüksek olup olmadığını bilmesi pek mümkün değildir. Baş ağrısı, tansiyon hastası olmayanlarda da sık görülür ve ayrıca baş ağrısı başlı başına tansiyonu yükselten bir etkendir. Birçok hipertansiyon hastasında kan basıncı yükseldiğinde baş ağrısı olmaz. Dolayısıyla erişkin yaştaki insanların kan basınçları normal olsa bile belirli aralıklarla kan basınçlarını ölçtürerek kan basınçlarının yükselip yükselmediğini kontrol ettirmeleri gerekir.” Önemli olan hipertansiyonu belirti vermeden önce teşhis edebilmek Teşhiste gecikilmesi halinde hipertansiyonun kalbe, damarlara, böbreklere ve gözlere zarar vermeye başladığını ve bu belirtilerle teşhis edilen bir hipertansiyon hastası için çok geç kalınmış olabileceğini belirten Prof. Dr. Adnan Abacı şunları söyledi: “Hipertansiyon, başka organlara zarar vermeye başladıktan sonra teşhis edilirse, bu geç kalmış bir teşhis olur. Hipertansiyonu belirti vermediği aşamalarda tedavi edip, bu hastalıkların meydana gelmesini engellemek gerekir. Bizim de amacımız zaten bu. Bu hastalıklar meydana geldikten sonra yapacağımız tansiyon teşhisinin faydası nispeten azalmış durumdadır. Esas faydamız böbrekler, kalp, beyin gibi başka organlar bozulmadan, inme geçirmeden tansiyonu tedavi etmektir. Bu aşamada tansiyonu tespit edebilmenin neredeyse tek yolu tansiyonu ölçmektir. Kan basıncımız normal olsa bile yaşımız ilerledikçe belli aralıklarla kan basıncını kontrol ettirmeli ve yükseliyorsa hekime başvurmalıyız.” Aşırı tuz tüketimi hipertansiyonu tetikler Hipertansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi hastalıklarda genetiğin önemli bir etken olduğunun altını çizen Prof. Dr. Adnan Abacı diğer etkenleri şöyle özetledi: “Genetiğin yanı sıra çevresel faktörler de etkili. Genetiğinizde tansiyona yatkınlık olsa bile, az tuz tüketir, beslenmenize, kilonuza, egzersizinize dikkat ederseniz tansiyon hastası olmayabilirsiniz veya daha ileri yaşlarda olursunuz. Buna karşın genetik yapınızda tansiyon olmasa bile, kilolu olursanız, çok tuzla tüketirseniz, şekeriniz yüksek olursa, az egzersiz yaparsanız hipertansiyon gelişebilir. Genetik yatkınlıkla çevresel faktörler bir araya gelirse hipertansiyon çok daha erken dönemlerde ortaya çıkar. Genetik faktörleri yok etmek mümkün değil ancak genetik yatkınlığı olan bir insan çevresel faktörlere dikkat ederse hipertansiyon gelişimi önlenebilir veya geciktirilebilir. Türkiye’de yapılan çalışmalar gösteriyor ki biz çok tuz tüketen bir toplumuz. Tüketmemiz gereken tuzun yaklaşık üç katını tüketiyoruz ve hipertansiyonun tuzla çok yakından bağlantısı var.” Fiziksel ve ruhsal stres kan basıncını yükseltiyor Hem fiziksel hem de ruhsal stresin kan basıncını etkilediğini belirten Prof. Dr. Adnan Abacı şunları söyledi: “Günlük hayatımızda yaşadığımız stres ya da vücudumuzdaki fiziksel bir stres tansiyonumuzu yükseltebilir. Örneğin baş ağrısı bir strestir, kolumuzun ağrıması da bir strestir. Birine üzülmek, sinirlenmek, tartışmak, işlerin yolunda gitmemesi, maddi-manevi kayıplar bunların hepsi strestir. Bu stresli durumlarda kan basıncı yükselir. Yazın yazlığına, deniz kenarına giden hastalarımızın kan basınçları genelde düşüyor. Burada hem havanın ısınmasının etkisi var hem de hastalardaki rahatlamasının etkisi var.” Sarımsak-limon gibi yöntemler ilacın yerini tutmamalı “Limon sarımsak gibi yöntemlerin kan basıncı üzerinde ciddi bir etkisi yok. Ancak kan basıncı yükseldiği sırada gerginsek bu gerginliği giderecek, bizi rahatlatacak herhangi bir yaklaşım kan basıncımızı düşürür. Örneğin biz limon aldığımızda, sarımsak aldığımızda tansiyonumuzun düşeceğini düşünürsek, bir rahatlama hissederiz. “Ben limon kullandım, tansiyonum düşecek” rahatlığı bile tansiyonu düşürür. Yoksa sarımsak ve limon gibi yöntemler ilaçlarla karşılaştırıldığında kan basıncında önemli bir düşme sağlamaz.”   Hipertansiyon bütün vücutta uzun vadeli ve ağır hasara neden olabilir Prof. Dr. Adnan Abacı, hipertansiyona karşı önlem alınmadığı takdirde karşılaşılabilecek sorunları şöyle özetledi: “Hipertansiyonun neden olacağı sonuçlar çoğu zaman uzun vadelidir. Ani tansiyon yükselmeleri beyin kanamasına neden olabilir ancak tansiyonun esas zararı yıllar içerisinde ortaya çıkar. Hipertansiyon kalp-damar hastalıklarına, enfarktüse ve kalp yetmezliğine neden olabilir. Böbrek yetmezliğine yol açabilir. Kalp damarlarında darlığa yol açtığı gibi beyin damarlarında da darlığa yol açarak, damar tıkanması kaynaklı inmelerle sonuçlanabilir.”   Hipertansiyon hastaları nelere dikkat etmeli? 1.    Tansiyon ilaçlarını doğru ve düzenli kullanın. 2.    Farklı yöntemler deneyip, ilaçlarınız kendi kafanıza göre kesmeyin. 3.    Düzenli olarak tansiyonunuzu ölçün. 4.    Yılda bir kez doktora gidip kontrolden geçin. 5.    Yürüyüş yapın, fazla kilolarınızı verin. 6.    Tuzu azaltın, sigaradan uzak durun.   7.    Yaşantınızdaki stresleri azaltmaya çalışın.     
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.